Quantcast
Channel: Türkçe ve Edebiyat Öğretmenleri Kaynak Sitesi
Viewing all 309 articles
Browse latest View live

LYS Edebiyat Deneme Sınavı 4 –Çözümlü

$
0
0

1. Türkiye’de eleştiri temelde araştırmaya dayanmıyor. Eleştirmenlerimizin geriye doğru atılmış sağlam köprüleri yok. Çoğu bizim eski edebiyatımızı, hatta bütünüyle çağdaş edebiyatımızı okumuş değil. Eski edebiyat konusunda 1940 eleştiri kuşağının saptadığı değer yargılarıyla, birtakım özetlerle hareket ediyorlar.
Bu paragrafta altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Eleştirmenlik için gerekli yeteneğe sahip olma
B) Edebiyat geleneğimizi tanıyarak bir birikim edinmiş olma
C) Nesnel değerlendirme yapabilecek nitelikte olma
D) Çağdaş edebiyatımızı, bütün örnekleriyle yakından tanıma
E) Kendine özgü bir eleştiri anlayışına sahip olma

 

2. Kabul etmeliyiz ki edebiyat bir yanıyla cerrahlıktır. (—) Yazar kendini deştiği zaman gördüğü her şeyden hoşlanmayabilir, hatta kendi zaaflarıyla karşılaşmak onu sarsabilir ama bu tam da gerekli olandır bize, yazının yan etkisidir.
Yukarıda parantezle belirtilen boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilirse altı çizili söz açıklanmış olur?
A) Toplumsal sorunlara duyarlı olmaktır.
B) Kendini açıp iç gerçeğini tanıma uğraşıdır.
C) Hastalıklara doğru teşhis koyabilmektir.
D) Özveri gerektiren bir meslektir.
E) Gerçekçiliğin doğurduğu karamsarlıktır.

 

3. İçimi titreten bir sestir her gün,
Saat her çalışında tekrar eder:
“Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın?
Elin boş mu gireceksin geceye?
Bir düşünsen! Yarıyı buldu ömrün.”
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi üzerinde durulmuştur?
A) Zamanın çabuk geçmesinden yakınma
B) Son pişmanlığın fayda etmeyeceği düşüncesi
C) Yaşamı boşa geçirme korkusu
D) Ölümün her an kapıda olduğundan duyulan kaygı
E) Hayat boyu yaşanan sıkıntılardan duyulan bezginlik

 

4. Aşağıdakilerin hangisinde alışılmamış bağdaştırmaya örnek yoktur?
A) Her şey akar; su, tarih, yıldız, insan ve fikir.
Oluklar çift; birinden nur akar, birinden kir.
B) Büyülenmiş bir ceylan gibi bakıyor zaman
Sessizlik dökülüyor bir yerde yaprak yaprak
C) Bir Rumeli türküsü kanat çırptı gümüş vazolarda
Sımsıcak bir dua yıkıldı ellerime
D) Artık tutunacak kimsen kalmadı
Nasıl biliyorsan öyle düğümle zamanı
E) Sizinle aynı yemeği yedim senelerce
Aynı türküyü söyledim talim dönüşü

 

5. Şairler, kendi aralarında gizlice tüneller kazmakta ustadır; asırlar ve kıtalar ayırır görünse de yerin altında açılmış binlerce yolla buluşur onların dünyaları.
Bu cümlede şairlerle ilgili olarak anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Farklı dünyaların insanları oldukları halde.birbirlerini çok iyi anladıkları
B) Birbirlerini son derece seven, birbirileriyle dayanışma içinde kişiler olmaları
C) Gündelik olanla yetinmeyerek ölümsüzlüğe erişmeyi amaç edinmeleri
D) Birbirlerinin şiirlerini okumakta çok istekli olmaları
E) Aralarındaki onca farka rağmen aslında birbirlerine çok benzedikleri

 

6. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde bir anlatım bozukluğu vardır?
A) Beni hayatta en eğlendiren, keyif veren şey, yazarların birbirleriyle atışmalarıdır.
B) Uzun zamandır neden yapmadığını merak ettiğim şeyi sonunda yaptı ve New York’ta kendisine bir ev satın aldı.
C) Beni nelerin güldürdüğünü araştırmam Cem Yılmaz’ı seyretmekle başladı diyebilirim.
D) Bu memlekette, azınlıkta kalmak zorunda olan birkaç insan dışında hemen herkes çok mutlu.
E) Babama çocukların yanında pipo içmemesini söyledim.

 

7. Bir ses, bilemem tambur gibi mi, ud gibi mi?
Cumbalı odalarda inletir “Kâtibim”!…
Bu dizelerdeki altı çizili sözcüklerde görülen ses olayının benzeri aşağıdaki dizelerden hangisinde vardır?
A) Ana gibi yâr olmaz, İstanbul gibi diyar
B) Boğaz gümüş bir mangal, kaynatır serinliği
C) Pembe deyip geçme belalı renk musibet
D) Ölmek kaderde var, bize ürküntü vermiyor
E) Körfezdeki dalgın suya bir bak, göreceksin

 

8. (I) Uluslararası araştırmaların bulgularına göre Akdeniz bölgesi ve bu bağlamda Türkiye, küresel ısınmadan en ağır biçimde etkilenecek. (II) Yerli uzmanların yaptığı araştırmalara göre ise su fakiri olan Türkiye bu bakımdan giderek daha da fakirleşecek. (III) Kuraklık, ani seller ve ülkeyi kuşatan denizlerin seviyesinin yükselmesi Türkiye’yi bekleyen büyük tehlikeler. (IV) Karadeniz 2100 yılına kadar 50-60 cm. yükselecek. (V) Ege, Akdeniz ve Güneydoğu bölgelerinde yağışlar yüzde 20-50 oranında azalacak; Karadeniz Bölgesi’ni ise seller götürecek.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi yanlıştır?
A) l. cümledeki “göre” edatı, belirtili ad tamlamasıyla öbekleşmiştir.
B) II. cümledeki “fakirleşecek” sözcüğü hem yapım hem çekim eki almıştır.
C) III. cümle, özne ve yüklemden oluşmuştur.
D) IV. cümlede herhangi bir tamlama kullanılmamıştır.
E) V. cümlede basit, türemiş ve birleşik ada örnek vardır.

 

9. (I) Herkes insanları tanıdığını sanır. (II) Bu nedenle başkalarını kolaylıkla yargılar. (III) Oysa başkalarını tanımak bir yana, daha kendini tanımamıştır.
(IV) Daha doğrusu, kendi gerçeğinden kaçmıştır.(V) Kendisiyle hesaplaşmayı istememiştir.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisinin yüklemi, çatısı bakımından geçişsizdir?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

10. Yoruldun artık, bütün gün
didinip durdun
Toprak bile, gök bile, deniz bile
bir yerde yorulur.
Bırak kalsın süpürge duvarda,
sabun kovada
Anne, gel yanıma otur.
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Eylemden türemiş ad
B) Neden bildiren belirteç
C) Bulunma durumunda ad
D) Emir kipinde çekimli eylem
E) Belirtme sıfatıyla kurulan tamlama

 

11. Harbiye Şehir Tiyatrosunda (I) sahnelendiği yıl gişe  rekoru kıran bu oyun birçok (II) kez beyaz perdeye de (III) uyarlanmış ve ülkemizde en çok (IV) seyredilen filimler (V) arasına girmiştir.
Bu parçadaki altı çizili sözlerden hangisinin yazımı yanlıştır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

12. Yeni bir edebiyat akımıyla mı karşı karşıyayız ? (I) Dört şair arkadaş bir araya gelmişler, (II) kafa kafaya vererek ortak bir bildiri hazırlamışlar. (III) Bir de ad takmışlar bu ortak gibi görünen şiir anlayışlarına : (IV)  Yeni bütüncü şiir (V)
Bu parçadaki numaralanmış noktalama işaretlerinden hangisi yanlış kullanılmıştır?
A) I.          B) II.           C) III.           D) IV.          E) V.

 

13. Ağaçla dostluğu, sırdaşlığı olur mu bir insanın? Olur ki hem de nasıl… Kimi gizli kimi açık bin türlü aşk alıp yürümüştür insanla ağaç arasında. Bir ağacın yanına vardığınızda sizi saran duygu, hayranlıktır. Kollarını açmış, dallarını salıvermiş, yaprağını gürletmiş ağacın davetine kim karşı koyabilir? Gövdesine yaslanır, konuşursunuz. İster pütürlü, yumru yumru ister düz olsun okşarsınız yüzünü. Dallarına tutunur, yaprağını koklarsınız. Diliniz döndüğünce konuşursunuz havadan sudan. Eksik değildir böyle ağaç dostları. Kaçıp onlarla dertleşmeye giden, bir ağaç gövdesine yaslandığında kendini mutlu, güvende hisseden pek çoktur.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kişileştirme yapılmıştır.
B) Senli benli bir havası vardır.
C) Soru cümlelerinden yararlanılmıştır.
D) Öznellik söz konusudur.
E) Alıntıya yer verilmiştir.

 

14. Şiirin yeni boyutlar, yeni tatlar oluşturması gündelik yaşamla göbek bağını koparmamasına bağlıdır. İnsanoğlunu kini, öfkesi, acısı, umudu, sevgisi ve tutkusuyla kavrayan şiir, yürekleri kıpırdatır. Böyle olmaz da yaşamdan, insanoğlundan koparsa şiir, çoraklaşır kendiliğinden; kurur, tükenir. Çünkü şiiri besleyen damarların tümü yaşamın içinde, insanoğlunun duygu evreninde gizlidir. Bu yüzden ozanlar, gündelik yaşama inip insanı yaşamının ayrıntıları içinde kavradıkları oranda insancıl kılabilirler şiirlerini.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Somutlamaya başvurulmuştur.
B) Koşul cümleleri kullanılmıştır.
C) Tanık gösterme vardır.
D) Açıklayıcı anlatımla yazılmıştır.
E) Mecazlardan yararlanılmıştır.

 

15. Kimi zaman bir gazete ya da dergi sayfasında bir yazının, bir makalenin altında “eğitimci yazar” “araştırmacı yazar” yahut yalnızca “yazar” gibi sıfatlarla karşılaşıyorsunuz. Bu imza sahiplerinin ne kadar eğitimci, araştırmacı oldukları bir yana; nerede, ne zaman ve ne yazdıkları da meçhulümüzdür. Bu adam bir yazı yazmış ve gazetede yayımlamışsa iyi ya da kötü, yeni ya da eski, meçhul ya da meşhur, adı üstünde zaten bir yazardır. Yazısının altına bir de “feşmekân yazar” diye not düşmenin ne anlamı var! Yazının kıymeti, bu garip sıfatlara göre ölçülecek değil ya!
Bu paragrafta aşağıdaki anlatım türlerinin hangisinden yararlanılmıştır?
A) Söyleşmeye bağlı anlatım
B) Tartışmacı anlatım
C) Coşku ve heyecana bağlı anlatım
D) Betimleyici anlatım
E) Öyküleyici anlatım

 

16. Büyük sanatçıların, tarih sahnesinde gerçekleşmekte olan değişikliğin yardımcı gücü değil de asıl yapıcı öğelerinden biri oldukları bilinciyle ve kendilerine müdahale edilmeden yarattıkları yapıtlar her zaman canlı, her zaman yol göstericidir. Kurtuluş Savaşı’ndan sonra yazılan bir yığın ısmarlama kahramanlık şiirinin unutulmuş olmasına karşılık, Nâzım’ın hiçbir müdahale olmadan büyük bir içtenlikle yazdığı “Kuvayı Millîye” destanının dipdiri yaşamakta oluşu bunun en güzel kanıtıdır.
Bu parçada yazar, düşüncesini inandırıcı kılmak için aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur?
A) Tanımlama          B) Örnekleme          C) Tanık gösterme          D) Alıntılama          E) Benzetme

 

17. (I) Bir yerde doğmak, bir rastlantıdır. (II) Hele bir yazarın doğduğu yer, bir belirleyici olmaz da bir istatistik olur çoğu zaman. (III) Coğrafya hiç gözardı edilmemesi gereken bir öğedir insanın künyesinde. (IV) İşte, benim bildiğim, yazar sözlüklerinde, ansiklopedilerde, Sinop ili içinde doğan Ahmet Muhip Dıranas’la ben varım sadece. (V) Üstelik Sinop benim doğduğum yer değil, nüfus kütüğümün bulunduğu il, aynı zamanda.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangisi parçadaki dil ve düşünce akışını bozmaktadır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

18. —Biz onlarla bir ön görüşme yapar, niçin bu mesleği seçtiklerini sorarız. Biraz da genel kültürlerini yoklamak için neler okuduklarını, meraklarını, sanat ve edebiyatla, yakın tarihle ilgilerini ölçmeye çalışırız. Doğrusunu söylemek gerekirse karşılaştığımız manzara tam anlamıyla iç karartıcıdır.
Bu parçanın aşağıdaki cümlelerden hangisiyle başlaması en uygundur?
A) Üniversitedeki gençlerin büyük çoğunluğu kampus ile ev ya da yurt arasında gidip geliyor sadece.
B) Öğrencilik yıllarındaki kadar bol zamanı; okuma, gezme ve gönlünce işler yapma imkânını bir daha bulamıyor insan.
C) Pek çok genç arkadaşımız üniversite yıllarını bütünüyle boşa geçiriyor.
D) Zaman zaman gazeteye üniversiteyi yeni bitirmiş gençler gelir, iş başvurusunda bulunurlar.
E) Gençlerin çoğu, “Ben bir gün filanca adam yada filanca kadın olacağım.” diye bir model seçmiyor kendine.

 

19. Kendi başıma kitap seçip okumaya başladığım yaşı tam olarak hatırlamıyorum. Hatırladığım şu ki, okuyacağım kitabı evde olanların arasından kendim seçerdim. Satın alırken de kimi zaman kapağına bakar, kimi zaman içini karıştırır, kimi zaman da elimi uzatınca ilk dokunduğumu alırdım. Gece yarılarına kadar okurdum. Okuma tutkum şimdi de devam ediyor. Artık okuduklarımı yorumluyorum. Eskisi gibi rastgele okumuyorum. Eleştirmenleri dikkate alıyorum ama baskıdan, yönlendirilmekten hoşlanmıyorum.
Aşağıdakilerden, hangisi bu sözleri söyleyen kişinin özelliklerinden biri olamaz?
A) Kitap seçiminde gelişigüzellikten kurtulması
B) Okuma alışkanlığını ileri yaşlarda kazanması
C) Okumaya tutkuyla bağlı olması
D) Okuduğu kitapları özgürce seçebilmesi
E) Okudukları üzerinde düşünebilmesi

 

20. Ustalık istiyor portre yazarlığı. (I) Yazacağınız kişiyi, ruhunun kıvrımlarına kadar tanımalısınız önce; onunla ruh arkadaşlığına girmelisiniz. (II) Bir çeşit “empati” yeteneğiniz olmalı; kendinizi yazacağınız kişi yerine koyup onun duyduklarını kendi içinizde duyabilmelisiniz. (III) Onun acılarına ortak oluyor, sevinçlerini paylaşıyorsanız “empati” sağlamışsınız demektir; artık yazabilirsiniz onu. (IV) Portre yazarlığını Stefan Zweig kadar başarabilen başka bir kişi tanımıyorum doğrusu. (V) Stefan Zweig, Dickens’i, Dostoyevski’yi, Nietzsche’yi, Tolstoy’u anlatmaz sadece; yaşar onları.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden başlanarak ikinci paragrafa geçilmelidir?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

21. Yazı için, insanın ruhunun ve kişiliğinin aynası derler. Bizim neslin ruhu gibi yazısı da kargacık burgacıktı. İyi kötü, kör topal, elle yazıyorduk ki bilgisayar gelip bizi esiri edince, bağımız büsbütün koptu yazıyla. Çakıyla açılan kurşun kalemler geçen yüzyılda kaldı çoktan. Dolma kalemse ancak tutkunlarının cebinde, bir aksesuar gibi dolaşıyor artık. Belki imzadan imzaya çıkıyor, belki de bir iki satırlık notçuklar için açılıyor kapağı. Bir gün, artık o ceketin cebinde olmayacağının korkusunu yaşıyor olmalı şimdi bütün dolma kalemler. Nitekim öyle oluyor, unutuluyor.
Bu parçada aşağıdakilerin hangisi üzerinde durulmuştur?
A) El yazısının, kurşun kalemin ve dolma kalemin günümüzde unutulmaya yüz tuttuğu
B) Teknolojinin gelişmesi sayesinde elle yazma alışkanlığından kurtulduğumuz
C) İnsanın kişiliğinin gelişmesinde yazının büyük bir rolü bulunduğu
D) El yazısının geliştirilmesinde dolma kalemle yazmanın önemli olduğu
E) Bilgisayarın, getirdiği kolaylıklar kadar bazı olumsuz yönlerinin de bulunduğu

 

22. Aşağıdaki yargıların hangisinde bilgi yanlışı yapılmıştır?
A) Türkçenin ilk yazılı örnekleri Uygurca Dönemine aittir.
B) Türkiye Türkçesi; Eski Anadolu Türkçesi ve Osmanlı Türkçesini takip eden gelişim sürecinde ortaya çıkmıştır.
C) Türkiye Türkçesi yazı dilinin oluşumunda İstanbul ağzı temel alınmıştır.
D) 13. yüzyıldan itibaren Türkçe, Kuzey-Doğu Türkçesi ve Batı Türkçesi şeklinde iki ana kola ayrılmıştır.
E) Türkler, Göktürk, Uygur, Arap, Latin ve Kiril alfabelerini kullanmışlardır.

 

23. Aşağıdaki dizelerin hangisinde mübalağa (abartma) yapılmıştır?
A) Bakılırsa çoğalır yıldızlar gecede
Parmaklarınla sayılmaz
B) Vakit sensiz geçen günün ertesi
Sustu kuşların şen şakrak sesi
C) Çok olun, çocuklar, çok olun
El ele verin, çocuklar, el ele
D) Ayrılığımızı hissettiğim an
Demirler eriyor hırsımdan
E) Kalbim kavgalara ve fırtınalara alışık
Tayfalar gibi canım sıkılır karada

 

24. Gözlerimde parıltısı bakır bir tasın,
Kulaklarım komşuların ayak sesinde;
Varsın yine bir yudum su veren olmasın,
Başucumda biri bana “su yok” desin de!
Bu dörtlükteki uyak örgüsü ve uyakların türüyle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi doğrudur?
A) Çapraz uyak – Zengin uyak
B) Sarma uyak – Zengin uyak
C) Çapraz uyak – Tam uyak
D) Sarma uyak – Tam uyak
E) Örüşük uyak – Yarım uyak

 

25. Bilmem siz de benim gibi misiniz? Bazı insanlar karşısında nutkum tutulur. Sarhoşlar, bunaklar, deliler ve demagoglar. Çünkü bu insanlarla mantıklı iki çift laf edemezsiniz. Ortak bir dil tutturmanız olanaksızdır. Söze nereden başlamıştık, şimdi neyi konuşuyoruz, diye düşünmeyin onlarla konuşurken; boşuna olur.
Bu paragraf aşağıdaki yazı türlerinin hangisinden alınmıştır?
A) Günlük           B) Makale          C) Roman          D) Deneme          E) Eleştiri

 

s26
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.           E) V.

 

27.  17 Mayıs 1977
Sevgili Özgeciğim,
Mektubunu bu sabah aldım. Bana böyle uzun ve güzel bir mektup yazdığın için teşekkür ederim. Yazdığın hikâyeyi de çok beğendim. Yalnız bazı yerlerde kelimeleri eksik ya da fazla yazmışsın. Bunlar önemli değil; asıl dil bilgisi kurallarında bazı hatalar yapıyorsun. Benim kızımın yazılarında böyle hatalar olmamalı. (…) Söz verdiğin gibi sık ve uzun uzun yaz bana, olur mu? Seni hasret ve sevgiyle çok çok öperim.
Oğuz Atay
Bu metinle ilgili aşağıdaki açıklamaların hangisi yanlıştır?
A) Özel mektup örneğidir.
B) Gönderici Oğuz Atay ile alıcı Özge arasında bir iletişim söz konusudur.
C) Tarihin sağ üst köşede belirtilmesi mektup düzenine aykırıdır.
D) İletişim kanalı yazılı metin, kod Türkçedir.
E) İleti, dil göstergelerinden oluşmuştur.

 

28. Aşağıdaki parçalardan hangisinde okura yönelik eleştiri anlayışı ağır basmaktadır?
A) Güzel Aydınlık’ı okuyorum şimdi. Biliyorum içindeki şiirlerden kimini beğenmeyeceğim; onuncu, yüzüncü okuyuşta da beğenmeyeceğim. Ama kimi de var, çok güzel bir şiir olduklarını daha şimdiden sezdiriyor.
B) Gördünüz ki “Ece Ayhan şiiri”nden çok “Ece Ayhan olayı”ndan söz ettim size. Çünkü 1950 ve sonrası kuşağının şiirini övmek isteyenlerin de yermek isteyenlerin de kalkanı odur.
C) Kurulu düzenle bütünleşmiş orta tabaka insanlarının ikircikli davranışlarını ustalıkla sergileyen yazar, kapitalizmin robotlaştırdığı işçilerin dramına da ışık tutuyor.
D) Yazar, bu romanında, ülkemizde bir köyün, traktörün girmesiyle birlikte nasıl değiştiğini gösteriyor.
E) Ne var ki yazar, bu toplumsal değişmenin üzerinde fazla durmuyor, şöyle bir değinip geçiyor.Asıl göstermek istediği, gelişme değil, bir düzenin çöküşü, yozlaşması, yok olması.

 

29. Sekiz cennet yaptın sen âdem için
Adın büyük bağışla onun suçun
Âdem’i cennetten çıkardın niçün
Buğday nene lâzım harmancı mısın
Bu dörtlük aşağıdaki şiir türlerinden hangisine örnektir?
A) İlâhi          B) Güzelleme          C) Mersiye          D) Tevhid          E) Sathiye

 

30. Aşağıdakilerden hangisi İslâmiyet öncesi Türk şiirinin özelliklerinden değildir?
A) Koşuk, sagu gibi nazım türleri görülür.
B) Çin edebiyatının etkisi altında kalmıştır.
C) 7’li, 8’li, 12’li hece kalıpları kullanılmıştır.
D) Çoğunlukla yarım uyak kullanılmıştır.
E) Yazıya geçirilen ürünler çok azdır.

 

31. Aşağıdakilerden hangisiAtabetü’l-Hakayıkadlı eserin özelliklerinden biri değildir?
A) 12. yüzyılda Yüknekli Edip Ahmet tarafından yazılmıştır.
B) Aruz ölçüsü kullanılmıştır.
C) Dinî ve ahlaki öğütlerin verildiği didaktik bir üründür.
D) Mesnevi nazım biçimiyle yazılmış ancak aralara dörtlükler serpiştirilmiştir.
E) Türklerin Şamanizm, Budizm, Maniheizm gibi İslamlık öncesi inançlarını yansıtır.

 

32. Yazıya geçirilişi 15. yüzyılın sonu, 16. yüzyılın başlarıdır. Eseri oluşturan on iki hikâye, Müslümanlığı yeni seçmiş Oğuzların yaşayışları üstüne kurulmuştur. Tanrı sevgisi, peygambere bağlılık, yiğitlik, konukseverlik, çocuk sevgisi, kıskançlık gibi temaların işlendiği hikâyelerin dili, 14. ve 15. yüzyıllarda Anadolu’da konuşulan halk Türkçesidir. Düz yazı bölümlerinde seci ve aliterasyon örneklerinin bolca görüldüğü eserin nazım bölümlerinde belli bir uyak ve ölçü yoktur. Bu eser destan geleneğinden halk öykücülüğüne geçişte bir köprü görevi görmüştür.
Bu parçada sözü edilen eser aşağıdakilerden hangisidir?
A) Âşık Garip Hikâyesi
B) Risaletü’n Nushiyye
C) Kitab-ı Dede Korkut
D) Manas Destanı
E) Mantık’ut Tayr

 

33. Aşağıdakilerden hangisi orta oyununun özelliklerinden biri değildir?
A) Seyircilerce çevrili bir alanda oynanması
B) Bir metne bağlı kalınmadan oynanan doğaçlamaya dayalı bir oyun olması
C) Başlangıç, muhavere, fasıl ve bitiş olmak üzere dört bölümden oluşması
D) Kesin biçimini 19. yüzyılda kazanması
E) İki kişilik bir oyun olması

 

34. Aşağıdakilerden hangisi divan nesrinin özelliklerinden biri değildir?
A) Cümle sonunda seci denilen uyakların olması
B) Sade, orta ve süslü nesir olarak üç kola ayrılması
C) Tezkire, münşeat, mektup, hatırat, seyahatname gibi türlerde kullanılması
D) Cümlelerin kısa ve devrik olması
E) Noktalama işaretlerinin kullanılmaması

 

35. I. Şiirlerinde hem hece hem aruz ölçüsünü kullanmıştır.
II. Divan’ı ve mesnevi biçiminde yazdığı bir öğüt kitabı vardır.
III. 13. yüzyıl Anadolu’sunda sevgi ve hoşgörünün simgesi olmuştur.
Numaralı cümlelerdeki özellikler aşağıdaki sanatçılardan hangisine aittir?
A) Pir Sultan Abdal
B) Hoca Dehhani
C) Ahmet Yesevi
D) Yunus Emre
E) Mevlana Celalettin Rumî

 

36. —, 17. yüzyılda Hindistan’a giden bazı. İran şairlerinin açtıkları yeni bir şiir çığırıdır. Bu çığırı 17. yüzyılda — ve —, 18. yüzyılda — başta olmak üzere bazı Türk şairler de benimsemişlerdir. Söz oyunları yerine anlam derinlikleri ve anlam oyunları koymak; açık ve düz söyleyişleri bırakıp mecazlarla yüklü belirsiz ve güç anlaşılır bir şiir yolu tutturmak; işitilmemiş ve geniş hayallere dayanan yeni mecazlar bulmak; her mısrada üstün bir iç musikisi, söz ahengi sağlamak, bu yeni tarzın divan şiirine getirdiği başlıca yeniliklerdir.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi sırasıyla getirilmelidir?
A) Mahallileşme – Nabi – Nef’i – Nedim
B) Türkî-i Basit-Aydınlı Visali – Nazmi – Mahremi
C) Sebk-i Hindî – Naili – Neşati – Şeyh Galip
D) Fecriati – Tahsin Nahit – Celal Sahir – Faik Ali
E) Nev-Yunanilik – Yahya Kemal – Salih Zeki -Mustafa Seyit Sutüven

 

37. (I) Şinasi, şiirlerini Müntehabat-ı Eş’arım (Şiirlerimden Seçmeler) adlı kitapta toplamıştır. (II) Gazel, kaside kıt’a gibi divan edebiyatı nazım biçimlerini kullanmış olsa da plan, dil ve üslup bakımından eskiye bağlı değildir. (III) Şiirlerinde konu birliğine önem vermiştir. (IV) Mustafa Reşit Paşa için yazdığı kasidelerde nesip, girizgâh, fahriye gibi bölümleri atmış; övgülerini Mustafa Reşit Paşa’nın yaptığı işlere yönetilmiştir. (V) Bütün şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmış, “halk için sanat” ilkesini benimsemiştir.
Bu parçada numaralı cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı yapılmıştır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.           E) V.

 

38. I. Edebiyatımızda konusunu köyden alan ilk romanın ya da kimilerine göre ilk uzun hikâyenin yazarıdır.
II. Tanzimat Dönemi’nde realizmin en güçlü temsilcisidir.
III. Diğer bir eserinde natüralizmden etkilenerek psikolojik roman türünün denemesini yaptıysa da fazla başarılı olmamıştır.
Numaralanmış cümlelerde özellikleri verilen sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Mehmet Rauf
B) Peyami Safa
C) Nâbizade Nâzım
D) Ahmet Mithat Efendi
E) Recaizade Mahmut Ekrem

 

39. Aşağıdakilerden hangisi Tevfik Fikret ile Mehmet Akif Ersoy’un ortak özelliklerinden biri değildir?
A) Batı uygarlığını bir bütün hâlinde benimsemişlerdir.
B) Aruzu Türkçeye başarıyla uygulamışlardır.
C) Yabancı sözcük ve tamlamalar kullanmışlardır.
D) Toplumsal sorunlara yer vermişlerdir.
E) Gençliğe yol göstermeye çalışmışlardır.

 

40. Aşağıdakilerin hangisi Servetifünun romanının özelliklerinden biri değildir?
A) Konuların İstanbul’daki yüksek tabakaya mensup kişilerin hayatından alınması
B) Yabancı sözcük ve tamlamalarla yüklü ağır bir dilin ve sanatlı bir anlatımın kullanılması
C) Realist yöntemlerle yapılan çevre tasvirlerine ve ruh tahlillerine yer verilmesi
D) Romanın biçim ve yapı özelliklerine önem verilmesi
E) Batılılaşmayı Avrupalılar gibi giyinip eğlenmek olarak algılayan alafranga tipin eleştirilmesi

 

41. Aşağıdakilerden hangisi Millî Edebiyat Dönemi’nin özelliklerinden biri değildir?
A) Konuşma dilinin, yalın ve açık bir anlatımın benimsenmesi
B) Şiirde hece ölçüsünün kullanılması
C) Roman ve hikâyede Batı tekniğine uymaktan vazgeçilmesi
D) Ulusal kaynaklardan yararlanma yoluna gidilmesi
E) Konu olarak yurt gerçeklerinin ele alınması

 

42. Halide Edip Adıvar, “Sodom ve Gomore” romanında Mondros Ateşkes Antlaşması’yla işgal altına giren İstanbul’un üst katmanlarındaki kimi çevrelerin vurdumduymazlıklarını ve çılgınlıklarını anlatmıştır.
Bu cümledeki bilgi yanlışı aşağıdakilerden hangisinde belirtilmiştir?
A) “Sodom ve Gomore’de İstanbul değil, Ankara’nın Kurtuluş Savaşı yıllarındaki durumu anlatılmıştır.
B) Halide Edip Adıvar’ın belirtilen konuyu işleyen romanı Sodom ve Gomore değil, Tatarcık’tır.
C) “Sodom ve Gomore” roman değil, bir tiyatro eseridir.
D) “Sodom ve Gomore” adlı roman Halide Edip’in değil, Yakup Kadri’nindir.
E) “Sodom ve Gomore” adlı roman Halide Edip’in kendi eseri olmayıp çevirilerinden biridir.

 

43. I. “Millî şair” unvanı ilk kez ona verilmiştir.
II. Açık ve yalın bir anlatımla yazdığı şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmıştır.
III. Servetifünunculardan etkilenerek nazmı nesre yaklaştırmış; sone, serbest müstezat gibi biçimler kullanmıştır.
IV. Türk şiirine yeni temalar kazandırmış olsa da halk Türkçesinin canlılığını yakalayamamış; söyleyiş güzelliğine ulaşamamıştır.
Numaralanmış cümlelerde belirtilen özellikler aşağıdaki sanatçılardan hangisiyle ilgilidir?
A) Fazıl Hüsnü Dağlarca
B) Ahmet Hamdi Tanpınar
C) Ziya Osman Saba
D) Ahmet Kutsi Tecer
E) Mehmet Emin Yurdakul

 

44. Her gün bu kadar güzel mi bu deniz?
Böyle mi görünür gökyüzü her zaman?
Her zaman güzel mi bu kadar
Bu eşya, bu pencere?
Değil,
Vallahi değil;
Bir iş var bu işin içinde.
Bu şiirin biçim, dil ve anlatım özellikleri dikkate alındığında şairinin aşağıdaki topluluk, anlayış ya da dönemlerden hangisine bağlı olduğu söylenebilir?
A) Servetifünun
B) Millî Edebiyat
C) Yedi Meşaleciler
D) Birinci Yeniciler
E) İkinci Yeniciler

 

45. Necip Fazıl Kısakürek’le ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Millî Edebiyat akımının en başarılı sanatçılarındandır.
B) Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanmıştır.
C) Oyunlarında metafizik ve mistik sorunlar ağır basar.
D) Şiirlerinde insanın iç dünyasını, tutkularını, yalnızlığını, iç çatışmalarını işlemiştir.
E) Şiiri mutlak gerçeği arama yolunda bir uğraş olarak görmüştür.

 

46. Aşağıdaki eserlerden hangisi belirtilen döneme ait değildir?
A) Gülnihal: Tanzimat
B) Hayal İçinde: Servetifünun
C) Türk Sazı: Millî Edebiyat
D) Havaya Çizilen Dünya: Fecriati
E) Rahatı Kaçan Ağaç: Cumhuriyet

 

47. Kurtuluş Savaşı’nı konu alan ilk roman,Halide Edip Adıvar’ın Ateşten Gömlek (I) adlı eseridir. Tarık Buğra’nın Küçük Ağa (II) . Kemal Tahir’in Yorgun Savaşçı (III) , Yakup Kadri’nin Yaban (IV) ve Attila İlhan’ın Yaraya Tuz Basmak (V) adlı romanları da aynı konuyu  işlemiştir.
Yukarıdaki altı çizili yerlerden hangisinde bilgi yanlışı yapılmıştır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

48. I. Zeytindağı
II. Türk’ün Ateşle İmtihanı
III. Mor Salkımlı Ev
Yukarıdaki eserlerin ortak özelliği aşağıdakilerin hangisidir?
A) Kurtuluş Savaşı yıllarını yansıtmaları
B) Aynı sanatçıya ait olmaları
C) Türlerinin anı olması
D) Romantizm etkisinde yazılmaları
E) Tanzimat Dönemi özelliklerini taşımaları

 

49. Ben böyle bir deniz görmedim ne kadar seni düşündüm
Gittim ne kadar bilmezsiniz ne türlü karanlık
Baktım ki biri yok o kentlerin, hiç olmamışlar gördüm
S bir kadın balkonunda baksam ne zaman olurdu
E sesinde yüzlerce trenler yürüdü Galile’de
Bu dizelerin şairi aşağıdaki edebî topluluk ya da eğilimlerden hangisiyle ilişkilendirilebilir?
A) Birinci Yeniciler
B) Yedi Meşaleciler
C) Hisarcılar
D) Toplumcu Gerçekçiler
E) İkinci Yeniciler

 

50. Sait Faik Abasıyanık, hikâyelerinde insan ve doğa sevgisini, yaşama sevincini, yalnızlık duygusunu (I) dile getirmiş; İstanbul balıkçılarının, yoksul, avare (II)
insanların yaşamlarına ilgi duymuştur. Kimi hikâyelerinde gerçeküstücü özelliklere (III) yer veren yazar,olaya, kişilere, entrikaya, başlangıç ve sonuca dayanan hikâye anlayışını (IV) benimsemiş ancak dil kurallarına pek özen göstermeden, konuşma dilinin  doğallığı içinde (IV) yazmıştır.
Yukarıdaki parçada altı çizili bölümlerin hangisinde bilgi yanlışı yapılmıştır?
A) I.          B) II.         C) III.          D) IV.          E) V.

 

51. En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde
Canımın içi demesini
Canım ağzıma geldi demesini
Kırmızı gülün alı var demesini
Nerden ince ise ordan kopsun demesini
Atın ölümü arpadan olsun demesini
Keçiyi yardan uçuran bir tutam ottur demesini
İnsanın insanı sömürmesi
Rezilliğin dik âlâsı demesini
Ne demesini be
Gümbür gümbür gümbürdemesini bileceksin
Bu dizelerle ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Manzum hikâye örneğidir.
B) Ahenk sağlamada rediflerden yararlanılmıştır.
C) Folklordan yararlanılmış, halk söyleyişlerine yer verilmiştir.
D) Akıcı bir anlatım, doğal, rahat bir söyleyiş vardır.
E) Didaktik öğeler ağır basmaktadır.

 

52. Ben oraya koymuştum, almışlar,
Arasına sıkışık saatlerin.
Çıkarır bakardım kimseler yokken;
Beni bana gösterecek aynamdı, almışlar.

Kışken ilkyaz, sularımda açardı;
Buzlu dağlar gerisine kaçıracak ne vardı?
Eski defterlerde sararırmış yaprak.
Beni bana gösterecek anlamdı, almışlar
İçerik ve biçim özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, bu şiirin aşağıdaki şairlerden hangisi tarafından yazıldığı söylenebilir?
A) Faruk Nafiz Çamlıbel
B) Orhan Veli
C) Behçet Necatigil
D) Yahya Kemal Beyatlı
E) Mehmet Akif Ersoy

 

53. Denizi ve deniz insanlarını anlattığı hikâye ve romanlarıyla (I) tanınan Cevat Şakir Kabaağaçlı, eserlerinde Halikarnas Balıkçısı (II) adını kullanmıştır. Ege
tarihine ve eski Yunan mitolojisine (III) hayranlığını bütün eserlerinde ortaya koyar. “Üç İstanbul“(IV)  en başarılı romanıdır. ‘Turgut Reis” ve “Uluç Reis“(V) adlı romanları ise onun Türk denizcilik tarihine karşı ilgisini gösteren eserleridir.
Yukarıdaki altı çizili sözlerden hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

54. Bunlar 1950 yılında çıkmaya başlayan — dergisi etrafında toplanmış şair ve yazarlardır. 1980’e kadar yayını devam eden dergide, yenilikleri reddetmemekle birlikte geleneğe aykırı düşmemeyi temel alan bir anlayış savunulmuş; dil konusundaki aşırılıklara, öz Türkçe akımına karşı çıkılmıştır. Mehmet Çınarlı, Gültekin Sâmanoğlu, İlhan Geçer, Mustafa Necati Karaer, Fevzi Halıcı, Yahya Akengin, Yavuz Bülent Bakiler, Coşkun Ertepınar, dergide imzaları en çok görülen sanatçılardır.
Bu parçadaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Hisar          B) Mavi          C) Varlık          D) Dergâh          E) Ağaç

 

55. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Haydar Ergülen, hikâyelerinde ince ve lirik bir duyuşla insan dünya ilişkisini, insanın evrendeki yerini sorgulamış; her hikâyesini bir ana imge etrafında kurgulamıştır.
B) Kemal Özer, Sen de Katılmalısın Yaşamı Savunmaya adlı yapıtında toplumcu anlayışı epik anlayışla bağdaştıran şiirlerini bir araya getirmiştir.
C) Ortadaki Adam’ la başladığı hikâye yazarlığını sonraki yapıtlarıyla önemli bir noktaya getiren Mustafa Kutlu, hikâyelerini iç konuşmalar, canlı diyaloglar, geleneksel anlatı öğeleri ve farklı metinlerden alınmış parçalarla zenginleştirir.
D) Attila İlhan Dersaadet’te Sabah Ezanları adlı romanında, Mütareke yıllarının getirdiği sefaleti yansıtarak zafer sonrasının hızlı kalkınma çalışmalarına dikkat çeker.
E) Elif Şafak, Türk edebiyat tarihinin en kısa sürede en çok satan edebî yapıtı Aşk adlı romanında hayatın anlamı peşinde bir aşk macerasını tasavvufla yoğurarak anlatır.

 

56. Aşağıdakilerden hangisi sembolizmin bir özelliği değildir?
A) Bilinçaltının karmaşık dünyasını sanata aktarma amacı güdülmüştür.
B) Doğa ve insan ilişkileri açıkça anlatılmaz, okurun duyularına seslenilerek sezdirilir.
C) Bilinen sözcüklere yeni anlamlar yüklenerek şiirin kapalı bir güzellik olması sağlanır.
D) Klasik nazım biçimleri yerine serbest nazım kullanılır, uyakla ilgili kurallar esnetilir.
E) İşlenen temalar yarı aydınlık ve karamsardır; bireyi öne çıkaran bir şiir akımıdır.

çöz4


LYS Edebiyat Deneme Sınavı Çözümü – 4

$
0
0

1. Eleştirmenlerimizden, “geriye doğru atılmış sağlam köprüleri yok” diyerek söz eden yazar bu yakınmasının nedenlerini açıklayarak çoğu eleştirmenimizin eski edebiyatımızı tanımadığını, eski edebiyat konusunda 1940 eleştiri kuşağının saptadığı değer yargılarıyla hareket ettiklerini, geçmişi öğrenme zahmetinde bulunmadıklarını söylüyor. Yazarın “geriye doğru atılmış sağlam köprüler” derken kastettiği ise edebiyat geleneğimizle bağlantı kurmak, bunun için de bu geleneği tanımak, bu geleneğe ilişkin sağlam bir birikim edinmiş olmaktır.
Cevap: B

 

2. Parçada edebiyatın bir yanıyla cerrahlık olduğu söyleniyor. Cerrah, neşterini kullanarak vücudun herhangi bir yerini kesen, açan; vücudun içini görüp inceleyen, durumu çözümleyen kişidir. Edebiyatın bir cerrahlık olması ise “Kendini açıp iç gerçeğini tanıma uğraşı” olarak görülebilir.
Cevap: B

 

3. “Ne yaptın tarlanı, nerede hasadın? / Elin boş mu gireceksin geceye? dizelerinde tarla, kişinin ömrü; gece de ölüm olarak düşünülürse, şiirde ömrün boşa geçirilmiş olmasından duyulan bir korkunun dile getirildiği anlaşılabilir.
Cevap: C

 

4. Sözcüklerin yeni bir anlam elde etmek için yan yana getirilmesine bağdaştırma denir. Dilde yaygın olarak kullanılan ifadelerle oluşturulan bağdaştırmalara alışılmış bağdaştırma, birbiriyle uyuşmayan, bağdaştırmalara alışılmamış bağdaştırma denir. A’da “suyun akması” alışılmış bir bağdaştırma iken “tarihin, yıldızın, insan ve fikrin akması” alışılmamış bağdaştırma sayılır. B’de “zamanın bakması”, “sessizliğin dökülmesi”; C’de “Rumeli türküsünün kanat çırpması”, “sımsıcak bir duanın ellere yıkılması”; D’de “zamanın düğümlenmesi” alışılmamış bağdaştırmalardır. E’de ise böyle bir örnek bulunmuyor.
Cevap: E

 

5. Şairler kendi aralarında gizlice tüneller kazmakta ustaymış. Farklı zamanların ve farklı coğrafyaların insanları olsalar da bu tüneller onların dünyalarını buluşturuyormuş. Şairler arasındaki bu tüneller birer iletişim kanalı olarak düşünülebilir belki. Bu durumda onların birbirlerini anlayan, seven ya da birbirlerinin eserlerini okuyan kişiler olduklarını düşünebiliriz. Ancak aralarında asırlarla ifade edilen zaman farkı olan kişiler, birbirlerini anlıyor, seviyor veya okuyor olamaz. Öyleyse bu tünellerin onların dünyalarını buluşturuyor olması, sadece birbirlerine benzeyen insanlar olduklarını düşündürür.
Cevap: E

 

ç6

 

 

ç7

 

 

ç8

 

ç9

 

ç10

 

ç11

 

12. V numaralı yerde üç nokta yanlış kullanılmış. Üç nokta bitmemiş cümlelerin sonuna konur ya da “ve benzerleri” anlamında kullanılır. Önceki cümlede “Bir de ad takmışlar bu ortak gibi görünen şiir anlayışlarına ” dendikten sonra iki nokta kullanılmış ve iki noktadan sonra, bu adın Yeni bütüncü şiir olduğu söylenmiş. Burada söz tamamlanmış, başka söylenecek bir söz yok. Dolayısıyla üç nokta yerine nokta kullanılmalı.
Cevap: E

 

13. Parça ağacın kişileştirilmesi üzerine kurulmuştur. “Ağaçla sırdaşlık, dostluk”, “ağacın daveti”, “ağaçla dertleşme” ifadelerinde kişileştirme yapılmıştır. Parçanın yazarı okuyucuya samimi bir üslupla seslenerek anlatıyor düşüncelerini. ilk cümle gerçek bir soru cümlesi.” ağacın davetine kim karşı koyabilir?” cümlesi ise sözde soru cümlesi.Parçada yazar, kişisel düşüncelerini dile getirdiği için öznellik söz konusu. Yazar, parçada başkasına ait bir cümleye yer vermemiş, yani bir alıntı yapmamış.
Cevap: E

 

14. “Şiirin gündelik yaşamla göbek bağını koparması”, “şiirin çoraklaşması”, “şiiri besleyen damarlar” ifadelerinde somutlamaya başvurulmuştur. İlk cümlede şiirin yeni tatlar oluşturması, gündelik yaşamla bağını koparmama koşuluna bağlanmıştır. “……. insanoğlundan koparsa şiir, çoraklaşır …….” cümlesi de koşul cümlesidir. Parçada şiirin değer kazanmasının koşullarına yorum içeren cümlelerle açıklık kazandırılmaya çalışıldığı için açıklayıcı anlatım kullanılmış. Parçada “yeni tatlar”, “göbek bağı”, “yürekleri kıpırdatmak” gibi ifadelerde mecazlardan yararlanılmış. Bunlara karşılık yazar, kendi düşüncesini başka birinin sözüyle desteklemek gibi bir yola, yani tanık göstermeye yer vermemiş.
Cevap: C

 

15. Paragrafta bazı dergi ve gazete yazılarının altındaki “eğitimci yazar”, “yazar” gibi sıfatların anlamsızlığı vurgulanıyor. Yapılan bir yanlışla ilgili eleştirel bir görüş ortaya konuyor. Parçada diyaloglar yok, herhangi bir olay anlatılmıyor, betimleme yapılmıyor, duyguların ifadesi de söz konusu değil; Bu nedenle parçadaki anlatım biçimi tartışmacı anlatımdır.
Cevap: B

 

16. Parçada asıl anlatılmak istenen, sanatçının dıştan yönlendirilmeyle değil de kendi tercihi ve iradesi doğrultusunda ortaya koyduğu eserin kalıcı olabileceği ve rehber olabileceği düşüncesi. Yazar bu genel yargısını Nâzım Hikmetle, onun Kuvayı Millîye Destanı ile örnekleyerek somutlaştırıyor.
Cevap: B

 

17. Parçada I. ve II. cümlelerde, bir yerde doğmanın bir rastlantı olduğu, özellikle bir yazar için doğduğu yerin belirleyici olmayıp sadece bir istatistik veri olduğu söylendikten sonra III. cümlede coğrafyanın insanın künyesinde önemli bir öge olduğu belirtiliyor. Dolayısıyla III. cümle, ilk iki cümleyle çelişiyor ve düşünce akışını bozuyor.
Cevap: C

 

18. Parçada yazar, sözünü ettiği kişilerle bir ön görüşme yaptıklarını ve onlara bu mesleği niçin seçtiklerini sorduklarını, biraz da genel kültürlerini ölçtüklerini söylüyor. Peki, böyle bir sorunun sorulduğu, genel kültürün ölçüldüğü bir ön görüşme niçin yapılır? İş başvurusunda değil mi? Nitekim seçeneklere göz attığımızda D’de böyle bir bağlantıyla ilk cümle olabilecek cümleyi görebiliyoruz.
Cevap: D

 

19. Yazar, hatırlayabildiği en eski yıllara giderek kitap okumaya başladığı ilk zamanları düşünüyor. Evdeki kitaplardan birini rastgele seçtiğini; satın alırken de bazen kapağına bakarak bazen içini karıştırdıktan sonra, bazen de elini uzatıp dokunduğu ilk kitabı aldığını söylüyor. O zamanlar gece yarılarına kadar okurmuş ve okuma tutkusu şimdi de devam ediyormuş. Buraya kadar anlaşılıyor ki okuma alışkanlığını ileri yaşlarda değil, çocukluk döneminde kazanmış olmalı. Bu durumda sorunun yanıtının B olduğu ortaya çıkıyor. Zaten diğer seçeneklerde verilenleri yazarın söyledikleriyle eşleştirebiliyoruz. “Artık okuduklarımı yorumluyorum.” cümlesi E’yi; “Eskisi gibi rastgele okumuyorum.” cümlesi A’yı; “Eleştirmenleri dikkate alıyorum ama baskıdan, yönlendirilmekten hoşlanmıyorum.” cümlesi D’yi; “Okuma tutkum şimdi de devam ediyor.” cümlesi de C’yi veriyor.
Cevap: B

 

20. Parçada IV. cümleye kadar iyi portre yazmanın koşullarından söz edilmiş. IV. cümleden itibaren konu değişerek Stefan Zweig’ın portre yazarlığındaki ustalığı ele alınmış.
Cevap: D

 

21. Parçada yazar kendi kuşağının ruhu gibi yazısının da kargacık burgacık olduğunu, elle iyi kötü yazarken bilgisayar yüzünden el yazısını, kurşun kalemi, dolma kalemi hepten unuttuklarını yakınarak anlatıyor. Parçanın belirlediğimiz bu konusuyla eşleşen seçeneğinin A olduğunu görüyoruz.
Cevap: A

 

22. Türkçenin ilk yazılı örnekleri Göktürkçe Dönemine ait Göktürk Yazıtlarıdır. Uygurca Dönemi, Göktürkçeden sonraki dönemdir.
Cevap: A

 

23. D’de verilen dizede şair, ayrılığı hissettiğinde hırsından demirlerin eridiğini söylüyor. Bu ifadede yaşadığı gerçeği, olduğundan farklı, hatta imkansız denebilecek boyutta göstererek abartma sanatı yapıyor.
Cevap:D

 

24. Çapraz uyak düzeni a-b-a-b; sarma uyak düzeni a-b-b-a; örüşük uyak düzeni ise a-b-a biçimindedir. Yarım uyak tek ses, tam uyak biri ünlü biri ünsüz iki ses, zengin uyak da ikiden fazla ses benzerliğine dayalı uyaktır. Verilen şiirin uyak şeması a-b-a-b şeklinde; bu durumda çapraz uyak söz konusu. “Tas-ın” ve “olma-sın” sözcüklerinde “-sın” sesleri zengin uyak. Aynı şekilde “ses-i-n-de” ve “de-sin de” sözcüklerindeki benzeşen “-esinde” sesleri de zengin uyak.
Cevap: A

 

25. Parçada, okuyucu ile sohbet eder bir tarzda kimi insanlarla konuşmanın güçlüğü konusu ele alınmış: Bu anlatım özelliğine ve böyle bir konuya, deneme türündeki yazılarda rastlayabiliriz.
Cevap: D

 

26. Röportaj, gazete çevresinde oluşan metin; lirik şiir, coşku ve heyecanı dile getiren metin; destan, anlatmaya bağlı metin; komedya, göstermeye bağlı metindir. Biyografi, kişinin yaşamını yansıtan öğretici metin olarak değerlendirilir ama II. grupta böyle bir karşılık verilmemiştir.
Cevap: E

 

27. Verilen metin özel mektup türündedir ve mektuplarda tarihin sağ üst köşede gösterilmesi yanlış değildir.
Cevap: C

 

28. Okura yönelik eleştiri anlayışında eserin değeri, okura yaşatacağı estetik yaşantı ile orantılıdır. Bu tür bir eleştiride eleştirmen kendi duygularını, öznel yargılarını öne çıkarır. A seçeneğinde verilen parçada eleştirmen eserle ilgili öznel yargılarını ve beğenisini ortaya koyduğuna göre okura yönelik eleştiri anlayışına bağlı kalmış. B’de sanatçıya yönelik, C, D ve E’de topluma yönelik eleştiri örneklenmiş.
Cevap: A

 

29. İlahi, tekke edebiyatı nazım türüdür ve Allah’ı övmek, Allah aşkını dile getirmek amacıyla yazılır. Güzelleme bir Âşık edebiyatı nazım türüdür ve güzellemelerde sevilen bir varlığın övgüsü yapılır. Divan şiiri türü olan mersiyede ölen birinin ardından duyulan üzüntü dile getirilir. Tevhit de divan şiiri nazım türlerindendir ve Allah’ın varlığını, birliğini anlatan şiirdir. Tekke edebiyatı nazım türü olan şathiyede ise ozan, Allah’la senli benli bir üslupla ve adeta şakalaşır gibi konuşur. Verilen dörtlükte de Allah’a bu şekilde bir sesleniş, onunla böylesine bir konuşma havası var.
Cevap: E

 

30. İslamiyet öncesi dönem, Çin edebiyatının etkisinde gelişmiş bir edebiyat değildir. Bu dönem ürünleri Orta Asya bozkırlarının göçebe yaşam biçiminin izlerini taşır. Bu yaşam biçiminde Şamanizm, Budizm, Maniheizm gibi inançlar belirleyici olmuştur. Bu döneme ait bilgilerin bir kısmını Çin kaynaklarından öğreniyor olmamız Göktürk Yazıtları, Uygurca metinler, Divan-ı Lügati’t Türk de diğer kaynaklardır. Çin edebiyatının etkisinde kaldığımızı göstermez.
Cevap: B

 

31. Atabetü’l Hakayık, İslamiyetin kabulü sonrasında İslam inancını ve ahlakını esas alarak yazılmış bir eserdir. Bu nedenle İslamiyet öncesi dönemin inançlarını yansıtması söz konusu olamaz.
Cevap:E

 

32. Sözü edilen eser, on iki hikâyeden oluşması, destan geleneğinden halk hikâyeciliğine geçişte köprü rolü oynaması, 14-15. yüzyıllarda Anadolu’da konuşulan halk Türkçesini yansıtması, Oğuzların yaşayışını konu alması gibi özelliklere sahip olduğuna göre, Dede Korkut Hikâyeleridir.
Cevap: C

 

33. Orta oyununda Pişekâr ve Kavuklu olmak üzere iki temel karakter olsa da çok sayıda yardımcı karakter bulunur. Bu nedenle iki kişilik bir oyun olması doğru değildir.
Cevap: E

 

34. Divan nesrinde, seçenekteki yargının tersine, cümleler genellikle uzundur ve o dönemde yazı dilinde devrik cümle anlayışı henüz yoktur.
Cevap: D

 

35. Pir Sultan, hem 16. yüzyıl şairi olduğu için hem de şiirlerinde divan şiirinin etkileri görülmediğinden; Hoca Dehhani, divan edebiyatında din dışı şiirler yazmış, birkaç gazeli dışında şiirlerine ulaşamadığımız bir şair olduğundan; Ahmet Yesevî, 12. yüzyıl şairi olduğundan; Mevlana 13. yüzyılda yaşamasına, divanı ve mesnevisi olmasına rağmen heceyi kullanmadığından yanıt olamaz. Verilen bilgiler bizi Yunus Emre’ye götürmektedir.
Cevap: D

 

36. Hindistan’a giden bazı İran şairlerinin açtıkları yeni bir şiir çığırından söz edildiğine göre Sebk-i Hindî akımı aklımıza gelmelidir. C seçeneği de bu akımın adıyla başlayan tek seçenektir ve verilen şairlerden Naili, Neşati, Şeyh Galip bu akımdan etkilenmişlerdir.
Cevap: C

 

37. Şinasi birkaç şiirinde heceyi denemiş olsa da aruzdan vazgeçmemiş, şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmıştır.
Cevap: E

 

38. Edebiyatımızda konusunu köyden alan ilk roman ya da uzun hikâye olan “Kara Bibik’ln ve natüralizm etkisinde yazılan psikolojik roman türünün başarısız bir denemesi olan “Zehra”nın yazarı, Tanzimat Dönemi’nde realizmin güçlü temsilcisi Nabizade Nâzım’dır.
Cevap: C

 

39. Mehmet Akif ile Tevfik Fikret arasındaki farklardan biri de onların Batı uygarlığına olan yaklaşımlarıdır. Tevfik Fikret, Batı’yı bütün dertlerin ilacı gibi görürken Mehmet Akif, Batı’yı sadece bilim ve teknolojideki değerleriyle önemser.
Cevap: A

 

40. Batıcı bir zihniyeti yansıtan Servetifünun romanlarında alafranga tipin ya da Batı’yı yüzeysel olarak benimseyen taklitçi tipin eleştirisi yoktur. Başka bir deyişle Tanzimat Dönemi romanında görülen yanlış Batılılaşma temasını Servetifünun romanında göremeyiz.
Cevap: E

 

41. Millî Edebiyat Dönemi’nde Servetifünun hikâye ve romanının Batıcı zihniyetine bir tepki söz konusu olsa da Batılı roman tekniğine yüz çevirmek gibi bir durum yoktur.
Cevap: C

 

42. Sodom ve Gomore adlı roman, Halide Edip’in değil, Yakup Kadri Karaosmanoğlu’nun eseridir.
Cevap: D

 

43. Verilen özellikler Mehmet Emin Yurdakul‘u tanımlamaktadır. Özellikle I, III ve V. yargılar, seçeneklerdeki şairlerden sadece Mehmet Emin Yurdakul için doğrulanabilir.
Cevap: E

 

44. Verilen şiirin, serbest nazım örneği olduğu dikkate alınırsa Servetifünun, Millî Edebiyat ve Yedi Meşaleciler seçeneklerinin elenmesi gerekir. Birinci Yeniciler de İkinci Yeniciler de serbest nazmı kullandığına göre şiirin dil ve anlatımı, içeriği belirleyici olacak. Şiirde yalın ve açık bir anlatım var. İkinci Yenicilerin anlatımı bu kadar yalın ve açık olamaz. O halde şiir Birinci Yeni anlayışına bağlı.
Cevap: D

 

45. Necip Fazıl Kısakürek, Millî Edebiyat şairi değil, Cumhuriyet Dönemi şairidir. Bu dönemde mistik eğilimlerle öz şiir denecek bir anlayışın etkisindedir.
Cevap:A

 

46. Havaya Çizilen Dünya, Cumhuriyet Dönemi şairi Fazıl Hüsnü Dağlarca’nındır.
Cevap: D

 

47. Yaraya Tuz Basmak adlı roman, Kurtuluş Savaşı romanı değildir. Kitapta Kore Savaşı’ndan 27 Mayıs’a, Türkiye’nin çalkantılı on yılı anlatılmıştır.
Cevap: E

 

48. Türk’ün Ateşle imtihanı ve Mor Salkımlı Ev Halide Edip Adıvar’ın anı kitapları; Zeytindağı da Falih Rıfkı Atay‘a ait anı kitabıdır. Mor Salkımlı Ev’de yazarın çocukluk anıları; Türk’ün Ateşle İmtihanı’nda da İstiklâl Savaşı anıları anlatılır. Adını Cemal Paşa’nın I. Dünya Savaşı’nda karargâhının bulunduğu Kudüs’e yakın bir dağın adından alan Zeytindağı adlı eserde ise Falih Rıfkı, yedek subaylık anılarını anlatır.
Cevap: C

 

49. Verilen şiirde anlam açıklığı yok ve dil bilgisel sapmalar var. Bu anlatım özelliği sadece İkinci Yenicileri düşündürüyor.
Cevap: E

 

50. Sait Faik dünya edebiyatında Maupassant’ın öncülüğünü yaptığı, bizde de Ömer Seyfettin‘in başarıyla uyguladığı “olay” öykücülüğünü değil, Çehov’un geliştirdiği “durum-kesit” öykücülüğünü benimsemiştir. Bu tarz öykücülük, olaya, entrikaya, kişilere, serim-düğüm-çözüm planına dayanmaz.
Cevap: D

 

51. Şiirde “demesini” sözcüğü redif olarak tekrarlanıyor. “Canım ağzıma geldi”, nerden ince ise ordan kopsun”, “atın ölümü arpadan olsun” gibi halk söyleyişlerinin olması folklordan yararlanıldığını gösteriyor. Şiirde rahat, doğal, akıcı bir söyleyiş var. Şiirde dil bilmenin önemi vurgulandığı için didaktik bir amaç söz konusu. Şiirin “manzum hikâye” olduğu yargısı ise doğru değil. Çünkü şiirde didaktik bir yan olmakla birlikte bir hikâye anlatılmıyor.
Cevap: A

 

52. Şiirde bireyin kendini arayışı serbest nazım formunda ifade edilmiş. Seçeneklerde verilen şairlerden böyle serbest nazımla işleyebilecek tek şair Behçet Necatigil. Faruk Nafiz, Yahya Kemal ve Mehmet Akif heceyi ya da aruzu kullanan şairler. Orhan Veli ise soyut konulara ilgi göstermeyen bir şair.
Cevap: C

 

53. Üç İstanbul“, Mithat Cemal Kuntay‘ ait bir romandır. Halikarnas Balıkçısı‘nın en başarılı romanı Aganta Burina Burinata’dır.
Cevap: D

 

54. Yeniliği reddetmeden gelenekle ters düşmemeyi ilke edinen, “yaşayan Türkçe” sloganıyla “öz Türkçe’ye karşı çıkan, 1950 yılında yayımlanmaya başlanan ve Mehmet Çınarlı, Gültekin Sâmanoğlu gibi şairlerin kadrosunda yer aldığı dergi Hisar dergisidir.
Cevap: A

 

55. A’da sözü edilen Haydar Ergülen günümüz şairlerindendir ve şiirden başka deneme türünde yapıtları vardır, hikâye yazarı değildir.
Cevap: A

 

56. Bilinçaltının karmaşık dünyasını sanata aktarma amacı güden akım sembolizm değil, Andre Breton’un açıkladığı bildirgeyle varlığını ortaya koyan; Freud’un psikanaliz kuramını sanata uyarlayan sürrealizm(gerçeküstücülük) akımıdır.
Cevap: A

LYS Edebiyat Deneme Sınavı –Çözümlü

11. Sınıf Türk Edebiyatı Dersi 2. Dönem 3. Yazılı Sorusu ve Cevapları (İ.Hakkı Yalçın)

$
0
0

Aşağıda word dosyasının bir kısmının ekran görüntüsü verilmiştir. İlk görüntü sorulardan 2. görüntü ise cevaplardan oluşuyor. Ekran görüntülerinin üzerine tıklayarak word dosyasını indirebilirsiniz.

Soruları İNDİR

Cevapları İNDİR

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

İ.Hakkı Yalçın

2016 – 2017 Edebiyat Sene Sonu Zümre Toplantı Tutanağı (İsmail ŞİMŞEK)

Geçmişten Günümüze Türk Dili ve Edebiyatı Müfredatları ve Son Müfredat Değerlendirme Çalışması

$
0
0

Okullarımızda ders yılı ( Derslerin başladığı tarihten, kesildiği tarihe kadar geçen ve iki dönemi kapsayan süre. ) 180 iş günü yani 36 hafta. Öğretim programları, iş takvimi ve derslerin yıllık planları buna göre hazırlanır. Yeni yayımlanan Türk Dili ve Edebiyatı Müfredatında buna dikkat edilmemiştir.
9.sınıf Türk Dili ve Edebiyatı dersi 35 hafta ( 1 hafta ) eksik.10,11,12. sınıflar Türk Dili ve Edebiyatı dersleri 32’şer hafta ( 4’er hafta ) eksik. Bu eksik haftalar yıllık planların oluşturulmasında ve eğitim ve öğretim sürecinin sağlıklı yürütülmesinde sorun teşkil edecek gibi görünüyor. Yetkililerin bir an önce bu eksikliği düzeltmeleri gerekmektedir. Gereğini bilgilerinize arz ederim. Dosyayı İNDİR

Ekrem YEKREK / Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

2017 – 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Yıllık Planları – Tüm Sınıflar Tek Dosyada (Ekrem YEKREK)

$
0
0

Değerli Meslektaşlarım,

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretim Programlarında  ( 2015 / 2017 )dersin işlenişiyle ilgili bilgi verilirken, “Türk Dili ve Edebiyatı derslerinin işlenmesi okuma, yazma ve sözlü iletişim çalışmaları olmak üzere üç temel aşamada gerçekleştirilir. Her ünitede, belirlenen metinler üzerinden okuma çalışmaları tamamlandıktan sonra yazma ve sözlü iletişim çalışmaları yapılır.” denilmektedir.

Bu açıklama ve incelediğim ders kitapları doğrultusunda 9. ve 10.sınıfların yıllık planlarını hazırladım.9.sınıfların yıllık planını 2017 öğretim programına göre, 10.sınıfların yıllık planını 2015 öğretim programına göre ve 11. ve 12.sınıfların yıllık planlarını 2011 öğretim programına göre hazırladım.

9. ve 10.sınıfların üniteleri işlenirken çalışmalar, OKUMA kazanımlarına(dil bilgisi dâhil), YAZMA kazanımlarına ve SÖZLÜ İLETİŞİM çalışmalarına ayrılmalıdır. Bu süreler değişebilir. Mesela okuma üç haftada yazma ve sözlü iletişim kazanımları bir haftada verilebilir. Bunu öğretmenler zümreleriyle birlikte değerlendirmelidir. Ama sıralama kesinlikle değişemez. Çünkü “Yazma” ve “İletişim” kazanımları “okuma” kazanımlarının uygulamasından ibarettir.

Öyleyse önce okuma kazanımlarında türün bütün özellikleri verilir. Sonra o türle ilgili yazma çalışmaları ve en sonunda da sözlü iletişim kazanımları verilir. Örneğin şiir ünitesinin okuma kazanımlarında öğrenci şiir türü ile ilgili bilgiler edinir. Kazanımlar tamamlandıktan sonra yazma çalışmalarına geçilir ve şiir yazma çalışması yapar. Daha sonra sözlü iletişim çalışmasında şiir dinletisi etkinliği yapılır…

9 ve 10.sınıfların yıllık planları, yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda hazırlanmış olup geliştirilmeye açıktır. Uygulayıcıya kolaylık sağlaması amacıyla kazanım alanlarının karşılarına program açıklamaları verilmiştir. Planda, yazma ve sözlü iletişim için ayrılan süreler kısaltılarak okuma kazanımlarına verilen süreler artırılabilir.

11 ve 12.sınıfların yıllık planları 2011 yılında yayımlanan öğretim programına göre hazırlanmıştır. Ayrıca Atatürkçülük konularının sınıflara dağılımları yıllık plan şeklinde hazırlanmış ve sizlere sunulmuştur. Şimdiden iyi ve güzel bir eğitim ve öğretim yılı geçirmeniz dileklerimle.

                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                           Ekrem YEKREK

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Türk dili ve edebiyatı dersleri uygulama sınavı materyalleri 2017 (Ekrem YEKREK)

$
0
0

Türk dili ve edebiyatı dersleri uygulama sınavında öğrencilerin okuma, dinleme, yazma ve
konuşma becerilerindeki yeterlikleri ölçülmektedir. 2017 Öğretim programında da bu beceri alanlarına
yönelik kazanımlara ve etkinliklere bolca yer verilmiştir.

Türk dili ve edebiyatı derslerinin okuma, yazma, konuşma ve dinleme becerileri sadece
teorilerle öğretilecek bir etkinlik değildir. Bu becerilerin uygulaması ve etkinlikleri olmak zorundadır.
Türk dili ve edebiyatı dersleri bilgilen ( dir ) me dersi olmaktan çok beceri edin( dir ) me dersi
olmalıdır. Bu da bolca uygulama ve etkinlik gerektirir. Uygulamalar ve etkinlikler derse yönelik temel
bir amaç taşımalı ve belirli bir plan dâhilinde olmalıdır. Hepsinden önemlisi de öğrenciler için zevkli
ve eğlenceli olmalı ayrıca öğrenciler kendilerini bu etkinliğin en temel parçası gibi hissetmeli, sınav
kaygısını en az seviyede yaşamalılardır.

Öğrencilerin Türk dili ve edebiyatı derslerine bakış açılarını uygulama sınavları
değiştirmelidir. Sıkıcı, yorucu, yıpratıcı, anlaşılması zor, zorunlu ders korkusu, konu fazlalığı vb.
olumsuz eleştiriler alan dersimizi uygulama sınavları ile ilgi çekici, sevdirici, eğlenceli hale
getirmeliyiz ki öğrenciler edebiyatı sevsinler ve okusunlar ki toplumun sevinci ile sevinebilsinler,
dertleriyle dertleşebilsinler.

Okuma, yazma, dinleme ve konuşma becerilerini okumanın, yazmanın, konuşmanın ve
dinlemenin eğlencesi; yazmaca, okumaca, konuşmaca ve dinlemece diye ifade eden edebiyat Üstadları
eğlendirip bilgilendirmeyi amaçlayan “-maca” ekini; yaz-,oku-,dinle-,konuş- becerileriyle birleştirerek
öğrencilerin hem öğrenmelerini hem de eğlenmelerini amaçlamışlardır.
Bizler de uygulama sınavlarını eğlenceli hale getirmeliyiz. Bu çalışmada uygulama sınavlarına
yönelik değişik ve çeşitli uygulama örnekleri bulacaksınız. Bu çalışma çeşitli kaynaklardan
derlenmiştir.

Türk dili ve edebiyatı derslerindeki uygulama sınavı ( şekli,süresi,içeriği ,…) Bakanlığımız
tarafından sınırlandırılmamış Türk dili ve edebiyatı zümresine bırakılmıştır. Bazı meslektaşlarım
uygulama sınavının yorucu ve zaman alıcı olduğu düşüncesiyle kaldırılması gerektiğini ifade etmiştir.
Ayrıca yine bazı meslektaşlarımız tarafından sadece yazma becerisine yönelik uygulama sınavı olması
gerektiği savunulmuştur. Bana göre ise 2017 Öğretim programı dört beceri alanına yönelik çok fazla
uygulama çalışması sunmuştur. ( Hikâye, fabl, masal, şiir yazma çalışması, roman tamamlama,
hazırlıklı ve hazırlıksız konuşma, şiir sunusu, dilekçe, tutanak ve mektup yazma, sözlük çalışması,
kitap okuma…) Yıllık planları hazırlarken gördüm ki bu beceri alanlarına yönelik rahat bir şekilde
planlama yapılabiliyor. Ayrıca uygulama sınavının süresi ve zamanı Türk dili ve edebiyatı zümresine
bırakıldığı için bir dönemde bir uygulama sınavı ( dört beceri alanına yönelik ) rahatlıkla yapılabilir.
Sonuç olarak, Ortaöğretim Kurumları Yönetmeliğindeki Türk dili ve edebiyatı derslerine
yönelik uygulama sınavı ifadesi olduğu sürece bizler bu sınavı yapmak zorundayız. Eğer bu ifade
yönetmelikten çıkarılırsa uygulama sınavı kaldırılmış olur. Uygulama sınavlarını eğlenceli hale
getirelim…

Ekrem YEKREK


2017 – 2018 Diksiyon ve Hitabet Yıllık Planı

$
0
0

2017 – 2018 Diksiyon ve Hitabet Yıllık Planı

2017 – 2018 Drama Yıllık Planı

$
0
0

2017 – 2018 Drama Yıllık Planı

2017 – 2018 9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 1. Dönem Günlük Ders Planları (Ekrem YEKREK)

$
0
0

2017 – 2018 9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı 1. Dönem Günlük Ders Planları (Ekrem YEKREK)

2017 – 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Dersi 10. Sınıf 1. Dönem Günlük Ders Planları (Ekrem YEKREK)

$
0
0

2017 – 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Dersi 10. Sınıf 1. Dönem Günlük Ders Planları (Ekrem YEKREK)

2017 – 2018 Türk Edebiyatı / Dil ve Anlatım 11. Sınıf 1. Dönem Günlük Planları (Ekrem YEKREK)

$
0
0

2017 – 2018 Türk Edebiyatı / Dil ve Anlatım 11. Sınıf Günlük Planları (Ekrem YEKREK)

2017 – 2018 Türk Edebiyatı / Dil ve Anlatım 12. Sınıf 1. Dönem Günlük Planları (Ekrem YEKREK)

$
0
0

2017 – 2018 Türk Edebiyatı / Dil ve Anlatım 12. Sınıf 1. Dönem Günlük Planları (Ekrem YEKREK)

2017 – 20178 Türk Dili ve Edebiyatı Sene Başı Zümre Toplantı Tutanağı (Mehmet COŞKUN)

$
0
0

2017 – 20178 Türk Dili ve Edebiyatı Sene Başı Zümre Toplantı Tutanağı (Mehmet COŞKUN)


2017 – 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Genişletilmiş (İlçe) Sene Başı Zümre Toplantı Tutanağı – Yeni Yönergeye Uygun (Ekrem YEKREK)

$
0
0

2017 – 2018 Türk Dili ve Edebiyatı Genişletilmiş (İlçe) Sene Başı Zümre Toplantı Tutanağı – Yeni Yönergeye Uygun (Ekrem YEKREK)

Yeni yönergeye göre Türk dili ve edebiyatı dersleri sene başı zümresi 2017 – 2018 (Ekrem YEKREK)

2017 – 2018 9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Yıllık Planı (Mehmet COŞKUN)

2017- 2018 Okul Dergisi Egzersiz Planı (Ekrem YEKREK)

2017 – 2018 Kütüphanecilik Ders Dışı Egzersiz Planı (Ekrem YEKREK)

Viewing all 309 articles
Browse latest View live