Quantcast
Channel: Türkçe ve Edebiyat Öğretmenleri Kaynak Sitesi
Viewing all 309 articles
Browse latest View live

Türk Dili ve Edebiyatı / Dil ve Anlatım Zümre Toplantı Tutanağı (Cüneyt GÜLÇİN)

$
0
0

Türk Dili ve Edebiyatı / Dil ve Anlatım Zümre Toplantı Tutanağı (Cüneyt GÜLÇİN)
indirr


9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi 1. Dönem 1. Uygulama Sınavı (Günay ŞAHİN)

$
0
0

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi 1. Dönem 1. Uygulama Sınavı (Günay ŞAHİN)indirr

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Yazılı Soruları

Dil ve Anlatım Uygulama Sınavı Çizelgesi (Ömür Sağkal)

$
0
0

Dil ve Anlatım Uygulama Sınavı Çizelgesi (Ömür Sağkal)

indirr

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi 1. Dönem 2. Yazılı Sorusu ve Cevabı (Burcu Yanıklar)

$
0
0

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi 1. Dönem 2. Yazılı Sorusu ve Cevabı (Burcu Yanıklar)

Aşağıda dosyanın ilk kısmının ekran görüntüsü mevcuttur, dosyayı word halinde indirmek için aşağıdaki ekran görüntüsüne tıklayınız.

9ekran

indirr

Türkçe ve Edebiyat Öğretmenliği Beklentilerin Zirve Yaptığı Branştır Neden mi?

$
0
0

Gerçekten de aşağıda yazılanlar çok doğru. Bizim de insan olduğumuz çoğu zaman unutuluyor…

2016 – 2017 2. Dönem Zümre Toplantı Tutanağı (Edebiyat / Dil ve Anlatım / Osmanlı Türkçesi / Diksiyon )

2016 – 2017 Eğitim Öğretim Yılı Dil ve Anlatım 2. Dönem (Şubat) Sorumluluk Sınavı (Kadir GÜLTEKİN)


Edebi Magazin – Yazar ve Şairlerin Bilinmeyen Yönleri

$
0
0

– Cahit Sıtkı, küçükken yaramazlık yaptığı için babası tarafından pencereden aşağı sarkıtılmıştır. O günden sonra ölümden korkmuş ve eserlerinde hep “ölüm” temasını işlemiştir.
– Nazım Hikmet, Bursa cezaevinde ıslak ıslak çok dayak yediği için onun en büyük korkusu su olmuştur.
– Cengiz Aytmatov’un kağıda karşı alerjisi vardır.

– Yahya Kemal’in hiç evi olmamıştır. Ölene kadar otelde yaşamıştır. Nazım Hikmet’in annesine aşık olmuştur.
– Şemsettin Sami 20 yıl boyunca sakallarını kesmemiştir.
– Hüseyin Rahmi mikroptan korktuğu için 100 çift eldivene sahip olmuştur.

– Karacaoğlan’ın en büyük korkusu: Çirkin bir kızla evlenmektir.
– Tevfik Fikret, aynı zamanda iyi bir ressamdır. Evinin planını da kendisi çizmiş ve evinde isim veren ilk şairimiz olmuştur. En büyük takıntısı: Sol tarafında kimseyi yürütmemek.

– Ahmet Haşim’in hastalık derecesindeki takıntısı ise: Toprak yemesidir. Haşim’in şiirlerinde hep gün batımı, gece, ay ışığı, hüzün olmasının sebebi çirkin olmasından derler.
– Abdülhak Şinasi Hisar’ın en büyük takıntısına gelelim: Temizlik. Arkadaşları ondan: “Neredeyse suyu da yıkayarak içecek.” diye yakınmışlardır.

– R.Mahmut Ekrem’in düğünü 40 gün sürmüştür.
– 3 büyük şairi ( Turgut Uyar, Cemal Süreya, Edip Cansever) kendisine tutsak eden kadın… Bahsi geçen güzel: Tomris Uyar.
– Cemal Süreya demişken… Sevgili Cemal soyismindeki iki y’den birini bir iddia sonucu kaybetmiştir. Evet, soyismi tek “y” ile yazılıyor.

– Orhan Veli’nin ölümü, Belediye’nin açtırdığı bir çukur yüzündendir. Çukura düşmesi sonucu başından yara almış ve ölüm sebebi bu olmuştur.
Kaynak: Fırat Şahin

LYS Edebiyat Açık Uçlu Soru Örnekleri

$
0
0

Bu yıl ilk defa LYS’de açık uçlu sorular sorulacak. ÖSYM örnek soruları da yayımladı. Bu örnek sorulardan yararlanarak Facebook grubumuzda her bir edebiyat öğretmeni bu yıl çıkması muhtemel soruyu tahmin etmeye çalıştı. Biz de öğretmenlerimizin bu tahminlerini cevaplarıyla birlikte sitemize taşıdık.  Kendilerine teşekkür ediyoruz.

NAZIM ŞEKİLLERİ-NAZIM TÜRLERİ

1- Divan edebiyatı şairlerinin dönemin ileri gelenlerini eleştirmek ya da övmek amacıyla kullanmayı tercih ettikleri nazım biçimine ne ad verilir? Cevap : Kaside

2-. Ölen bir kişinin ardından, yuğ denilen ölüm törenlerinde söylenen ağıt şiirlerine ne ad verilir? Cevap:Sagu

3- Kainatın,insanın, canlı ve cansız tüm varlıkların yaratilisinin kaynağını; nereden gelip nereye doğru gittiğini açıklayan şiirlerdir. Türk edebiyatındaki ilk örneklerini Hoca Ahmet Yesevi ‘nin hikmetlerinde görürüz. Açıklamaya uygun Dini Tasavvufi halk edebiyatı nazım türünün adı nedir?    Cevap: Devriye

4- Dilberün işi itâb u nâz olur

Çeşmi câdû gamzesi gammâz olur

Ey gönül sabr it tahammül kıl ona

Yâra irişmek işi az az olur

Bu dörtlüğün ait olduğu divan edebiyatı nazım biriminin adını yazınız.        CEVAP:(TUYUĞ)

5- Tek dörtlükten oluşan ve yedili hece ölçüsüyle söylenen Anonim halk edebiyatı nazım şeklinin adı nedir? Cevap: Mani

6- Gazel ve kaside nazım şekillerinin ilk beytine ne ad verilir?       Cevap : Matla

7- Peygamberimizi övmek için yazılan kasideye ne ad verilir? Cevap : Naat

8- Halk edebiyatındaki koşmanın konu bakımından Divan edebiyatındaki benzeri hangisidir? -GAZEL

9- Bir şairin makta beytinden sonra birilerini övmek amacıyla birkaç beyit daha yazmasıyla oluşan gazele ne ad verilir? Cevap: müzeyyel

10-. Bu nazim bicimi ilk olarak İtalyan Edebiyati’nda kullanılmış daha sonra tüm Avrupa Edebiyati’na yayilmiştir.Türk Edebiyati’nda bu biçimi ilk kez Servetifunun şairlerinden  Cenab Şahabeddin kullanmıştır.

Yukarıda konusu geçen şiir formu nedir?      CEVAP:(Sone)

11-. Kasidelerde şairin kendini övdüğü bölümün adı nedir?     Cevap : FAHRİYE

12-. Bahçemizde nar ağacı

Kimi tatlı kimi acı

Gönüldeki dert ilacı

Ya bulunur ya bulunmaz

Verilen dörtlüğün nazım biçimi nedir?          CEVAP:(SEMAİ)

13-. Ne varlığa sevinirim

Ne yokluğa yerinirim

Aşkın ile avunurum

Bana seni gerek seni

Verilen dörtlüğün nazım türü nedir?          CEVAP:(İLAHİ)

14-: Divan edebiyatı nazım biçimlerinden müstezatın kısa dizelerine ne ad verilir ? Cevap: Ziyade

15-:Bir gazelin bir beyitinin üstüne üç dize ekleyerek oluşturulan nazım biçimine ne ad verilir?  Cevap:Tahmis

16- Kasidelerde şairin kendini övdüğü bölümün adı nedir? Cevap : FAHRİYE

17- Klasik edebiyatımızda uzun aşk hikayelerinin anlatıldığı,aruzun en kısa kalıpları ile yazılan nazım şeklinin adı nedir?   Cevap:Mesnevi

18- Tasavvufta tarikat şeyhlerinin,pirlerin,mürşitlerin tarikat adabını öğretmek için söyledikleri şiirlere ne ad verilir?Cevap:Nutuk

19- Aşık Tarzı Türk siiri nazım sekillerindendir. “Bre, hey, behey” gibi unlemler sıkça kullanılır. Güney Anadolu Bölgesi ‘nde yaşayan Varsak Türklerinin özel bir ezgiyle söyledikleri kosmalardir. Bu nazım şeklinin adı nedir?
Cevap: Varsağı

20 Bir safa bahşedelim gel şu dil-i nâ-şâda
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a
İşte üç çifte kayık iskelede âmâde
Gidelim serv-i revanim yürü Sa’d-âbâd’a

Türklerin Divan edebiyatına kazandırdiği yukarıdaki nazım şeklinin adı nedir?(şarkı)

21-Bağ bana
Bahçe sana bağ bana
Değme zincir kâr etmez.
Zülfün teli bağ bana

Verilen dörtlüğün nazım şekli nedir?    MANİ

22-16 yy sanatçılarından Azmi ile ön plana çıkan tasavuf icerikli şiir türü hangisidir? Sathiye

23- Kaside nazim biciminde yer alan gazel alintisina ne ad verilir? Tegazzül

24- Âşık edebiyatında en çok sevilen ve kullanılan nazım şeklidir.
Dört dizeli bentlerden oluşur.
Dörtlük sayısı 3-5 arasındadır.
11’li hece ölçüsüyle (6+5 ya da 4+4+3 duraklı olarak) yazılır/söylenir. 4+3 ve 4+4 kalıbıyla söylenmiş kalıpları da vardır.

Bahsedilen nazım şeklinin adı nedir?        Cevap:(koşma)

25-Kasidenin sunulduğu kişinin, yani padişahın veya bir devlet büyüğünün övüldüğü bölümdür. Cevap:METHİYE

26-Allah’ın birliğini ve yüceliğini konu edinen ve kaside nazım biçimiyle yazılan şiirlerdir.  TEVHİT

27-Allah’a yalvarıp yakarılan ve ondan af dilenen şiirlerdir.   MÜNACAAT

KARMA METİN TÜRLERİ

1-Bu türde anlatılan olaylar herhangi bir atlas ya da haritada geçmez. Anlatılanların geçtiği yer düşsel bir ülkedir. Bu düşsel ülkede ilginç mimari yapılar veya gerçekte özellikleri olmayan dağlar, tepeler vardır. Bu parçada sözü edilen yazın türü nedir? MASAL

2-Bir yazarın kendi istegine göre seçtiği herhangi bir konuda kesin yargılara varmadan , kişisel düşüncelerini kaleme aldığı yazılara ne ad verilir? (Deneme)

3-Divan edebiyatında nesir tarzı yazıların toplandığı eserlere ne denir?   Cevap:münşeat

4-Beş Şehir adlı önemli eserinde Ankara, Erzurum, Bursa, Konya ve İstanbul u anlatan Ahmet Hamdi Tanpinar ın bu eserinin türü nedir?
cevap: Deneme

5-Gunluk turunun divan edebiyatindaki karsiligina verilen isim nedir?(ruzname)

6-Günümüzde bilmecelerin divan edebiyatındaki karsiligi nedir? Lugaz;)

7- Gazetelerin ya da dergilerin belli sütunlarında gündelik konuları bir görüş ve düşünceye bağlayarak yorumlayan yazlılardır. Bu türde, yazar ele aldığı konuyu kanıtlamak zorunda değildir; okuyucu da yazarın görüşlerine inanıp inanmamakta serbesttir.

 Parçada bahsedilen edebi tür  hangisidir?     FIKRA

8- Toplum yaşamında birtakım olaylarla birbirine bağlanmış olan çeşitli insanların başlarından geçen maceraları bütün ayrıntılarıyla anlatan edebi eserdir. Olmuş ya da olabilir olayları yer, zaman ve kişilere bağlı olarak anlatır. Olaylar ana bir olay etrafında gelişir ve olay örgüsü geniştir. Kahramanları çoktur.

 Bahsedilen edebi tür  hangisidir?    ROMAN

9- Bir yazarın seçtiği herhangi bir konu üzerindeki görüş ve düşüncelerini dile getirdiği yazılardır. Yazar kesin bir sonuca varmak zorunda değildir. Bilgi verme amacını taşımaz. İnsanı düşünmeye, yorum yapmaya sevk eder. Yazar samimi bir üslup kullanır.

 Bahsedilen edebi tür  hangisidir?   DENEME

10-Divan edebiyatı dendiği zaman akla öncelikle süslü, kafiyeli ve vezinli şiirler gelir. Bu dönemin düz yazısı (nesir) da süslüdür. Dilinin günlük yaşamdan kopuk oluşu okuyucusunun az olmasına neden olmuştur. Bu edebiyat ürünlerinin sözcük dağarcığı sınırlıdır. Belirli hayal kalıplarının dışına genellikle çıkılamamıştır. Bu şiirlerin çoğu belirli mazmunlar etrafında döner, değişik bir konudan hemen hemen hiç söz edilmez. Bu nedenledir ki bu edebiyatı günümüzde de yaşatma çabası boşunadır. Bu şairin şiirlerinde görülen öğeleri bir amaç olarak değerlendirmiyorum.

  Verilen parça hangi edebi türün örneğidir?ELEŞTİRİ

11-Yedi yaşımda bile yoktum. Arabaya binmekten, evden uzaklaşıp değişik yerler görmekten inanılmaz ölçüde hoşnut olurdum. Bir gün motora bindirdi babam beni, eski model bir motora. Yine uzaklaştık evden, değişik değişik yerler gezdik. Ama bir yer vardı, bir köprü, bir tren köprüsü. Bu köprünün altından geçerken sımsıkı sarıldım babama, bu anı hiç unutmayacağım dedim içimden, öyle de oldu, ne zaman bir köprünün altından geçsem bu anı hatırlarım.

 Verilen parça hangi edebi türün örneğidir?  ANI

12-Bir yazarın tamamen kişisel görüş ve düşüncelerini çok fazla derinleştirmeden tıpkı okuyucuyla konuşuyormuş gibi içten bir şekilde yazdığı yazılara ne denir?     SOHBET

YAZAR-ESER SORULARI

1-Bir akım degerler arasindaki catismayi ve bu catismanin Mumtaz uzerinde yarattigi bunalimi dile getiren bir romandir.Dort bolumden olusan eserin her bir bolumu bir roman kahramaninin adini tasimaktadir.Ihsan,Nuran,Mumtaz,Suat..Ikinci Dunya Savasinin basladigini haber veren radyo haberiyle biten Ahmet Hamdi Tanpinar romaninin ismi nedir?

CEVAP:Huzur

2-Servetifünun ededebiyatının Tevfik Fikret’ten sonraki en önemli ismi olan Cenap Şahabettin, şiirlerinde derin bir hayal gücü ve soyutluk temasını kullanmıştır. aruzun üstünlüğünü her zaman savunmuş ve sadece aruz ölçüsünü kullanmış olan sanatçının şiirlerinin toplandığı kitabın adı nedir?     (Cevap:Tamat)

3. Roman Sureyya,Suat cifti ve Sureyya’nin yigeni olan Necip arasinda gecen olaylar cevresinde gelisen bir ask ve psikolojik romandir.Servet-i Funun doneminin onemli yazarlarindan Mehmet Rauf’un kaleme aldigi edebiyatimizin 4. ilk psikolojik romanidir. Yukarida bahsedilen eserin ismi nedir EYLÜL
Aşık Paşa tarafından yazılmış olan Türk edebiyatının ilk telif mesnevisi nedir? Cevap:Garipname

5-Tevfik Fikret’in hece ölçüsüyle yazdığı şiir kitabının adı nedir? Cevap:Şermin

Ilk köy konulu romanımizin adı nedir? Cevap:Karabibik

7-Darülbedayi’de sergilenen ilk yerli oyun olma özelliği taşıyan ve Halit Fahri Ozansoy’a ait olan manzum tiyatronun adı nedir? “Baykuş”

Abdülhak Hamit Tarhan tarafından heceyle yazılan ilk tiyatro eserimizin adı nedir? Cevap:Nesteren
Abdülhak Hamit Tarhan tarafından aruzla yazılan ilk tiyatro eserimizin adı nedir? Cevap: Eşber

10-. Modern Türk edebiyatinin onemli temsilcilerinden Yusuf Atılgan’in Anayurt Oteli adli eserindeki unutulmaz karakterin ismi nedir?     (Zebercet)

Yakup Kadri Karaosmanoglu’nun bir aydin ve savas gazisi olan Ahmet Cemal’in buyuk umutlarla gittigi Anadolu koyunde yasadigi hayal kirikliklarini anlattigi eserimizdir.Kurtulus Savasinin en basarili anlatildigi romanlarindan biri olarak kabul edilir.Bahsedilen bu eserimizin adi nedir? (YABAN)

12-. Roman Fransiz kolejinden mezun olduktan sonra Anadolu’nun bircok yerinde fedakarca ogretmenlik yapan Feride ve ona gonul veren Kamuran ekseninde gelismektedir.Resat Nuri Gurpinar’in Anadolu gercegini basarili bir gozlemcilikle anlattigi bu eser milli edebiyat gercegini ele alan en basarili romanlar arasinda sayilir. Yukarida bahsedilen eserin adi nedir?        (calikusu)

13-. Ahmet Hikmet MÜFTÜOĞLU Türkçülük ve millİyetçilik görüşlerini hangi kitabında toplamıştır?               (ÇAĞLAYANLAR)

14-İlk hikâye kitabı Parasız Yatılı ile 1972 Sait Faik Hikâye Armağanı’nı,alan yazarımız kimdir? (FÜRUZAN)

15- Türk edebiyatındaki ilk fabl örneğini kim vermiştir?      Cevap: Şeyhi

16-.  İlk edebi romanımızın adı nedir?      Cevap: İntibah

17-. Tevfik Fikret’in İstanbul’u eleştirdiği şiir hangisidir?         (Sis)

18. Ziya Paşa‘nın yazdığı ilk antolojinin adı nedir? (HARABAT)

19. Edebiyatımızda noktalama işaretlerini ilk defa kim kullanmıştır?Cevap: Şinasi

20. Türk Edebiyati tarihinde ilk edebi roman olma ozelligini tasiyan eserin konusu, Hancerli Hanim oykusunden esinlenmistir. Namık Kemal‘in 1876 yilinda yayimlanan bu romaninin adi nedir? (İntibah)

21.. Turk Edebiyati tarihinde ilk tarihi roman olma ozelligi tasiyan eserin konusu,Adil Giray’in Iran ile Osmanli arasinda yapilan savastan sonra esir dusmesini anlatir.Namik Kemal’in edebiyat tarihindeki pek cok ilklerinden sadece biri olan bu romanin adi nedir?  (Cezmi)

22-. Namık Kemal ile birlikte “batılılaşma” kavramını ilk kez kullanan Ziya Paşa, Molière’in hangi eserini tercume ederek Turk edebiyatinin ilk manzum piyesini ortaya koymustur?      (Tartüffe)

23. Kurtuluş Savaşı ‘nı anlatan roman günlük tarzında yazılmıştır. Gazi olduktan sonra Emir eri Mehmet Ali’nin köyüne yerleşen Ahmet Celal’in gözüyle Anadolu insanı anlatılmıştır. Bahsi geçen eserin adı nedir? Cevap: Yaban

24-. Yahya Kemal Beyatlı bir şiiri hariç diğer tüm şiirlerini hece ölçüsü ile yazmıştır.Şairin hece ölçüsü ile yazdığı bu şiiri hangisidir?      Cevap:OK

25. Bolu Bey’inden babasinin intikamini almak icin daglara cikan edebiyatimizda kavganin ve iyiligin sembolu olmus bir halk kahramanidir.Islamiyet sonrasi Turk destanlarindan biri olarak kabul edilen bu destani karekterin yasadigi yuzyil hakkinda tam bir bilgimiz yoktur.
Yukarıda bahsedilen halk kahramanımız kimdir? (Koroglu)

26. 16. yuzyilin en taninmis divan sairlerindendir.Hic mesnevi yazmamis.Istanbul Turkcesiyle din disi konularda eser vermistir.Devrin sultani Kanuni Sultan Suleyman tarafindan cok takdir edilen sanatcimiz doneminin Sultanlar Sairi unvanini almistir.
Yukarida bahsedilen divan edebiyati temsilcisi kimdir (Baki)

27- Orhan Pamuk’un ilk ve son siyasi romanım dediği romanının adı nedir?              Cevap: Kar

28- İlimsiz şiir temelsiz duvar gibidir, temelsiz duvar da değersizdir.” diyen Azeri şairimiz kimdir?
Cevap :Fuzuli

29. En onemli eseri Iranli sair Feriduddin Attar’dan cevirdigi kus dili anlamindaki Mantiku’t Tayr eseridir.Huthut adli bir kusun onderlliginde padisahlari olan Simurg adli bir kusu aramalarini anlatan tasavvuf edebiyatinin en iyi bicimde anlatildigi bu eseri yazan divan edebiyati sanatcimiz 14.yuzyilda yasamistir.
 Yukarida bahsedilen sanatci kimdir? (Gulsehri)

30. Divan şiirinde didaktik şiirleriyle tanınan hikemi gazel türünün en güzel örneklerini veren şairimiz kimdir? Cevap :Nabi

31. 15.yüzyılda Süleyman Çelebi tarafından yazılan, cenaze, düğün ve önemli günlerde okutulan bu eserin halk arasındaki adı nedir? Cevap: Mevlit

32- Suphi” ve “Hüsnücemal” Nabizade Nazım’ın hangi romanının kahramanlarıdır?    CEVAP: ZEHRA

33. İlk mizah dergimiz hangisidir? CEVAP: DİYOJEN

34. Edebiyatımızdaki ilk pastoral şiir? Cevap: Sahra

35-. 1885-1887 yıllarındaki romantizm-realizm tartışmalarının etkisi edebiyat eserlerine de yansır. Yazar, ilk dönemdeki romantik eserlerinden sonra ön sözünde realizmin savunmasını yaptığı ve roman diye nitelendirdiği uzun hikâyesini realist-naturalist anlayışla kaleme alır. Konusunu basit tutarak gerçeğe bağlı kaldığı bu eser, edebiyatımızda köy hayatını alışta önemli bir başlangıç olarak kabul edilir. Edebiyatımızın “ilk” lerinden olan bu eserin adı nedir?    Cevap: Karabibik

36-. 1828-1910 yılları arasında yaşamış, Rusya’nın ve dünyanın dev romancılarındandır. Realist bir yazardır. Anna Karanina, İvan İlyiç’in Ölümü, Hacı Murat eserlerinden bazılarıdır.
Bu büyük yazarın adı nedir?             Cevap: Tolstoy

37- Yakup Kadri Karaosmanoglu‘nun Sakarya Savasi oncesinden Cumhuriyet’in yirminci yilina kadarki yasanilan olaylari anlattigi romandir.Ana karakter Selma’nin etrafinda gelisen olaylardan olusan roman son derece kotumser bir anlayisla roman yazan Yakup Kadri’nin tek iyimser bir bakis acisiyla yazdigi romandir.Bu da sadece romanin ucuncu bolumunde kendini hissettirir.
Yukarida bahsedilen romanin adi nedir?                  (Ankara)

38. Abdülhak Hamit’in 1878′ de Fransa’da yayinladigi, iki hükümdar kardeşin çekişmelerini konu alan oyununun adi nedir? (Nesteren)

39- Gokturklerin dişi bir kurttan türeyişini anlatan destanin adi nedir ?      Cevap Bozkurt

40. Uygurların erkek bir kurttan türeyişini anlatan destanın adı nedir ? Cevap Türeyiş

41. Şevket Efendi kızını, katibi Suphi ile evlendirir Suphi’nin annesi yardımcı olsun diye Sırrıcemal adında bir cariyeyi eve alır. Suphi’nin eşinin kıskancliklari baslar. Bu kıskancliktan bıkan Suphi eşini bosar ve Sırrıcemal ile evlenir. Boşanan es intikam almak için Ürani adlı bir Rum kızı Suphi’ye musallat eder.
Kısaca özeti verilen bu eserin adı nedir ? Cevap :Zehra

42. Edebiyatimizda mektup tarzinda yazilan romanlarin en taninmislarindandir.Kolejlerde okutulmus,ozel derslerle yetistirilmis bir genc kizin zengin ve dis gorunuse cok onem veren Husnu Pasa ile mutsuz evliligi romanin konusudur. Bu romanda Halide Edip Adivar’in mutsuzlukla biten ilk evliliginden izler gormekteyiz.
Yukarida bahsedilen romanin adi nedir? (Handan)

43. Bireyin ic dunyasini ele alan hikaye ve roman yazan Tarık Buğra‘nin romanlarinda tarihi konular da dikkat cekmektedir.Kemal Tahir’in “Devlet Ana“romaninda oldugu gibi Osmanli Devletinin kurulusunu anlattigi bu eserde Osmancik Seyh Edebali’nin kizi Malha Hatun’a asik olmasiyla degisir ve sorumlulugunu bilen bir devlet adami haline gelir.Eser 1985’te Is Bankasi Buyuk Odulu’nu alir.

Yukarida bahsedilen eserin adi nedir?                        (Osmancik)

44-. Bu eser cirkin,yasli ama varlikli Musdu Aga’nin henuz on ucunde guzel ama yoksul Duru’yu almak icin basvurdugu hileleri anlatir.TDK basari odulunu alan bu eser Fakir Baykurt’un toplumcu gercekci roman anlayisini basariyla yansittigi romanlardan biridir.
Yukarida bahsedilen eserin adi nedir?                (Tirpan)

45-. Türkmenlerin yerleşik hayata geçirilmeye çalışılmasına şiddetle karşı çıkmıştır. “Ferman padişahın, dağlar bizimdir.” dizeleriyle, belirli bölgelere yerleşmeye zorlanan ve bu duruma isyan eden Avşarların sözcüsü olmuştur. Koçaklamalarıyla tanınan 19. yuzyıl halk şairidir.
Yukarida bahsedilen sanatçımız kimdir?                (DADALOĞLU)

46. 15.yüzyılda Şeyhi tarafından kaleme alınan ve edebiyatımızda ilk fabl örneği olarak kabul edilen eserin adı nedir? Cevap:Harname

47-. Serveti Fünun edebiyatına damgasını vuran eleştiri kitaplarından biridir.Mualli Naci’nin göz için kafiyeyi savunduğu ”Demdeme”adlı eserine karşı Recaizade Mahmut Ekrem bu eleştiri kitabında kafiyenin kulak için olduğu görüşünü savunmuştur.
Bu bahsedilen eserin adı nedir?                      (zemzeme)

48- Türklerin ilk  İslami destanlarından sayılan Kırgız Türklerine ait olan, İslamiyetin yayılmasını konu edinen destanın adı nedir?                Manas

49- Yusuf Ziya ve Orhan Seyfi tarafından çıkarılan haftalık,siyasi mizah dergisinin adı nedir?  Cevap:Akbaba

50 8.yüzyilda yasayan Emevi-Bizans savaslarinda ün kazanan Abdullah adli bir Arap komutanının yasamini anlatan bir halk öyküsüdür.Islamiyet Sonrasi Türk Destanlarinin en guzel örneklerinden biri olan bu destanin adi nedir?                          (Battalname)

51- Cumhuriyet doneminde roman ve tiyatrolariyla dikkat ceken bir ismidir Turgut Özakman.Onun Canakkale Savasini destanlastirdigi bir eserdir.Şu Cilgin Türkler üclemesinin ilk kitabidir.
Yukarida bahsedilen eserin adi nedir?   (Dirilis)

52-Fecri Ati toplulugunun siir anlayisini omrunun sonuna kadar surduren bir sairdir Ahmet Hasim.Siir hakkindaki goruslerini yazdigi bir siir kitabinin on sozunde “Siir Hakkinda Bazi Mulahazalar Samildir.” makalesinde yayimlamistir.
Yukarida parcada bahsedilen eserin adi nedir?(Piyale)

53-Tanzimat sanatcilarindan Ziya Pasa’nin donemin ileri gelenlerinden Ali Pasa’yi ele aldigi bir eserdir.Elestiri alaninda onemli eserlerden biri olan bu yapitin adi nedir?(Zafername)

54-13.yuzyilda yazilan ogretici metinlerin icinde tasavvuf dusuncesini ele alan eserler arasinda bas yapitlardan biridir.Haci Bektas Veli tarafindan yazilan bu eserin asli Arapcadir.Ancak sonralari Turkceye aktarilmistir.Tasavvufun ilkelerini alegorik bir dille anlatan bu eserin adi denir.(Makalat)

55- Postmodernist romancilarimizdan biri olan Bilge Karasu’nun 12 Mart ve 12 Eylul donemlerini ustu kapali bir sekilde anlattigi romanidir.Ona dunya capinda on yilda bir verilen Pegasus Odulunu kazandiran bu eserde yazarin kendi hayatindan izleri de gormek mumkundur.
Yukarida bahsedilen eserin adi nedir?(Gece)

56-Milli Edebiyat doneminin bagimsiz sairlerindir.Tum siirlerini aruz olcuyle yazan hece olcusunu hic kullanmayan sair manzum hikayeleriyle taninir.Milli marsimizin sairi tum siirlerini bir kitapta toplar.Bu kitap yedi bolumden olusur.
Yukarida bahsedilen eserin adi nedir?(Safahat)

57- İsmi Lale Devriyle özdeşleşen Divan şairi kimdir? Cevap: Nedim

58- Necip Fazıl,şiir ile ilgili görüşlerini(poetika) 1946’da Büyük Doğu dergisinde yayınlamış ;şairin poetikaları daha sonra hangi şiir kitabının sonuna eklenmiştir? Yanıt:Çile

59- Toplumdaki ahlaki çöküntüyü, Batılı eğitim özentisini mizahlı biçimde anlatan Hüseyin Rahmi Gürpınar’ ın romanı nedir?
Cevap: Mürebbiye

60-Tanzimat doneminin onemli isimlerinden Namik Kemal ve Ziya Pasa’nin Londra’da cikardiklari yurt disinda cikarilan ilk gazetemizin ismi nedir?(Hurriyet)

61- Sümerlere ait olan ve dünyanın ilk destanı olarak bilinen destanın adı nedir?      Cevap:Gılgamiş

EDEBİYAT DÖNEMLERİ- EDEBİ ANLAYIŞLARIMIZ-

1- Doğu kültürü ile yetişmiş, Batı külttürünü sonradan tanımışlardır. Bu yüzden Doğu-Batı ikilemini birebir yaşamış, bunu eserlerine de yansıtmışlardır. Birçoğu Avrupa’da bulunmuştur.
Sözü edilen aydınlar edebiyatımızın hangi dönem sanatçılarıdır?
Cevap: TANZİMAT

2- Cumhuriyet dönemi edebiyatımızda Garipçilerin şiir anlayışına karşı çıkarak geleneksel Türk şiirini savunan ve adları bir dergiyle anılan topluluğun adı nedir?
Yanıt: Hisarcılar

3- Toplumsal ideolojik duyarlılıkla imgesel çağrışımsal şiir dilinin bir arada kullanılmasını savunan, Attila İlhan ‘ ın öncülük ettiği Cumhuriyet dönemi topluluğunun adı nedir?
Cevap: Maviciler

4- Milli Edebiyat akımının şekillenmesinde etkili olan siyasi fikir akımı nedir?
Cevap: Türkçülük

5- Edebiyat ve basın -yayın üzerinde sansürün uygulandığı, jurnal denilen hafiye teşkilatının yaygınlaştığı,

Servet -i Funun Edebiyatının da geliştiği dönemin adı nedir?
Cevap: İstibdat

6-Ölçüye bağlanmak yaratıcılığı engeller, şiir şairanelikten arındırılmalıdır ve sıradan insanın da dünyasına açılmalıdır. Bu sözleri söyleyen kişi, Cumhuriyet dönemindeki hangi akımı destekler ?(GARİP)

7-Yedi Mesale siir anlayisinin temsilcilerinden olan Yasar Nabi Nayir Turk edebiyatina bircok yeni yazar kazandiran edebiyatimizin en uzun soluklu dergisini hic aksatmadan 48 yil boyunca cikarmistir. Bu derginin adi nedir?    (Varlik)

                         SÖZ SANATLARI-EDEBİ KAVRAMLAR

1- Babam bu kadar okumama kızar, bazen romanları alıp atar, bazen geceleri odama ışık verdirmezdi. Fakat benim her şeye bir çare bulduğumu, küçük kaytan fitilli idare lambasının ışığı altında kendimden geçerek “Paris Esrari”ni veya “Sefiller”i okuduğumu görünce tazyikinden vazgeçmişti. ” paragrafında hangi bakış açısı kullanılmıştır?                  Cevap: Kahraman

2. Birden çok gerçek anlamı olan bir sözün yakın anlamını söyleyip uzak anlamını kastetme sanatına ne denir? (C:Tevriye)

3-. Gülen naz
Bülbül eyler güle naz
Girdim yarin bahçesine
Ağlayan çok gülen az

4. Dizelerde yer alan ve nazım türüne de adını veren edebi sanat nedir?Cevap: Cinas
Şiirde aynı ünlü seslerin tekrarina ne ad verilir? Cevap: Asonans

5-. Divan edebiyatı’nda, şairlerin beş mesnevisini bir araya getirerek oluşturduğu yapıtlara ne ad verilir?                (Hamse)

6- Orta oyununda, Karagöz ‘deki muhavere bölümü gibi oyunun en ustalık ısteyen bölümüne ne ad verilir?   Cevap:Arzbar

7- Divan edebiyatında edebi sanatlarla yüklü, süslü düzyazılara ne denir?(İnşa )

8- Ne nergis,ne leylak,ne lale,ne gül/Hepsiyle dolu bir selesin,sevgili dizelerinde hangi edebi sanat vardır?            (TENASÜP)

9. Bir sairin ,baska bir sairin siirini konu ve bicim yonunden ornek alarak;ayni olcu,ayni uyak ve redifle yazdigi benzer siirlere ne ad verilir? (NAZIRE)

10- Divan şiirinde hangi unsur, şiir diline yabanci kelimelerin günlük dile göre daha hızlı ve yogun sekilde girmesine sebep olmuştur?  Cvp: Aruz

11- Divan edebiyatında biyografiyle benzerlik gösteren eserlere ne ad verilir? Cevap: Tezkire

12-. Halk şiiri geleneğinde ozanın son dörtlükte adını veya takma adını kullanmasına ne ad verilir?      Cevap: tabşırma

13-. Halk şairlerinin şiirlerini topladıkları el yazması defterlere ne ad verilir ? Cevap : Cönk

14- Cansız varlıkların insan gibi konuşturulması hangi söz sanatıdır?   İNTAK

15-İslamiyet Öncesi Dönemde şiirler hangi müzik aleti eşliğinde söylenmiştir? Cevap: Kopuz

16. Tasavvufta ,insanı Allah’ı hatırlamaktan alıkoyan her şeye,kesret alemine ne ad verilir? Cevap:Masiva

17. Divan edebiyatında bazi kavramları anlatmak için kullanilan kavramlara benzetmelere ne ad verilir ? Cvp :Mazmun

18-. Batı edebiyatında doğa ve kır konularının çobanların karşılıklı konuşmaları şeklinde işlendiği pastoral şiirlere ne ad verilir? CEVAP:Eglog.

19-. Yüreğimden damla damla akıyor sevgin.” cümlesinde hangi edebi sanat vardır? -İstiare

20- Türklerin milli ölçüsü olarak kabul edilen ölçü nedir?  Cevap: Hece

21. Halk aşıklarının soru cevap şeklinde yaptıkları atışmaya ne ad verilir? (Muamma )

22-. 17.yy.da Fransa’da ortaya çıkmış, konularını eski Yunan ve Latin edebiyatından almıştır. Sıradan insanı ‘soyluların bozuk çıkmış nüshası’ olarak gören,ideal insanı kusursuz bir dil ve üslupla ele alan,kurallara ve ahlak ilkelerine sıkı sıkıya bağlı kalan edebiyat akımı hangisidir? (Klasisizm)

23-Toplumu labarotuvar, sanatçıyı ise bilim adamı gibi düşünen soyacekime dayalı edebi akım nedir?   Cevap: Naturalizm.

24- Orta oyununda, Karagöz ‘deki muhavere bölümü gibi oyunun en ustalık ısteyen bölümüne ne ad verilir?
Cevap:Arzbar

25- Divan edebiyatında edebi sanatlarla yüklü, süslü düzyazılara ne denir? (İnşa )

26- Masalların tiyatro sahnesinde dramatize edilmesinden doğma, cinlerin perilerin de rol aldığı bir tiyatro türüdür. Cevap: Feeri

27- Divan sairlerinin ustalik gosterisi olarak yazdiklari bir gazel türüdür.Normal gazelden farki ic kafiyesi olmasidir.Dizelerin ortadan bölünebildigi bu gazellerin adi nedir?(musammat)

28- Entrika, kaba-saba şakaları bulunan, söz oyunlarına ve yanlış anlamalara büyük yer ayıran, sadece güldürme amacı taşıyan tiyatro türünün adını yazınız. Cevap: Vodvil

29- Sanatçılar, oynadıkları eserin konusuna bağlıdırlar ama oyundaki sözleri içlerinden geldiği gibi söylerler . Yazılı esere uymak mecburiyetleri yoktur . Perdeli orta oyunu da denen bu türün adı nedir? Cevap: Tuluat

30- Sessiz hareketler, jestler, yüz ifadeleri ve kostümler yoluyla duyguları, düşünceleri, tutkuları anlatmaya yarayan tiyatro çeşidi nedir? Cevap: Pandomim

31- Türk edebiyatında Nazim Hikmet ile özdeşleşen bati akimi hangisidir? Fütürizm

32- Romantizme tepki olarak ortaya çıkan şiirde gerçekçilik anlamina gelen akim hangisidir? PARNASIZM

33- Halk tarafindan uzun donemler sonunda olusturulmus,halkin ortak mali olan ve yaraticisi belli olmayan eserler icin kullanilan bir tabirdir.Halk edebiyatinin bir koluna da isim olmus bu kavramin adi nedir.(anonim)

34- Islamiyet öncesi kam, baksi, ozan, oyun gibi isimlerle anılan şairin Islamiyet Etkisinde Gelişen halk şiirinde karşılığı nedir? Cevap: Aşık

35- Islamiyet öncesi Türk edebiyatında ölen kisilerin ardından söylenen sagular hangi torende söylenir? Cevap: Yuğ

36-  Karagoz oyununda aydin kesimi temsil eden Hacivat tipinin ortaoyunundaki karsiligi kimdir? Cevap:pisekar

37- Karagöz oyununda halkı temsil eden Karagoz tipinin ortaoyunundaki karşılığı kimdir? Cevap : Kavuklu

38- Edebiyatta, özellikle Divan Edebiyatı’nda bazı kavramları ifade etmek için kullanılan kalıplaşmış sözlere ne denir? (MAZMUN

39- Deriden kesilen ve tasvir adı verilen birtakım şekillerin, arkadan ışık yardımıyla beyaz bir perde üzerine yansıtılmasına dayanan gölge oyununa ne denir? (KARAGÖZ

40-Kız Ahmet, Ismail Dümbülü en büyük temsilcilerindendir. Kahvelerde yüksek bir iskemleye oturarak, baston ve mendiliyle türlü hikâyeler, masallar anlatan kişiye ne ad verilir?    Cevap: Meddah

41- Bütün büyük büyüler bizi büyüler” dizesinde görülen ünlü tekrarına ne ad verilir?  Cevap:Asonans

42-“Ağlarım hatıra geldikçe gülüştüklerimiz”dizesinde hangi söz sanatı vardır?   Cevap:Tezat

43-Söylenen bir sözün,alay etmek veya sitemde bulunma amacıyla tam tersinin düşündürülmesi sanatına ne ad verilir?     Cevap:Tariz

44- Karagöz oyununun perdeye aksettirilen asıl bölümünün adı nedir?    Cevap:Fasıl

Aşık Veyse ve Çarık Hikayesi Gerçeği Bakın Nasılmış

$
0
0

Aşık Veysel’in çarık hikâyesini duymuşsunuzdur. İlk kez Sunay Akın anlatmıştı. Sonra Erol Evgin bir programda anlatmıştı. Ve daha niceleri.. Bilmeyenler için hatırlatalım.

Sivas/şarkışla ilçesi’nin bir köyünde evli bir çift vardır. Koca görme engellidir.Kadın da diğer köylü kadınlarına nispeten güzeldir. Ancak kadın kocasını sevmiyor ve onu aldatıyor.Sevgilisiyle her akşam evinin bahçesinde buluşuyorlar.Bu olay yaklaşık 3 yıl sürüyor. Ve sonunda kaçmaya karar veriyorlar.Sevgilisi yine evin bahçesine geliyor. Kadınla beraber kaçmaya başlıyorlar. Ancak köy yerinde ne araba,ne de başka bir taşıma aracı var.Kadınla adam yakalanma korkusuyla töre korkusuyla koşuyorlar,koşuyorlar,koşuyorlar. Sonunda nefesleri tıkanıyor ve dinlenmek için duruyorlar, Arkaya baktıklarında kimsenin olmadığını anlayınca iyice rahatlıyorlar. Kadın sevgilisine kaçmaya başladıklarından beri çarığının altında bir şey olduğunu ve rahatsız ettiğini söylüyor.Çarığını çıkardığında gördüğüne inanamıyor.Bir tomar para. Anlıyor ki parayı kocası çarığına koymuş. Buraya kadar adam hakkında istediğiniz şeyleri düşünebilirsiniz. Ancak şimdi söyleyeceklerimi hiç bir yere çekemezsiniz Karısına para bırakan o adam, AŞIK VEYSEL AŞIK VEYSEL kadının kaçacağını anlayıp yolda çaresiz kalmasınlar diye. Ben de bu kadının yıllarca ”emeği” var diye Yıllarca bana baktı önüme bir tas çorba getirdi diye.Ona para bırakıyor. Kadını-Erkeği herkes eşini aldatabilir,peki kaçımız kaçan eşimize emeği var,sefil olmasın diye para bırakırız…

Bu hikayeden hareketle de Veysel’in insan sevgisinin boyutunun ne kadar farklı olduğunu anlatıp durdular yıllarca. Ben uzun süredir bu hikâyenin aslını astarını merak ediyordum. Öyle ya, bu hikâyenin gerçek kabul edilebilmesi için olayı yaşayanlardan birinin itirafı gerekirdi. Esma hanım böyle bir şey anlatmamış. Kaçtığı adam anlatmamış. Veysel anlatmamış. .. Kafamızda bir soru işareti dönüp duruyordu.

Nihayet koca koca araştırmacıların hikâyenin gerçeğini araştırmak yerine anlatılandan mutlu olmayı tercih ettiği bir zamanda üç yıl önce Doğa Eker adlı 13 yaşındaki bir öğrenci kalkmış gitmiş Antalya’dan Sivas’ın Şarkışla ilçesine ve yaşamının büyük bir bölümünü Veysel’le geçiren Veysel’in büyük oğlu Ahmet Şatıroğlu’na sormuş “Doğru mu bu hikâye” diye. Ahmet Şatıroğlu da “Sence doğru olabilir mi kızım? 6 aylık bebesini bırakıp kaçan bir kadına hangi insan böyle bir hediye verir. Bu bizim ailemizi çok inciten gerçek dışı bir dedikodudur. Zaten Veysel’in bırak ayakkabılara tomarca koyacak parası kuruşu bile yoktur doğru dürüst.” diye yanıt vermiş.

Veysel’in ölüm yıldönümünde bu kızımıza teşekkür ederek, bu yaldızlı hikâyenin de bir masal olduğunu belirtmiş olalım.

10. Sınıf Türk Edebiyatı Dersi 2. Dönem 1. Yazılı Soruları ve Cevapları (İ.Hakkı Yalçın)

10. Sınıf Dil ve Anlatım Dersi 2. Dönem 1. Yazılı Sorusu ve Cevapları (İ.Hakkı Yalçın)

$
0
0

Aşağıda 10. Sınıf Dil ve Anlatım Dersi 2. Dönem 1. Sınav Soruları ve Cevapları Yer Almaktadır. Soruların Tamamını İNDİREBİLİRSİNİZ.  (İ.Hakkı Yalçın)

Aşağıda 10. Sınıf Dil ve Anlatım Dersi 2. Dönem 1. Sınav Sorusunun Cevapları Yer Almaktadır. Soruların Tamamını İNDİREBİLİRSİNİZ.  (İ.Hakkı Yalçın)

11. Sınıf Türk Edebiyatı Dersi 2. Dönem 1. Yazılı Soruları ve Cevapları (İ.Hakkı Yalçın)

31 Anlatım Türleri Uygulaması ve Cevapları

$
0
0

Aşağıda dosyanın ilk sayfasının ekran görüntüsü verilmiştir. Dosyanın tamamını İNDİREBİLİRSİNİZ. Dosya Sahibi: Belgen Baygara Kalem


9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı Dersi Çalışma Soruları ve Cevapları – Halil İbrahim ARSLANHAN

$
0
0

1. İnsanların başından geçenleri, iç dünyalarını, toplumsal bir olay ya da olguyu, insan ilişkilerini ve değişik insanlık durumlarını yansıtmayı amaçlayan düzyazı türüne ……………denir.
2. Romanın ögeleri şunlardır: ………, ……….., …………, …………, ……………, ……………..
3. Belli bir sınıfı ya da belli bir insan eğilimini temsil eden roman kişisine ……….. denir.
4. Anlatmaya bağlı eserlerde olaylar, özellikle de roman ve hikâyeler, ……….. veya ………… kişi ağzından anlatılır.
5. Romanda olumlu, olumsuz yönleri ile verilen, belirli bir tip özelliği göstermeyen kişilere …………… denir.
6. Anlatıcı, olayların içinde yer almaz. Olayları gördüğü biçimde, yansız bir şekilde anlatır. Bu anlatım biçimine ……………… anlatıcının bakış açısı denir.
7. İnsanların zihinlerinden geçenleri, duygularını, iç dünyalarını geçmişte yaşadıklarını, gelecekte olacakları, onların en gizli bilgilerini bütün ayrıntılarıyla bilir. Bu anlatım biçimine …………….. anlatıcının bakış açısı denir.
8. Anlatıcı, romanın kahramanlarından biridir. Yazar, olayları kahramanın bakış açısından anlatır. Bu anlatım biçimine ……….. anlatıcının bakış açısı denir.
9. Roman türünün ilk örneklerini 15. yüzyılda Fransız yazar …………………vermiştir.
10. Miguel de Cervantes …………….. adlı eseri 16. yüzyılın sonlarına doğru yazmıştır.
11. ……………… “Guliver’in Gezileri’ni yazmıştır.
12. …………..’ın Vadideki Zambak adlı eseri vardır.
13. Flaubert’in …………………… adlı eseri vardır.
14. Dostoyevski’nin ……………… adlı eseri vardır.
15. Tanzimat’a kadar Türk toplumunda romanın yerini ……………., ………….., ……………, …………….. ve ……………….tutmuştur.
16. Yusuf Kamil Paşa’nın Fransız edebiyatçı ……………’dan yaptığı …………………..” adlı çeviri eser, ilk çeviri roman olarak karşımıza çıkmaktadır.
17. …………………….. ‘Taaşşuk-ı Talat-ı Fitnat” adlı eseri edebiyatımızın ilk yerli romanı kabul edilir.
18. Edebî anlamda ilk roman örneklerinden biri kabul edilen ……………… Namık Kemal yazmıştır.
19. Recaizade Mahmut Ekrem’in yazdığı …………….. ilk realist romandır.
20. Felatun Beyle Rakım Efendi adlı eser ……………..’ye aittir.
21. ……………. “Maî ve Siyah”, “Aşk-ı Memnu” gibi eserleriyle tanınır.
22. İlk psikolojik roman olan …………, Mehmet Rauf tarafından yazılmıştır.
23. …………………… Sinekli Bakkal’ı yazmıştır.
24. …………………….. Çalıkuşu’nu yazmıştır.
25. ……………………., Yaban’ı yazmıştır.
26. ……………………, Huzur’u yazmıştır.
27. ……………….., Devlet Ana’yı yazmıştır.
28. ………………, Küçük Ağa’yı yazmıştır.
29. …………………..,’de İnce Memed’i yazmıştır.
30. Hikâyeler ………….. üzerine kurulur, romanlar ise …………….üzerine kurulur.
32. Modern tiyatro eserleri, konularına göre …………, …………… ve …………..gibi türlere ayrılır.
33. Konusunu seçkin kimselerin hayatından ya da mitolojiden alır.
Kahramanları tanrılar, tanrıçalar ve soylu kimselerdir.
Kusursuz bir üslubu vardır. Kaba sözlere yer verilmez.
Yukarıda bilgileri verilen tiyatro türü ……………’dir.
34. Zincire Vurulmuş Prometheus”, ………….’e aittir.
35. ……………..’in “Andromaque” adlı eseri vardır.
36. Kişiler halktan ve yüksek zümreden her çeşit insan olabilir.
Her türlü söze şakaya yer verilir.
Kişilerin her türlü davranışları sahnede gösterilir.
Yukarıda bilgileri verilen tiyatro türü …………..’dir.
37. Kibarlık Budalası’nın yazarı …………….’dir.
38. Müfettiş adlı eserin yazarı …………….’dur.
39. ………….’nin Şair Evlenmesi adlı eseri vardır.
40. ………………’in, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım adlı eseri vardır.
41. ………………’ın, Ah Şu Gençler adlı eseri vardır.
42. Hayatı olduğu gibi yansıtır. Trajedi ve Komedi kaynaşmıştır.
Konusunu günlük yaşamdan ve tarihten alır.
Üç birlik kuralına uyma zorunluluğu yoktur.
Yukarıda bilgileri verilen tiyatro türü …………..’dır.
43. …………….’in “Vatan yahut Silistre” adlı eseri vardır.
44. Sahnenin arkasında duran ve gerektiğinde oyunculara sözlerini fısıltıyla söyleyip hatırlatan görevliye …………….. denir.
45. Oyuncuların bir defada yaptığı uzun konuşmaya …………… denir.
46. Oyunun, seyirci ile buluştuğu ilk gösterimine verilen ada ………………. adı verilir.
47. Tiyatroda erkek oyuncuya ………….. denir.
48. Tiyatroda kadın oyuncuya ……………… denir.
49. Sessizce yapılan jest ve mimiklerden oluşan tiyatro türüne …………………denir.
50. Tiyatronun yapı unsurları: ………….., …………., ……………, ……………… .
51.Tamamından sen sorumlusun.” Cümlesindeki zamirler şunlardır:
52.Senin gibi kimse olamaz.” Cümlesindeki zamirler şunlardır:
53.Bu akşam size gelecek.” Cümlesinde altı çizili sözcüğün türünü yazınız.
54.Bu, akşam size gelecek.” Cümlesinde altı çizili sözcüğün türünü yazınız.
55.Birkaç kişi beni sordu.” Cümlesindeki sıfatı bulup türünü yazınız.
56.Her zaman çalışkan birisiydi.” Cümlesindeki sıfatları bulup türünü yazınız.
57.Kitabın sayfası yırtıldı.” Cümlesindeki isim tamlamasının türünü yazınız.
58. “Sınıf başkanının kardeşi geldi.”cümlesindeki isim tamlamasının türünü yazınız.

Türk Dili ve Edebiyatı Öğretmeni

Halil İbrahim ARSLANHAN

CEVAPLAR

  1. İnsanların başından geçenleri, iç dünyalarını, toplumsal bir olay ya da olguyu, insan ilişkilerini ve değişik insanlık durumlarını yansıtmayı amaçlayan düzyazı türüne “roman” denir.
  2. Romanın ögeleri şunlardır: Kişi, olay, mekân, zaman, fikir, anlatım.
  3. Belli bir sınıfı ya da belli bir insan eğilimini temsil eden roman kişisine tip denir.
  4. Anlatmaya bağlı eserlerde olaylar, özellikle de roman ve hikâyeler, birinci veya üçüncü kişi ağzından anlatılır.
  5. Romanda olumlu, olumsuz yönleri ile verilen, belirli bir tip özelliği göstermeyen kişilere karakter denir.
  6. Anlatıcı, olayların içinde yer almaz. Olayları gördüğü biçimde, yansız bir şekilde anlatır. Bu anlatım biçimine gözlemci anlatıcının bakış açısı denir.
  7. İnsanların zihinlerinden geçenleri, duygularını, iç dünyalarını geçmişte yaşadıklarını, gelecekte olacakları, onların en gizli bilgilerini bütün ayrıntılarıyla bilir. Bu anlatım biçimine ilahi anlatıcının bakış açısı denir.
  8. Anlatıcı, romanın kahramanlarından biridir. Yazar, olayları kahramanın bakış açısından anlatır. Bu anlatım biçimine kahraman anlatıcının bakış açısı denir.
  9. Roman türünün ilk örneklerini 15. yüzyılda Fransız yazar Rabelais vermiştir.
  10. Miguel de Cervantes’in Don Kişot’u 16. yüzyılın sonlarına doğru yazılmıştır.
  11. Jonathan Swift “Guliver’in Gezileri’ni yazmıştır.
  12. Balzac’ın Vadideki Zambak adlı eseri vardır.
  13. Flaubert’in Madam Bowary adlı eseri vardır.
  14. Dostoyevski’nin Suç ve Ceza adlı eseri vardır.
  15. Tanzimat’a kadar Türk toplumunda romanın yerini destanlar, efsaneler, mesneviler, halk hikâyeleri ve masallar tutmuştur.
  16. Yusuf Kamil Paşa’nın Fransız edebiyatçı Fenelon’dan yaptığı Telemague (Telemak)” adlı çeviri eser, ilk çeviri roman olarak karşımıza çıkmaktadır.
  17. Şemseddin Sami’nin ‘Taaşşuk-ı Talat-ı Fitnat” adlı eseri edebiyatımızın ilk yerli romanı kabul edilir.
  18. Edebî anlamda ilk roman örneklerinden biri kabul edilen “İntibah’ı Namık Kemal yazmıştır.
  19. Recaizade Mahmut Ekrem’in yazdığı Araba Sevdası ilk realist romandır.
  20. Felatun Beyle Rakım Efendi adlı eser Ahmet Mithat Efendi’ye aittir.
  21. Halit Ziya “Maî ve Siyah”, “Aşk-ı Memnu” gibi eserleriyle tanınır.
  22. İlk psikolojik roman olan Eylül, Mehmet Rauf tarafından yazılmıştır.
  23. Halide Edip Adıvar Sinekli Bakkal’ı yazmıştır.
  24. Reşat Nuri Güntekin Çalıkuşu’nu yazmıştır.
  25. Yakup Kadri, Yaban’ı yazmıştır.
  26. Ahmet Hamdi Tanpınar, Huzur’u yazmıştır.
  27. Kemal Tahir, Devlet Ana’yı yazmıştır.
  28. Tarık Buğra, Küçük Ağa’yı yazmıştır.
  29. Yaşar Kemal,’de İnce Memed’i yazmıştır.
  30. Hikâyeler olay üzerine kurulur, romanlar ise kişi üzerine kurulur.
  31. Modern tiyatro eserleri, konularına göre dram, trajedi ve komedi gibi türlere ayrılır.
  32. Konusunu seçkin kimselerin hayatından ya da mitolojiden alır.

Kahramanları tanrılar, tanrıçalar ve soylu kimselerdir.

Kusursuz bir üslubu vardır. Kaba sözlere yer verilmez.

Yukarıda bilgileri verilen tiyatro türü Trajedi’dir.

  1. Zincire Vurulmuş Prometheus”, Sophokles’e aittir.
  2. Racine’in “Andromaque” adlı eseri vardır.
  3. Kişiler halktan ve yüksek zümreden her çeşit insan olabilir.

Her türlü söze şakaya yer verilir.

Kişilerin her türlü davranışları sahnede gösterilir.

Yukarıda bilgileri verilen tiyatro türü komedi’dir.

  1. Kibarlık Budalası’nın yazarı Moliere’dir.
  2. Müfettiş adlı eserin yazarı Gogol’dur.
  3. Şinasi’nin Şair Evlenmesi adlı eseri vardır.
  4. Haldun Taner’in, Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım adlı eseri vardır.
  5. Turgut Özakman’ın, Ah Şu Gençler adlı eseri vardır.
  6. Hayatı olduğu gibi yansıtır. Trajedi ve Komedi kaynaşmıştır.

Konusunu günlük yaşamdan ve tarihten alır.

Üç birlik kuralına uyma zorunluluğu yoktur.

Yukarıda bilgileri verilen tiyatro türü dram’dır.

  1.   Namık Kemal’in “Vatan yahut Silistre” adlı eseri vardır.
  2. Sahnenin arkasında duran ve gerektiğinde oyunculara sözlerini fısıltıyla söyleyip hatırlatan görevliye Suflör denir.
  3. Oyuncuların bir defada yaptığı uzun konuşmaya Tirat denir.
  4. Oyunun, seyirci ile buluştuğu ilk gösterimine verilen ada Prömiyer adı verilir.
  5. Tiyatroda erkek oyuncuya aktör denir.
  6. Tiyatroda kadın oyuncuya aktris denir.
  7. Sessizce yapılan jest ve mimiklerden oluşan tiyatro türüne Pandomim denir.
  8. Tiyatronun yapı unsurları: dramatik örgü, yer, zaman, çatışmadır.
  9. “Tamamından sen sorumlusun.” Cümlesindeki zamirler şunlardır: Tamamından: Belgisiz, Sen: Kişi.
  10. “Senin gibi kimse olamaz.” Cümlesindeki zamirler şunlardır: Sen: Kişi, Kimse: Belgisiz.
  11. Bu akşam size gelecek.” Cümlesinde altı çizili sözcüğün türünü yazınız. Sıfat.
  12. Bu, akşam size gelecek.” Cümlesinde altı çizili sözcüğün türünü yazınız. Zamir.
  13. “Birkaç kişi beni sordu.” Cümlesindeki sıfatı bulup türünü yazınız. Birkaç: Belgisiz Sıfat.
  14. “Her zaman çalışkan birisiydi.” Cümlesindeki sıfatları bulup türünü yazınız. Her: Belgisiz, Çalışkan: Niteleme.

LYS Edebiyat Deneme Sınavı 2 –Çözümlü

$
0
0

1. O, şiirin damarını hep elinde tutmuştur; genç şairleri yakından izlemiş ve doğru biçimde değerlendirmiştir. Yahya Kemal ise “Şiir benimle bitmiştir.” deyip kendinden başka kimseyi okuma gereğini duymamıştır.
Bu parçada geçen “şiirin damarını hep elinde tutmak” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yaşadığı sürece şiir yazma çabası içinde olmak
B) Şiirin gelişim sürecinden kopmadan şiir kaynaklarıyla beslenmeyi sürdürmek
C) Şiiri dış dünyada değil de kendi iç dünyasında aramak
D) Şiir geleneğini özümseyerek kendini bu geleneğin tek temsilcisi olarak görmek
E) Yaşamı boyunca şiiri en önemli uğraşı olarak sürdürmek

 

2. Memleketimden İnsan Manzaralarında Nâzım Hikmet, bilinçli olarak düz yazının kenar çizgisinde yürür; öyle ki okuyucu şiir değil de bir öykü, bir roman okuduğunu bile düşünebilir bazen.
Parçadaki altı çizili sözle Nâzım Hikmet’in hangi özelliği anlatılmak istenmiştir?
A) Düz yazıdan özellikle uzak durduğu
B) Düz yazıyı kendine özgü bir biçimde kullandığı
C) Şiir dilinde düz yazı öğelerine yer verdiği
D) Düz yazıyı şiire yaklaştırdığı
E) Düz yazıyı alışıldık biçimde sürdürdüğü

 

3. Deneme yazarı okuruna yüksekten bakmaz; ona akıl öğretmeye, bilgiçlik taslamaya kalkmaz. Koluna takar, köşe bucak gezdirir onu, nesnelerin, kavramların kuytularında; daha çok da kendi içindeki girilmemiş odalara sokar, dokunulmamış sandıkların kapağını açıp gösterir içindekileri.
Parçadaki altı çizili sözle deneme yazarının hangi yönü anlatılmak istenmiştir?
A) Okurun beğenisini geliştirdiği
B) Okuru kendi iç dünyasıyla tanıştırdığı
C) Okurun düşüncelerini değiştirdiği
D) Okuru uzak beldelerde gezdirdiği
E) Okuru kuşku içinde bıraktığı

 

4. (I) Sanat ve edebiyatta ne yükseliş vardır ne alçalış. (II) Yaratıcılık, insan dehası her çağda tam verimini yaşar. (III) Bardaktan boşanırcasma yağmur yağsa da okyanusa bir damla su katılmış olmaz. (IV) Med ve cezir (gelgit) bir kuruntudur; su bir kıyıda alçalıyorsa öbür kıyıda yükselir. (V) Bunun içindir ki şiir, geçmişte olduğu gibi günümüzde de vardır ve gelecekte de olacaktır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede genelleme yapılmıştır.
B) II. cümlede tanım yapılmıştır.
C) III. cümlede örnek verilmiştir.
D) IV. cümlede bir karşıtlıktan söz edilmiştir.
E) V. cümlede paragrafta asıl anlatılmak istenen düşünce dile getirilmiştir.

 

5. (I) Nâzım Hikmet’in şiiri, Türkçenin 20. yüzyıldaki en özgün tatlarından biridir. (II) Serbest şiirin imkânlarını onun kadar coşkuyla kullanabilen kaç şair vardır? (III) Ve elbette halk dilinin küfürden ağıtlara, yergiye, türkülerden deyimlere o çok kıpırtılı ve cümbüşlü hazinesi Nâzım’ın şiirinde uzun uzun nefes alır. (IV) Nâzım, hiç şüphesiz modern Türk şiirinin köşe taşlarından biridir ve onun o pırıltılı, coşkulu şiir dili pek çok zaman yalnız kendisinin geçebildiği son derece dar, tehlikeli bir yolu andırır. (V) Şiire soyunanlarda kaçınılmaz bir taklit etme hissi uyandıran fakat benzerini yazabilmek neredeyse imkânsız olan bir şiirdir Nâzım’ın şiiri.
Nâzım Hikmet’in değerlendirildiği bu parçadaki numaralı cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisinde yapılan açıklama yanlıştır?
A) I. cümlede çağdaş Türk şiirinde kendisiyle sınırlı bir tarz yarattığı ifade edilmiştir.
B) II. cümlede özgür şiirin olanaklarını başarıyla kullandığı söylenmiştir.
C) III. cümlede halk diline özgü öğelere yer verdiğine değinilmiştir.
D) IV. cümlede şiirlerinin içeriğine, işlediği temalara ilişkin bilgi verilmiştir.
E) V. cümlede şiire yeni başlayanlarda öykünme duygusu uyandırdığı belirtilmiştir.

 

6. Daha deniz görmemiş (I) bir çoban çocuğuyum
Bu dağların eskiden aşinası (II) dır soyum
Bekçileri gibiyiz (III) ebenced buraların,
Bu tenha derelerin (IV) , bu vahşi kayaların
Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi (V)
Yukarıdaki dizelerde altı çizili sözlerle ilgili aşağıdaki açıklamaların hangisi yanlıştır?
A) I. sözde, “görmemiş” sıfat fiili, kendisinden önceki ad ve zarfla sıfat fiil grubu kurmuştur.
B) II. sözde, tamlayanı sıfat tamlaması olan belirtili ad tamlamasında tamlayanla tamlanan arasına “eskiden” zarfı girmiştir.
C) III. sözde, ek eylemle çekimlenen “gibi” edatı kendinden önceki adla edat grubu oluşturmuştur.
D) IV. söz, tamlayan eki almış bir sıfat tamlamasıdır.
E) V. söz, tamlayanı zarf fiil olan bir zincirleme ad tamlamasıdır.

 

7. (I) Gün ışığına çıkmayan edebî yazılar sessiz sedasız yıllanıyor evlerimizde. (II) Saklı şairler, saklı yazarlarla dolu memleketin her köşesi. (III) Vaktiyle yazılan şiirler, hikâyeler ve romanlar çaresizce bekliyorlar okunmayı, takdir görmeyi. (IV) Çoğunlukla bir sır gibi kendine saklıyor bunları yazan kişi. (V) Bazen de sabredemiyor, yakıveriyor tüm eserlerini.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisinin söylenmesi yanlıştır?
A) I. cümle, yüklemi şimdiki zamanlı eylem olan birleşik bir cümledir.
B) II. cümle, yükleminin türüne göre ad cümlesi, yapısına göre basit cümledir.
C) III. cümle, dolaylı tümleci olan basit bir cümledir.
D) IV. cümle, içinde zarf tümleci olan olumlu bir cümledir.
E) V. cümle, birden fazla cümleden oluşan sıralı bir cümledir.

 

8. (I) Odaya girince ilk iş olarak yeni serilmiş nevresimin kokusunu içime çektim. (II) Çok severim bu kokuyu ve sütliman denize girer gibi yatağa uzanmayı… (III) Başımı yastığa dayayıp tavana baktım. (IV) Taş duvarlara, tiril tiril beyaz keten perdelere, yatağın iki ucundaki komodinlerin üzerindeki mavi emaye çaydanlıktan bozma lambalara, duvara asılı süpürge ve hasır şapkaya, aynalı ahşap gardıroba ağır ağır göz gezdirdim. (V) Bunu yaparak hem eşyalarla hasret giderdim hem de dünyamı yeni baştan kurdum!
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerle ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?
A) I. cümlede nesne, bir ad tamlamasıdır.
B) II. cümlenin yüklemi geçişli bir fiildir.
C) III. cümlede zarf-fiil grubu, zarf tümleci görevindedir.
D) IV. cümlede ikilemelerden ilki durum zarfı, ikincisi sıfat görevindedir.
E) V. cümlede “bunu” sözcüğü zamir, “hem” sözcüğü bağlaçtır.

 

9. Sözcük sonundaki “p, ç, t, k” sert ünsüzleri, ünlüyle başlayan bir ek gelince değişerek yumuşar. Bu kural, dilimize yabancı dilden geçen sözcüklerin bazılarında uygulanır, bazılarında uygulanmaz.
Bu kural dikkate alındığında aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcüğün yazımı doğrudur?
A) Bu metotu yıllardır kullanıyoruz biz.
B) Üretimimiz standartın oldukça üstünde.
C) Babası gibi, bahtı açık olsun onun da.
D) Gitarımın akortu çok çabuk bozuluyor.
E) Artık kimsenin itimatı kalmadı ona.

 

10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde kısa çizgi kullanılması yanlıştır?
A) En iyi iki arkadaşı – Alper ve Tuncay – onu hiç aramamıştı.
B) Bu çocuk – hepiniz göreceksiniz – sınavda ilk beşe girecek.
C) Sınava girecek öğrencilere – Yanınızda su ve şeker bulundurun – dedi.
D) Tanzimat romanlarında iyi – kötü mücadelesi çok belirgindir.
E) Kurtuluş Savaşı 1919-1922 yılları arasında yapıldı.

 

11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğunun nedeni, ayraç içinde belirtilen neden değildir?
A) TDK’nin sözlüğü en sık yararlandığım kaynakçadır. (yanlış anlamda sözcük)
B) İstanbul, Ankara gibi birçok kentlerde mağazamızın şubelerini açtık, (tamlayan eksikliği)
C) Bu akımın yaygınlığı her şeyden önce onun yönteminden kaynaklanır, (adıl fazlalığı)
D) Son vereceğim örnek siyaset teorisinden olacak. (söz dizimi yanlışı)
E) Saz eşliğinde şarkı söylemesini becereceğimi sanmıyorum, (gereksiz iyelik eki)

 

12. İşte beklenen son, ufukta göründü. Kaçınılmaz görünen hesaplaşma nihayet kapıya dayandı. Amerikan hamburgeri, sonunda diz çöktürdüğü köfteden bayrağını kapıp Antep Kalesi önünde o korkunç kuşatmasına başladı. Büyük kentleri birer ikişer teslim aldıktan sonra, son hesaplaşma için en iyi arenayı; yani kebabıyla ünlü, anlı şanlı bir kenti seçti. Burger ordularıyla Gazi unvanlı kentin yüzyıldır burcu burcu kebap dumanlarıyla islenen surları önüne geldi. Ve Antepli kebapçılardan kentin anahtarını istedi. Böylece McDonald’s, geçen hafta GAP bölgesindeki ilk mağazasını Gaziantep’te açtı.
Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kişileştirme yoluyla somutlaştırma yapılmıştır.
B) Öyküleyici anlatım vardır.
C) Sözcüklerin mecaz anlamlarından yararlanılmıştır.
D) İkileme ve deyimlere yer verilmiştir.
E) Tanık göstermeye başvurulmuştur.

 

13. Nasıl olur da şair, duyurduğu hissi kendisi duymaz? Ağlamadan ağlatır? Gülmeden güldürür? Hiç kimse Musset’nin gözyaşı dolu “Gecelerini bir damla gözyaşı dökmeden yazdığına, Baudelaire’in “Elem Çiçekleri” en keyifli zamanlarda yazdığına, Moliere’in kahkaha dolu komedilerini hiç gülmediği günlerde yazdığına, Rimbaud’nun “Sarhoş Gemi”sini bir defacık sarhoş olmadan yazdığına kolayca inanmaz. Ama gerçek, budur.
Bu metin parçasıyla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi doğru değildir?
A) Örneklemeden yararlanılmıştır.
B) Tartışmacı anlatım kullanılmıştır.
C) Dil ağırlıklı olarak göndergesel işlevde kullanılmıştır.
D) Tanık göstermeden yararlanılmıştır.
E) “Sanatçı, yaşadığını yazar.” düşüncesine karşı çıkılmıştır.

 

14. Ümitleri, özlemleri, beklentileri olmayan bir insanın yaratma gücü de yoktur. Bir gök bilimci düşünün. Bir gezegenin en geç bir yıl sonra yörüngesinden
çıkacağını, Dünya’ya çarpıp her şeyi yok edeceğini söylüyor. Bu iddiasını da bilimsel olarak kanıtlıyor,herkesi kendisine inandırıyor. Ne olur insanların
hâli; hangi insan yaşama dört elle sarılır, hangi insan bir şey yaratmak ve üretmek için çalışır?
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisine başvurulmuştur?
A) Örnekleme          B) Tanımlama          C) Tanık gösterme          D) Karşılaştırma          E) İlişki kurma

 

15. (I) Kimi eleştirmenler Dostoyeski’nin Suç ve Ceza’sı ile Karamazof Kardeşlerini polisiye roman olarak adlandırır. (II) Kimilerine aykırı gelse de suç ile edebiyat arasında tuhaf bir benzerlik var. (III) Benzer değerlendirmeler Sophokles’in Kral Oidipus’u ve Shakespeare’in Hamlet’i için de yapılmıştır. (IV) Hamlet’in başına geldi mi bilinmez ama önemli tiyatro okullarında öğrencilerin Oidipus’u dedektif giysileri içinde sergiledikleri bile olmuştur. (V) Gerçekten de bu yapıtların ekseninde suç, dahası cinayet yer alır.
Bu parçadaki numaralanmış cümlelerden hangisi düşüncenin akışını bozmaktadır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

16. Türkiye’yi dolaştıkça, insanlardan mektuplar alıp itiraflar dinledikçe, bana öyle geliyor ki “potansiyel şairler ve yazarlar memleketi” burası. Ne kadar çok
“edebiyatçılığa, yazarlık ve şairliğe ilgi duyan” insan var bu ülkede? Benim anlayamadığım, nasıl oluyor da edebiyatçılığa bu kadar ilgi duyanın olduğu bir ülkede kitap daha çok okunmuyor? Öyle görünüyor ki insanımızın edebiyata karşı bu eğilimi—
Düşüncenin akışına göre bu parçanın sonuna aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) edebiyatçılığın zengin bir kültüre dayanması gerektiğinin bilincinde olmamasından kaynaklanıyor.
B) edebiyatçılığa giden yolun okumaktan geçtiğini bilmediğimizi gösteriyor.
C) yazı yazmayı okuma sürecinin bir sonucu olarak görmemesinin bir sonucu.
D) okuma faslını tamamen atlayıp bir an evvel yazarlığa terfi etme arzusundan ibaret.
E) yazarlığı da doktorluk, mühendislik gibi geçerli bir meslek olarak gördüğümüzün bir göstergesi.

 

17. (I) Yaşamın dörtte üçü mutluluğu hazırlamakla geçiyor. (II) Ama sanılmasın ki geriye kalan dörtte birinde de mutlu olunuyor. (III) Bu hazırlığa öylesine
alışmıştır ki kişi, kendisi için yaptığı hazırlık tükenince başkası için hazırlık yapmaya başlar. (IV) Böylece mutluluk ölümden sonraya kalır.(V) Oysa gerçek mutluluğun hiç hazırlık gerektirmediğini anlamak, mutluluğa kapı açmaktır.
Bu parçanın ana düşüncesi numaralanmış cümlelerin hangisinde verilmiştir?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

18. Anlaşılan o ki, gündelik hayatın temposu, sadece bir para kazanma zorunluluğu, çalışma azmi, iş hırsı filan değil, aynı zamanda bizi, çözüme kavuşturmakta zorlandığımız sorunlardan saklayan bir sığınak… Telefonlara baktıkça, dosyalara gömüldükçe,eve bitap halde döndükçe erteliyor, yok sayıyor, geçiştiriyoruz asli dertlerimizi… Çalıştıkça unutuyoruz.
Bu parçada anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Çalışma hayatı, kişiyi birçok sorundan kurtarır.
B) Kişinin belli bir çalışma düzeninin olması, ruh sağlığının da iyi olduğunu göstermez.
C) İnsan, gündelik telaşları bahane ederek kendisiyle yüzleşmekten kaçmaktadır.
D) Zenginlik ya da kariyer tutkusu, kişiye yaşamın güzelliklerini unutturmaktadır.
E) İnsan, işsiz kalmama uğruna iş hayatının ezici temposuna katlanmaktadır.

 

19. İnsan niçin anılarını yazmak ister ve niçin, bunu belli bir yaşa geldiğinde yapmalıdır? Bana sorarsanız, anıları yazmaya durmak, düpedüz bencilliktendir, yaşadıklarını bir kez daha yaşamak isteği, bencilce bir istek değilse nedir? Aynı nehirde iki kez yıkanılmayacağı, Herakleitos’tan beri yinelenip durur
ama anılar olanak verir buna, anılarla ikinci kez girersiniz “yaşam” adlı o nehre.
Bu paragrafın ana düşüncesi aşağıdakilerden hangisidir?
A) İnsan, yaşlılık yıllarında anılarını yazmayı kendisi için bir görev bilir.
B) Aynı nehirde iki kez yıkanılamayacağı gibi, geçmişi de yeniden yaşamak imkansızdır.
C) İnsanın anılarını yazmak istemesinin nedeni, bencilce bir duyguya kapılıp geçmişi yeniden yaşamak istemesidir.
D) Anı yazmak ve bunu belli bir yaşta gerçekleştirmek, insanın geçmişiyle hesaplaşmak istemesinin bir sonucudur.
E) İnsanın, geçmişinden kurtulmasının biricik yolu,anılarını yazmasıdır.

 

20.Orhan Veli alışılagelmiş geleneksel değerlere ve yapılanmalara karşı çıkarken gelenekten büsbütün uzaklaşmaz. Türk halkının yüzyıllardır koruduğu ve geliştirdiği mizah mantığını çarpıcı bir güzellikte şiire sokar. Garip çıkışıyla şairaneliği reddetmesine rağmen lirizmden kaçamaz. Çünkü lirizm şiirin doğasında vardır. Onun şiiri de eninde sonunda duygusal bir temele dayanır.
Bu parçada Orhan Veli’yle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemistir?
A) Geleneksel öğeleri şiirinden tamamen dışlamadığına
B) Şiirlerinde halkın güldürü anlayışını sürdürdüğüne
C) Şairaneliğe karşı çıkarken lirizmden uzaklaşmadığına
D) Şiirlerini duygu temeli üzerinde oluşturduğuna
E) Şiirlerinde doğa güzelliğini çarpıcı bir biçimde yansıttığına

 

21. Nedendir de kömür gözlüm nedendir.
Şu geceki benim uyuyamadığım
Çetin derler ayrılığın derdini
Ayrılık derdinedoyamadığım
Bu dizeler aşağıdaki şiir türlerinden hangisi örnek oluşturur?
A) Pastoral            B) Lirik           C) Epik          D) Didaktik           E) Satirik

 

22. El gibi dolaşma Anadolu’nda,
Arkadaş, yurdunu içinden tanı.
Dinle bir yosmayı pınar yolunda,
Dinle bir yaylada garip çobanı.
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Tema memleket sevgisidir.
B) 6+5 durak düzeniyle yazılmıştır.
C) Çapraz uyak düzeni vardır.
D) Zengin kafiyeler kullanılmıştır.
E) Öz şiir anlayışına bağlıdır.

 

23. Kardır yağan üstümüze geceden,
Yağmurlu, karanlık bir düşünceden,
Ormanın uğultusuyla birlikte
Ve dörtnala dümdüz bir mavilikte
Kar yağıyor üstümüze, inceden.
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Bireysel bir duyarlılığı ifade etme
B) Ahenge önem verme
C) Didaktik tutumdan uzak durma
D) Anlatımda imge ve çağrışıma dayanma
E) Serbest nazımdan yararlanma

 

24. Salkım söğütler yıkıyordu suda saçlarını
Bu dizedeki söz sanatının örneği, aşağıdakilerden hangisinde yoktur?
A) Haydi Abbas, vakit tamam Akşam
diyordun, işte oldu akşam

B) Kara bir ata binmiş bulut
Dörtnal inerken gökten

C) Hayranım bu şehrin bacalarına
Bir türkü söylüyorlar öyle sessiz

D) Kuşlar haber verdi bana kuşlar
Gelecekte bir şeyler olacak.

E) Odama giren sabah güneşi
Günaydın diyor

25. Yaratılış Destanı, Saka Türklerine;(I) Oğuz Kağan. Hun Türklerine;(II) Bozkurt ve Ergenekon. Göktürklere;(III) Türeyiş ve Göç, Uygurlara;(IV) Manas Destanı ise Kırgız Türklerine (V) aittir.
Yukarıdaki numaralanmış yerlerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

26. Aşağıdakilerden hangisi Kutadgu Bilig adlı eserin özelliklerinden biri değildir?
A) Türk edebiyatında aruz ölçüsünün kullanıldığı ilk eserdir.
B) İdeal devlet yönetimi hakkında öğütler veren bir siyasetnamedir.
C) Mesnevi biçiminde yazılmıştır.
D) Mutluluk, akıl, devlet, kanaat gibi kavramlar alegorik (simgesel) olarak anlatılmıştır.
E) Türklerin İslamlık öncesi Şamanist kültürünün etkilerini somut biçimde yansıtır.

 

27. Bre deli kavat övünüyordun: Al kanatlı Azrail benim elime geçse, öldüreydim, güzel yiğidin canını onun elinden kurtaraydım diyordun, şimdi bre deli, geldim ki senin canını alayım, verir misin yoksa benimle cenk eder misin, dedi. Deli Dumrul der: Bre, al kanatlı Azrail sen misin, dedi. Evet benim, dedi. Bu güzel yiğitlerin canını sen mi alıyorsun, dedi. Evet ben alıyorum, dedi. Bre Azrail, ben seni geniş yerde istiyordum, dar yerde iyi elime girdin değil mi, dedi. Ben seni öldüreyim, güzel yiğidin canını kurtarayım; dedi. Kara kılıcını sıyırdı, eline aldı. Azrail’e çalmaya hamle kıldı. Azrail bir güvercin oldu, pencereden uçtu gitti.
Bu metinle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Dede Korkut Hikâyeleri‘nden alınmıştır.
B) Cümleler uzun, anlatım süslü ve kapalıdır.
C) Türklerin İslamiyeti yeni kabul ettiği dönemdeki yaşantıları konu edilmiştir.
D) Öyküleyici anlatımdan ve söyleşmeye bağlı anlatımdan yararlanılmıştır.
E) Olağanüstü öğelere yer verilmiştir.

 

28. Âşık edebiyatına özgü (I) bir nazım biçimi olan koşma,saz eşliğinde (II) ve aruzun istenilen her kalıbıyla (III) söylenir. Dörtlük sayısı genellikle 5-6’dır(IV)  Âşığın mahlası (tapşırması) son dörtlükte (V) geçer.
Yukarıdaki altı çizili belirlemelerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I.          B) II.           C) III.         D) IV.          E) V.

 

29. Gurbet elde bir hâl geldi başıma
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Derman ararken derde dûş oldum
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir

Hüma kuşu yere düştü ölmedi
Dünya Sultan Süleyman’a kalmadı
Dedim yâre gidem, nasip olmadı
Ağlama gözlerim Mevlâm kerimdir
Verilen dizelerle ilgili olarak aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) Nazım biçimi türküdür.
B) Uyak düzeni aBcB / dddB biçimindedir.
C) Yarım uyak ve rediflerden yararlanılmıştır.
D) Bütün dizeleri 6+5 duraklı hece kalıbıyla söylenmiştir.
E) Ayrılık teması işlenmiştir.

 

30. HACİVAT —A birader, ben buraya gelir gelmez bir vaveyladır koptu.
KARAGÖZ— Nerden koptu?
HACİVAT —Ne?
KARAGÖZ—O mor leylak.
HACİVAT — A külhânî, ben sana şimdi mor leylak sordum mu? (Tokat…)
KARAGÖZ—Ya ben de sana taze açmış zambak sordum mu? (Tokat…)
HACİVAT — A birader, hep lafların setrepeki.
KARAGÖZ— On paralık da bana al.
HACİVAT —Neden?
KARAGÖZ— O sert tömbekiden.
HACİVAT — A birader, ben senden sert tömbeki sordum mu? (Tokat…)
KARAGÖZ—Ya ben senden taze Bafra tütünü istedim mi? (Tokat…)
Bu metinden Karagöz oyunuyla ilgili aşağıdaki özelliklerden hangisi çıkarılamaz?
A) Oyunun muhavere bölümünde Karagöz ile Hacivat’ın atışması yer alır.
B) Karagöz’ün Hacivat’ı yanlış anlaması oyundaki güldürü ögelerindendir.
C) Hacivat’ın aydın kesimi temsil ettiği, kullandığı kelimelerden belli olmaktadır.
D) Karagöz, Hacivat’a göre kaba saba, bilgisi kıt biridir.
E) Osmanlı dönemindeki şehir hayatına ait sosyal öğeler, oyunda birçok ayrıntısıyla görülür.

 

31. Bugün ben pîrime vardum
Pîrin cemâli güldür gül.
Oturmuş taht makamına
Taht-ı revanı güldür gül.
Bu dizelerin aşağıdaki şiir geleneklerinden hangisine bağlı olduğu söylenebilir?
A) Divan şiiri
B) Dinî-tasavvufi halk şiiri
C) Anonim halk şiiri
D) Âşık edebiyatı
E) Tanzimat Dönemi şiiri

 

32. Ahmedî Sivas’tandır. Murat Han Gazi devrinde boy beyi olan Mîr Süleyman Şah’ın maiyetindeki şairlerden ve o dönemin bilgili kişilerindendi. İskendema-
me’yi adı geçen adına söylemişti. Bu eserde batini ilimler ile geometri, astronomi, yıldızlar ilmi ve hikmetten çok mana ve marifeti bir araya getirip kullanmıştır. Ama şiirinde pek o kadar zarafet, söz ve ifadelerinde hemen hiç güzellik yoktur. (…) Ahmedî’nin Mîr Süleyman adına mürettep divanı, çok sayıda kaside,
terci ve gazeli vardır.
Bu metinle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Tezkire türündeki bir eserden alınmıştır.
B) Öznel değerlendirmeler yapılmıştır.
C) Sözü edilen şairin hayat hikâyesi anlatılmıştır.
D) Sözü edilen şairin eseri hakkında bilgi verilmiştir.
E) Sözü edilen şairin yaşadığı dönem belirtilmiştir.

 

33. I. Sanatlı nesirle yazılan bu mektupta şair, kendisine yapılan haksızlıkları dile getirirken toplumsal bir eleştiri örneği de vermiştir.
II. Yazarın, 18. yüzyılda elçi olarak gittiği Fransa’daki izlenimlerini anlatır.
III. 15. yüzyılda sade nesrin ilk örneklerinden olan bu çeviri eser, bir babanın, oğluna verdiği öğütlerden oluşmuştur.
IV. 14. yüzyılda yazılan bu eser, tasavvuftaki vahdet-i vücut inancını alegorik bir anlatımla masallaştırır.
Aşağıdakilerden hangisi, numaralanmış cümlelerde hakkında bilgi verilen eserlerden biri değildir?
A) Kabusname          B) Sefaretname          C) Mantıku’t-Tayr         D) Şikâyetname           E) Garipname

 

34. Türk şairleri İran edebiyatından aldıkları mesnevi nazım biçimini daha da geliştirerek bu alanda başarılı ürünler vermişlerdir. 14. yüzyılda Ahmedî. (I)
15. yüzyılda Şeyhi ve Ali Şir Nevai (II), 16. yüzyılda  Fuzuli (III) , 17. yüzyılda Nabi(IV) , 18. yüzyılda Nedim(V) , bu başarılı ürünlere imza atan şairlerdendir.
Yukarıdaki altı çizili yerlerden hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

35. Usanmaz kendini insan bilenler halka hizmetten
Mürüvvet-mend olan mazluma el çekmez ianetten
(Kendini insan bilenler halka hizmet etmekten usanmaz.
Mürüvvetli olan, mazluma yardım etmekten el çekmez.)
Vücudun kim hamir-i mâyesi hâk-i vatandandır
Ne gam rah-ı vatanda hak olursa cevr ü mihnetten
(Maya hamuru vatan toprağından olan bu vücut, vatan
yolunda eziyet ve sıkıntıdan toprak olursa ne gam!)
Ne efsunkâr imişsin ah ey didâr-ı hürriyet
Esîr-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten
(Ey hürriyetin güzel yüzü, sen ne büyüleyici imişsin.
Esaretten kurtulduk derken senin aşkının esiri olduk.)
“Hürriyet Kasidesi” adlı şiirden alınan bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Klasisizm akımı etkisine bağlı öğelere yer verilmiştir.
B) Biçim yönünden divan şiiri geleneğine bağlıdır.
C) İçerik özellikleri Tanzimat Dönemi zihniyetini yansıtmaktadır.
D) Son beyitte istiare ve tezat sanatlarından yararlanılmıştır.
E) İlk beyitte halk, ikincide vatan, üçüncüde hürriyet kavramları ele alınmıştır.

 

36. Tanzimat Edebiyatı (I) , 1860’ta (II)  Şinasi‘nin Agâh Efendi (III)  ile birlikte Tercüman-ı Hakikat (IV)  gazetesini çıkarmasıyla başlamış, 1896′ya(V) değin sürmüştür.
Yukarıdaki parçada numaralı yerlerin hangisinde bilgi yanlışı yapılmıştır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.         E) V.

 

37. Şiirleriyle romantik olan sanatçının yazdığı bu tek romanda ulaştığı realizm dikkat çekicidir. Yazar, Bihruz Bey’de bir alafranga züppe tipini canlandırırken onu yalnız giyim kuşamıyla değil, duygu ve düşünceleriyle de betimlemeye çalışmıştır. Roman esas olarak, Osmanlı Türk toplumunun, Batılılaşma sürecindeki kültür çarpıklığını eleştirmek için yazılmıştır.
Bu parçada sözü edilen eser ve bu eserin yazarı aşağıdakilerin hangisinde verilmiştir?
A) Felâtun Bey’le Rakım Efendi: Ahmet Mithat Efendi
B) Taaşşuk-ı Talat ve Fitnat: Şemsettin Sami
C) İntibah: Namık Kemal
D) Araba Sevdası: Recaizade Mahmut Ekrem
E) Zehra: Nabizade Nazım

 

38. —1868 yılında Londra’da Hürriyet gazetesinde yayımlanan — adlı makalesinde Türk edebiyatını modernleştirmenin ve millîleştirmenin en üst derecesine birdenbire sıçrayarak divan edebiyatını Türk edebiyatı olarak kabul etmez ve gerçek Türk edebiyatının halk edebiyatı olduğunu söyler.
Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Namık Kemal – Tahrib-i Hârâbat
B) Ziya Paşa – Şiir ve İnşa
C) Hüseyin Cahit – Edebiyat ve Hukuk
D) Şinasi – Mukaddime
E) Ahmet Mithat Efendi – Dekadanlar

 

39. Fakat gece oluyordu. Nesrin elinde mumla sofanın büyük avizesini yakıyordu. Demek Behlül gelmeyecekti, demek bu gece izdivacının son gecesiydi. Eniştesiyle Peyker gittikten sonra kocasıyla beraber odalarına çekilirken o kendi odasında kalacak ve orada hepsini, hepsini itiraf edecekti. Bunu düşündükten sonra birden orada Nihat Bey’in tuhaf hikâyesini dinlerken gülen kocasına baktı, onun bu boyun eğen neşesinin yanında duramadı, içinden:
— Biçare adam, bu gece kendisini bekleyen şeyden ne kadar uzak, diyordu.
Bu metinle ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Yazarı Halit Ziya Uşaklıgil’dir.
B) Servetifünun Dönemi’ne aittir.
C) Anlatıcı gerçek bir kişi olup yazarın kendisidir.
D) İlahî bakış açısıyla yazılmıştır.
E) Öyküleyici anlatımdan yararlanılmıştır.

 

40. Aşağıdakilerden hangisinde Servetifünun sanatçılarıyla ilgili olarak bilgi yanlışı yapılmıştır?
A) Şiirde parça güzelliği yerine bütün güzelliği ilkesini benimsemişlerdir.
B) Kulak için kafiye anlayışına bağlı kalmışlardır.
C) Divan edebiyatı nazım biçimlerini, içeriklerini değiştirerek kullanmışlardır.
D) Toplumsal ve siyasal konulardan özellikle kaçınmışlar, bireyin yaşantısına yönelmişlerdir.
E) Tanzimat Dönemi romanlarındaki acemilikleri tekrarlamayarak büyük bir başarı göstermişlerdir.

 

41. Aşağıdakilerin hangisindeki bilgi ayraç içinde belirtilen sanatçıyla ilgili değildir?
A) Anlamın bir beyitte tamamlanması geleneğine son vermiş; dizenin herhangi bir yerinde başlayan şiir cümlesini, belirsiz sayıda dizeye dağıtmış, sonraki dizelerden birinin herhangi bir yerinde bitirmiştir. (Tevfik Fikret)
B) “Hayat-ı Muhayyel” adlı hikâye kitabında aynı adı taşıyan hikâyesi, Servetifünuncuların hürriyetsizlikten bunaldıkları sıralarda Yeni Zelanda’ya göç etme hayallerini anlatır. (Ahmet Hikmet Müftüoğlu)
C) Kullandığı istiarelerle şiirimize yeni imgeler getirmiş ancak “yasemin kokulu zamanlar” gibi alışılmadık bağdaştırmalarıyla yadırganmış; özellikle Servetifünun karşıtlarının tepkisine neden olmuştur. (Cenap Sahabettin)
D) Halit Ziya’nın başlattığı mensur şiir (düz yazıyla şiir) modasını Siyah İnciler adlı eseriyle sürdürmüştür. (Mehmet Rauf)
E) Anı edebiyatımızın en güzel örneklerinden biri olan “Kırk Yıl” sadece kendisinin yetişme tarzı ve edebiyat hayatının değil, Abdülhamit devri sanat ve edebiyat hayatının da bir hikâyesi sayılabilir. (Halit Ziya Uşaklıgil)

 

42. 1909 (I) yılında Servetifünun’un bıraktığı boşluğu  doldurmak amacıyla Fecriati topluluğu (II) ortaya  çıktı. Bunlar, Servetifünun sanatçılarını eleştirerek (III) geleceği kendilerinin temsil edeceğini savunuyorlardı. “Sanat şahsi ve muhteremdir“(IV)  diyen bu sanatçılar dilde sadeleşme hareketinin öncüsü oldular. (V)
Bu parçada numaralanmış bölümlerin hangisinde bir yanlışlık yapılmıştır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

43. Edebiyat tarihimizin önemli dergilerinden sayılan Servet-i Fünun dergisi, Edebiyat-ı Cedidecilerin:(I) Genç Kalemler dergisi, Millî Edebiyat sanatçılarının:(II) Yedi Meşale dergisi Yedi Mesaleciler topluluğunun:(III) Varlık dergisi Beş Hececiler olarak bilinen sairlerin:(IV) Yaprak dergisi de Birinci Yeni sairlerinin;(V) yayın organı olmuştur.
Yukarıdaki numaralanmış sözlerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

44. Memleket edebiyatı (I) çığırının önemli adlarından biri  olan Refik Halit Karay (II) , öykücülüğümüzün (III) sınırlarını  geliştirmiş, o zamana dek hiçbir kalemin deşelemediği Anadolu insanının sorunlarını ve dünyasını anlatmıştır. Kitabına seçtiği Memleket Hikâyeleri (IV) adı  bile onun bu romantizme (V) bağlı tavrını sergiler.
Bu parçada altı çizili sözlerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

45. Ne var şu kahvede bilmem ki sığmıyorsun eve? Gelin de bir bakalım… Buyrun işte bir kahve: Çamurlu bir kapı, üstünde bir değirmi delik; Önünde tahta mı, toprak mı? Sorma, pis bir eşik. Şu gördüğüm yer için her ne söylesem caiz; Ahırla farkı: O yemliklidir, bu yemliksiz!
………………………………..
— Cihar ü yek mi o taş?
— Hiç sıkılma öldü dü-şeş!
— Elimde yok mu diyor? Çek babam!
— Aman şeş-beş!
— Hemen de buldu be? Gelsin hesaplayıp durma!
— Bi parti yendi ya akşam, dikiz gelin kuruma!
(MAHALLE KAHVESİ)
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Manzum hikaye türündeki metinden alınmıştır.
B) Yazarı Mehmet Akif Ersoy’dur.
C) Betimleyici anlatımdan ve söyleşmeye bağlı anlatımdan yararlanılmıştır.
D) Hece ölçüsüyle yazılmıştır.
E) Halkın günlük yaşayışından bir kesit sunulmak istenmiştir.

 

46. Aşağıdakilerden hangisi Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın bir özelliği değildir?
A) Arapça ve Farsça sözcüklere düşkünlük göstererek kapalı bir anlatımı yeğlemesi
B) El atmadık konu, denemedik biçim bırakmayan yenilikçi bir şair olarak tanınması
C) Heceyle yazdığı ilk kitabı Havaya Çizilen Dünya’dan sonra serbest ölçüyü kullanması
D) Yüzü aşkın şiir kitabıyla en üretken şairlerimizden biri olması
E) Yapma destan türünün örneği sayılan çok sayıda şiiri olması

 

47. —‘nın Kurtuluş Savaşı’nı konu alan eseridir. Padişaha bağlılığı güçlendirmek için Akşehir’e gönderilen İstanbullu Hoca, Kuvayı Milliyecilerin kendisini öldürmek istemesi üzerine çetecilere karışır ve Küçük Ağa adıyla nam salar. Çolak Salih’le tanıştıktan sonra padişah yanlısı tutumunu bırakarak Kuvayı Milliye hareketini destekler.
Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Peyami Safa
B) Yahya Kemal Beyatlı
C) Necati Cumalı
D) Tarık Buğra
E) Fazıl Hüsnü Dağlarca

 

48.  Son dönem Türk düşünce hayatının en önemli isimlerindendir. Tarihten sosyolojiye, felsefeden edebiyata geniş bir alanı kucaklayan deneme ve incelemelerinde Batı ve Doğu kültürünü çok iyi özümsemiş bir aydın olarak özgün düşünceleriyle dikkat çekmiş; özellikle Tanzimat sonrası Türk aydınının yaşadığı Doğu-Batı ikilemine ilişkin yorum ve eleştirileriyle okuyucularını yeni ufuklara taşımıştır. Başlıcaları Bu Ülke, Mağaradakiler, Ümrandan Uygarlığa, Bir Dünyanın Eşiğinde, Kültürden İrfana, Kırk Ambar adlarını taşıyan eserlerini etkileyici bir üslupla yazmış, düşünce yüklü cümlelerine şiir tadı katmayı başararak mensur şiir tarzının güçlü örneklerini vermiştir.
Bu parçada sözü edilen yazar, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Cemil Meriç
B) Salâh Birsel
C) Mehmet Kaplan
D) Melih Cevdet Anday
E) Sabahattin Eyüboğlu

 

49. kardeşlerim
sıska öküzün yanına koşulup şiirlerimiz
toprağı sürebilmeli
pirinç tarlalarında bataklığa girebilmeli
dizlerine kadar
bütün soruları sorabilmeli
bütün ışıkları derebilmeli
yol başlarında durabilmen
kilometre taşları gibi şiirlerimiz
yaklaşan düşmanı herkesten önce görebilmeli
cengelde tamtamlara vurabilmen
ve yeryüzünde tek esir yurt tek esir insan
gökyüzünde atomlu tek bulut kalmaymcaya kadar
malı mülkü aklı fikri canı neyi varsa verebilmen
büyük hürriyete şiirlerimiz
Bu dizeler, toplumcu şiir geleneğine ilişkin aşağıda verilen özelliklerden hangisine örnek oluşturmaz?
A) Söylev üslubundan yararlanma
B) Serbest nazmı kullanma
C) Emek, barış, özgürlük gibi kavramları işleme
D) Dilin kalabalıkları harekete geçirme gücünden yararlanma
E) Fütürizm akımına özgü temalara yer verme

 

50. Bu yağmur kanımı boğan bir iplik,
Tenimde acısız yatan bir bıçak,
Bu yağmur, yerde taş ve bende kemik,
Dayandıkça çisil çisil yağacak.
İçerik ve biçim özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, bu şiirin aşağıdaki şairlerden hangisi tarafından yazıldığı söylenebilir?
A) Nâzım Hikmet
B) Orhan Veli Kanık
C) Necip Fazıl Kısakürek
D) Cemal Süreya
E) Âşık Veysel

 

 

51. Sahi siz mi geldiniz saksılarım ışıdı
Güzel ağzın belli çarşılardan geçmişsiniz
Bunlar Akad’da öyle defterler kitaplardı
Cumartesi işte ellerinizi değdiniz
Usumda ben sizinle ne güzel gökler tuttum
Büyüttüm kiliseler gibi yalnızlığımı
Baktım yazılarıma, kentlerime görüyorum
Siz getirdiniz bu şey padişah akşamını
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kapalı bir anlatımın tercih edildiği
B) Folklorik öğelerin öne çıkarıldığı
C) Konuşma dilinin dışına çıkıldığı
D) Sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanıldığı
E) Alışılmadık bağdaştırmalara yer verildiği

 

52. Şimdi kılıksızım, fakat
Borçlarımı ödedikten sonra
İhtimal bir kat da yeni esvabım olacak
Ve ihtimal sen
Yine beni sevmeyeceksin.
Bununla beraber pazar akşamları
Sizin mahalleden geçerken,
Süslenmiş olarak,
Zannediyor musun ki ben de sana
Şimdiki kadar kıymet vereceğim?
Bu dizeler, Birinci Yeni şiirine ilişkin aşağıda verilen özelliklerden hangisine örnek oluşturmaz?
A) Serbest ölçüyü kullanma
B) Sıradan insanın günlük yaşamını konu edinme
C) Mizahtan yararlanma
D) Şairaneliğe karşı olma
E) Konuşma diline dayanma

 

53. Bizde bir Doğululuk, Batılılardan bir başkalık var. Bir üstünlük mü? Yoksa bir eksiklik mi? Durmuyorum bunun üzerinde. Yalnız biliyorum ki bu yüzden, bu Doğululuk, başkalık yüzünden Batılı olamıyoruz, Batılıları anlayamıyoruz. Onlar bizi anlıyor mu? Yeri yok bunu sormanın! Onlar Doğulu olmaya, Doğulular gibi duyup düşünmeye özenmiyor ki. Biz ise Batılı olmak istiyoruz, öyleyse başkalığımızı bir eksiklik sayacağız.
(DİYELİM – SÖZ ARASINDA)
Bu metinle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Deneme türündeki bir metinden alıntıdır.
B) Açıklayıcı anlatımdan yararlanılmıştır.
C) Ana düşünce, Doğulu olmamızın getirdiği başkalık yüzünden Batılı olamadığımız düşüncesidir.
D) Dil, göndergesel işlevinde kullanılmıştır.
E) Metnin alındığı eser, Suut Kemal Yetkin’e aittir.

 

54. YOLCU — Anadolu’nun görünmeyen bir tarafı mı var?
FERHAT BEY — (Sesi birdenbire en üst perdeye fırlar.) Ruhu var! Ruh görünmez!
YOLCU — Biz bu ruhu tanıyor muyuz?
FERHAT BEY— Biz bu ruhu tanımıyoruz. Çünkü bu ruh, dal budak salmış bir ağaç gibi göz önünde fışkırmış hakikatlerden değildir. En derin ve en gizli hakikatlerdendir. Hakikat kesifleştikçe küçülür ve küçüldükçe gizlenir. Bir tohum gibi.
YOLCU — Bir tohum gibi mi?
FERHAT BEY— Madde açık, ruh gizlidir. Bütün hakikatler ruhundur.
YOLCU — Tohum, tohum!..
FERHAT BEY — Ruh, tohumların tohumudur.
(TOHUM)
Bu metinle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Söyleşmeye bağlı anlatımla yazılmıştır.
B) Yazarı Necip Fazıl Kısakürek’tir.
C) Parçanın alındığı eser, Cumhuriyet Dönemi tiyatro ürünlerindendir.
D) Dil, alıcıyı harekete geçirme işlevinde kullanılmıştır.
E) Mistik öğelerden yararlanılmıştır.

 

55. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Eserlerinde tarihsel içeriği masalımsı bir üslupla sunan İhsan Oktay Anar, Yedinci Gün”de “çizgilerin kürelere, zamanın sonsuzluğa, sonsuzlukların da hayallere dönüştüğü bir hikâye” anlatır.
B) İlk romanı Sis ve Gece ile polisiye edebiyatına adını yazdıran Ahmet Ümit, bu türdeki birçok romanından sonra, Sultanı Öldürmek adlı eseriyle polisiye türünün beğenilen bir örneğini daha verir.
C) Öykü ve romanlarında kadın ve erkek dünyasının bilinmeyen tüm karanlık köşelerine uzanan İnci Aral, Yeni Yalan Zamanlar’da postmodern roman tekniklerini kullanır.
D) Bıyık Söylencesi, Yalan, Sonuncu gibi romanlarıyla tanınan Tahsin Yücel, romandan başka öykü, deneme, eleştiri, çeviri türlerinde de eserler vermiştir.
E) Her Gece Bodrum’dan itibaren ilk romanlarında bireyler arasındaki iletişimsizliği öne çıkaran Tarık Dursun K. son romanlarında yakın tarihte yaşamış bazı tanınmış kişilerin yaşamlarını ele alır.

 

56. Aşağıdakilerin hangisinde, belirtilen özellik birlikte verildiği akımla ilgili değildir?
A) Betimlemeye dayalı bir şiir anlayışı geliştirme (parnasizm)
B) Evrendeki varlıklar arasında gizli benzerlikler ve ilişkiler olduğunu öne sürme (dadaizm)
C) Eski Yunan ve Latin edebiyatlarını örnek alma (klasisizm)
D) İnsan gerçeğini iyi-kötü karşıtlığı içinde verme (romantizm)
E) Roman yazmayı laboratuvarda bir deney yapmaya benzetme (natüralizm)

çözüm-2

LYS Edebiyat Deneme Sınavı Çözümü – 2

$
0
0

1.Parçada, şiirin damarını hep elinde tutan, genç şairleri yakından izleyen ve değerlendiren bir şairle kendinden başka kimseyi okumayan Yahya Kemal karşılaştırılmış. Bu karşılaştırmaya göre Yahya Kemal şiirin damarını hep elinde tutan biri değil çünkü başka şairleri, gençleri okumuyor. “Şiirin damarı” sözü de zaten şiirin kaynağı anlamını düşündürüyor ve sözü edilen şair, genç şairleri okuyarak şiirin gelişim süreci içinde yer alıyor, kendi şiirini bu kaynaktan beslemeyi sürdürüyor.
Cevap: B

 

2. Parçada Memleketimden İnsan Manzaraları adlı kitabında şair Nazım Hikmetin “düz yazının kenar çizgisinde yürüdüğü” söyleniyor. Düz yazı olsa olsa şiirle komşudur ve düz yazının kenar çizgisi de şiirle düz yazının birleştiği çizgidir. Okuyucu, şiir değil de bir öykü ya da roman okuduğunu düşünüyorsa bu eserde şairin düz yazı öğelerine yer verdiği, böylece şiiri düz yazıya yaklaştırdığı sonucuna varabiliriz.
Cevap: C

 

3. Deneme yazarı, okuru kendi içindeki girilmemiş odalara sokuyor, dokunulmamış sandıkların kapağını açıp içindekileri okura gösteriyormuş. Okurun kendi içindeki girilmemiş odalar ne olabilir?
Bu benzetme bize okurun henüz keşfetmediği iç dünyasını düşündürüyor. O halde deneme yazarı, okura kendi iç dünyasını tanıma fırsatını veriyor. Okur kendi içindeki o girilmemiş odalardaki sandıkların içlerinde neler olduğunu yazar sayesinde öğreniyor, yani iç dünyasını, kendisini tanımış oluyor.
Cevap: B

 

4. II. cümlede “yaratıcılıkla ilgili bir açıklama yapılmış ama tanım yapılmamış. Tanım cümlesi “nedir” sorusuna cevap veren bir cümledir.
Cevap: B

 

5. IV. cümlede Nâzım Hikmet’in Türk şiirinin köşe taşlarından biri olduğu söylenerek şiirimizdeki önemi vurgulanıyor. Cümlenin devamında ise onun şiirimizde başardığı işin kendisine özgü bir başarı olduğundan, bir başkasının bu başarıyı gösteremeyeceğinden söz ediliyor. Anlaşılacağı gibi, bu cümlede, şiirlerinin içeriğinden, işlediği temalardan herhangi bir şekilde söz açılmamış.
Cevap: D

 

6.“Görmediği gün yoktur sürü peşinde bizi” dizesinde zincirleme ad tamlaması bulunmuyor. Bu dizede “sürü peşi(nde)” sözü belirtisiz ad tamlaması. “Görmediği gün” ise sıfat tamlamasıdır.
Cevap: E

 

ç7

 

ç8

 

9. A seçeneğindeki “metotu” sözcüğü “metodu”; B seçeneğinde “standartın”, “standardın”; D seçeneğindeki “akortu” ise “akordu”; E seçeneğinde “itimatı”, “itimadı” biçiminde yazılmadığından yazım yanlışı doğmuştur. C’de ise ünsüz değişiminin olmaması doğrudur.
Cevap: C

 

10. Doğrudan anlatımla aktarılan cümle iki kısa çizgi arasına değil tırnak içine alınır. Kısa çizgi A seçeneğinde ara sözü; B seçeneğinde ara cümleyi göstermek için; D seçeneğinde karşıt anlamlı sözcükleri belirlemek, E seçeneğinde ise başlangıç ve bitiş tarihlerini belirginleştirmek için kullanılmıştır.
Cevap: C

 

11. A’da “kaynakça” yerine “kaynak” kullanılmalıydı. .
B’de “birçok kentler” değil, “birçok kent” olmalıydı ve bu yanlış, tamlama yanlışı değil, çoğul ekinin gereksiz kullanımıyla ilgilidir.
C’de “onun” adılı gereksiz. Çünkü “bu akımın” sözü ortak kullanılarak “bu akımın yönteminden” anlamı oluşabiliyor.
D’de “Son vereceğim örnek” değil, “vereceğim son örnek” olmalı.
E’de “şarkı söylemesini” değil, “şarkı söylemeyi” tercih edilmeli.
Cevap: B

 

12. Parçada hamburgerin kebaba alternatif olarak insanımıza sunulmaya çalışılması somutlaştırılarak anlatılıyor. Köfteye diz çöktüren hamburger, köfteden bayrağı kapıp Antep Kalesi’ni kuşatıyor ve Antepli kebapçılardan kentin anahtarlarını istiyor. Bu anlatımda hem kişileştirme hem de öyküleme özelliğini görüyoruz. Parçada “burcu burcu”, “anlı şanlı”, “birer ikişer” ikilemelerine ve “kapıya dayanmak”, “diz çöktürmek” deyimlerine rastlıyoruz. Anlatımda kişileştirmeye ve deyimlere başvurulması sözcüklerin mecaz anlamlarından yararlanıldığını da gösteriyor. Bir söz aktarımını gerektiren tanık gösterme ise parçada yer almıyor.
Cevap: E

 

13. “Sanatçı ancak yaşadıklarını yazar.” savını çürütmek amacıyla parçanın yazarı, yazdıklarını aslında hiç de yaşamamış şairlerden örnekler veriyor ve “Sanatçı yaşadığını yazar.” iddiasına karşı çıkıyor. Tartışmacı anlatıma başvuran yazar, dili göndergesel işlevde kullanmış oluyor. Bu metinde yazar, düşüncesini başka birinin sözüyle pekiştirme yoluna gitmiyor, yani tanık göstermeden yararlanmamış.
Cevap: D

 

14. Parçada “ümitleri, özlemleri, beklentileri olmayan bir insanın yaratma gücü de yoktur.” ana düşüncesini somutlamak için yazar bir gök bilimciyi örnek vermiştir.
Cevap: A

 

15. Parçadaki ilk cümlede bazı eleştirmenlerin Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sı ile Karamazof Kardeşlerini polisiye roman saydığından söz ediliyor. II. cümlede konu birden genelleştirilerek suç ile edebiyat arasında tuhaf bir benzerlik olduğu söyleniyor. III. cümlede ise benzer değerlendirmelerin Kral Oidipus ve Hamlet için de yapıldığı belirtiliyor. Cümledeki “Benzer değerlendirmeler” sözünün bir bağlantı öğesi olduğuna dikkat edilirse bu bağlantının II. cümleyle değil, ilk cümleyle kurulduğu anlaşılıyor. Çünkü Kral Oidipus ve Hamlefle ilgili değerlendirmelerin benzerleri, I. cümlede Dostoyevski’nin eserleri hakkındaki değerlendirmeler. Dolayısıyla akışı bozan cümlenin II. cümle olduğu da belli oluyor.
Cevap: B

 

16. Parçada ülkemizde yazar olmak isteyen insanların çokluğundan söz ediliyor fakat garip bir çelişki ki yazar olmak isteyen bunca insana rağmen bu ülkede kitap okuma oranı çok düşük. Parçada bu düşüncenin belirtilmesinden sonra “Öyle görünüyor ki insanımızın edebiyata karşı bu eğilimi…” sözüyle başlayan cümle tamamlanmamış. Eksik bırakılan bu cümlede, insanımızın okumaya önem vermediği halde, yazar olmaya bu kadar çok istek duymasının nedeni açıklanmalı. Bu neden ne olabilir? Hem yazar olmayı çok isteyeceksiniz hem kitap okumayacaksınız. Yazarlığın öncelikle iyi bir okuyucu olmayı gerektirdiğini demek ki bu insanlar bilmiyor, diyebiliriz. Nitekim A, B, C ve D’deki yargılar, cümleyi bu anlam doğrultusunda tamamlıyor. Fakat E’deki yargıda yazarlık ve okuma arasında bir ilişki kurulmuyor.
Cevap: E

 

17. Parçada mutluluğa ulaşmak için hazırlık yaptığımızdan, yani mutluluğu hep yarınlarda arayıp bunu başaramadığımızdan söz ediliyor. Yapmamız gerekenin ne olduğu ise son cümlede açıklanıyor:
Mutluluk için hazırlık yapmamak, yaşanmakta olan zaman içinde mutlu olmaya çalışmak… Yazarın asıl anlatmak istediği de bu.
Cevap: E

 

18. Parçada çalışmanın sadece bir zorunluluk olmadığı; çalışma hayatının aynı zamanda, çözemediğimiz bazı sorunlardan kaçışımızı sağlayan bir sığınak olduğu anlatılıyor. Yani, çalışma hayatının zorunluluğunu ve zorluklarını bahane ederek asıl dertlerimizi geçiştiriyor, erteliyor, yok sayıyoruz. Başka bir deyişle, gündelik telaşları bahane ederek kendimizle yüzleşmekten kaçıyoruz.
Cevap: C

 

19. Parçada, insanın anı yazmasının nedeni sorgulanıyor, “Kişi, anılarını niçin yazar?” sorusunun yanıtı aranıyor. Bu soruya verilen yanıt, asıl söylenmek istenen, yani “ana düşünce” olacaktır. Yazara göre, insanın anılarını yazmasının nedeni, geçmişi yeniden yaşamak istemesidir ve bu bencilce bir istektir.
Cevap: C

 

20. “Orhan Veli… gelenekten büsbütün uzaklaşmaz.” cümlesinden A’daki yargı; ‘Türk halkının yüzyıllardır koruduğu ve geliştirdiği mizah mantığını çarpıcı bir güzellikle şiire sokar.” cümlesinden B’deki yargı; “… şairaneliği reddetmesine rağmen lirizmden kaçamaz.” cümlesinden C’deki yargı; “Onun şiiri de eninde sonunda duygusal bir temele dayanır.” cümlesinden E’deki yargı çıkarılabilir. Şairin, şiirlerinde doğa güzelliklerini yansıttığına parçada değinilmiyor.
Cevap: E

 

21. Şiirin konusu, sevgiliden ayrılmanın verdiği acı olduğuna göre şiirin türü için lirik dememiz uygun olur. Pastoral şiir, köy ve çoban yaşamını anlatır. Didaktik şiir, amacı bilgi vermek olan bir şiir türüdür. Satirik şiir, toplumun veya kişilerin kusurlarını eleştirir. Epik şiir ise kahramanlık konularını, yurt sevgisini, tarihsel bir olayı konu edinir.
Cevap: B

 

22. Şiirde Anadolu’nun, bu toprakların insanının gözü ve kalbiyle tanınmasına yönelik bir çağrı var. Dolayısıyla memleket teması işlenmiş. Bütün dizelerde 6+5 durak düzeni var: El gi-bi do-laş-ma (6) + A-na-do-lun-da (5). Uyak düzeni a b a b; yani çapraz uyak. “Anadolu-n-da/ yol-u-nda” sözcüklerinde “olu” sesleri ve “tanı / çaban-ı” sözcüklerinde “anı” sesleri zengin kafiye. Millî Edebiyat zevk ve anlayışına bağlı olarak gelişen memleket edebiyatı çığırını temsil eden bu şiir, didaktik yönüyle öz şiire uzak düşüyor.
Cevap: E

 

23. Şiir 11′ li hece ölçüsüyle yazıldığına göre serbest nazımdan yararlanılmıştır diyemeyiz. Buna karşılık şiir, kar motifiyle ilgili bireysel bir duyuşun ifadesi niteliğinde. Hem uyak, ölçü gibi dış ahenkten hem de söyleyiş güzelliğinden yararlanılmış. Estetik güzelliği öne çıkaran bu şiirde öğretici, yani didaktik bir yan yok. “Yağmurlu, karanlık düşünce” gibi imgelerin, “dörtnala” gibi sözcüklerin çağrışımlarıyla şiire yeni boyutlar ekleniyor.
Cevap: E

 

24. Verilen dizede salkım söğütlerin saçlarını yıkadığı söylendiğine göre kişileştirme (teşhis) yapılmış. A dışındaki bütün seçeneklerde insan dışındaki varlıklar insanlaştırılmıs. B seçeneğinde “bulutun ata binmesi”, C seçeneğinde “bacaların türkü söylemesi”, D seçeneğinde “kuşların haber vermesi”, E seçeneğinde “güneşin günaydın demesi” kişileştirme özelliği taşıyor.
Cevap: A

 

25. I. bölümde bilgi yanlışı vardır. Çünkü Türklerin en eski destanı olarak bilinen “Yaratılış Destanı” Altay-Yakut bölgesinde derlenmiş bir destandır. Saka Türklerine ait destanlar Alp Er Tunga ve Şu destanlarıdır.
Cevap: A

 

26. Kutadgu Bilig İslamiyet etkisindeki Türk edebiyatının geçiş dönemi eserlerindendir. Yani dinî etkilerin eserlerde yavaş yavaş hissedildiği bir dönemin ürünüdür. Bu nedenle Kutadgu Bilig’de Şamanist kültürün etkilerinden değil İslamî kültürün etkilerinden söz edilebilir.
Cevap: E

 

27. Metin, Dede Korkut Hikâyeleri’ndeki Duha Koca Oğlu Deli Dumrul hikâyesinden alınmıştır. Deli Dumrul’un Azrail’i tanımaması, Türklerin İslamiyet ile yeni tanıştıklarını gösterir. Deli Dumrul ile Azrail arasındaki ilişki, hikâye edilerek anlatılıyor. Bunun yanı sıra ikisi arasındaki konuşmalara da yer verilmiş. Ayrıca Azrail olağanüstü bir varlığı ifade etmekte. Ancak Türk edebiyatının ve Türk dilinin en kıymetli eserlerinden olan bu hikâyelerin dil ve anlatımı için olumsuz bir yargıda bulunmamız mümkün değil. Nitekim uzun cümlelere rastlamadığımız gibi, anlatımın açık ve yalın olduğu da kolayca görülebiliyor.
Cevap: B

 

28. Âşık edebiyatı nazım biçimlerinden koşma, saz eşliğinde ve hece ölçüsüyle söylenir. Gerçi divan şairlerine özenen âşıklarca aruzla yazılan koşmalar da vardır. Ancak bu eğilim, Âşık edebiyatının karakteristik özelliğini yansıtmaz.
Cevap: C

 

29. Verilen şiirin nazım biçiminin türkü olduğunu dörtlüklerin son dizesinin nakarat oluşundan anlıyoruz. Halk şiirinde diğer nazım biçimlerinde nakarat (kavuştak ya da bağlama) yoktur. Uyak düzeninde ilk dörtlükte ikinci ve dördüncü dizeler, nakarat dizeleri, birinci ve üçüncü dizeler ise serbest, ikinci dörtlükte “öl-medi / kal-madı / ol-madı ” sözcüklerinde “I” sesiyle yarım uyak yapılmış ve “me-di / ma-dı” birimleri redif olarak kullanılmış. 6+5 durak düzeni ilk dörtlüğün 3.dizesinde ve ikinci dörtlüğün ikinci dizesinde bozulmuş: Der-man a-rar-ken der- (6) + de düş oldum (5). Durakların sözcüğü bölmemesi gerekiyor. Oysa 6+5 kalıbı bu dizede “derde” sözcüğünü bölüyor.
Cevap: D

 

30. Karagöz oyunu, mukaddime, muhavere (söyleşme), fasıl ve bitiş olmak üzere dört bölümdür. Verilen metin, Karagöz ile Hacivat’ın söyleştiği muhavere bölümündendir. Bu söyleşme sırasında Hacivat’ın kullandığı “vaveyla, setrepeki” gibi sözcükleri Karagöz, bir güldürü unsuru olarak yanlış anlamıştır. Bu sözcükleri kullanması, Hacivat’ın aydın kesimi temsil ettiğini düşündürür. Karagöz de kaba saba, bilgisi kıt biri olarak görünür. Oyunda Osmanlı şehir kültürünü yansıtan birçok öge olmakla birlikte verilen parçada bu kültüre ait ayrıntılar yoktur.
Cevap: E

 

31. Hece ölçüsüyle yazılan dörtlükte geçen “pîr”, “”taht” sözcükleri tasavvuf terimleridir. Dolayısıyla şiir, dinî-tasavvufi halk şiiri geleneğine bağlıdır.
Cevap: B

 

32. Okuduğumuz metinde Ahmedî adlı şairin hayat hikayesinin anlatıldığını söyleyemeyiz. Ancak, Ahmedî’nin şiirinde hiç güzellik olmadığının söylenmesi öznel bir değerlendirme. İskendername adlı eser hakkında bilgi veriliyor ve Ahmedî’nin Murat Han Gazi devrinde yaşadığı da belirtiliyor. Divan edebiyatında şairlerin hayat hikayelerinin ve şiirlerinden küçük örneklerin bazı kısa değerlendirmelerle bir araya getirildiği eserlere tezkire dendiğini hatırlayalım. Bu metin, şairin hayat hikayesine yer vermemekle birlikte bir tezkireden alınmış olmalı.
Cevap: C

 

33. I. cümlede Fuzuli’nin Şikâyetnamesine; II. cümlede Yirmisekiz Mehmet Çelebi’nin Sefaretname’sine; III. cümlede Mercimek Ahmet’in Kabusname’sine; IV. cümlede Gülşehri’nin Mantıku’t-Tayr’ına ait bilgi verilmiş. Âşık Paşa’nın Garipnâme’sine ait bir bilgi ise yok.
Cevap: E

 

34. Nedim, mesnevi nazım şekline itibar etmemiştir. O daha çok, gazel ve şarkılarıyla bir Lale Devri şairi olarak akla gelir. Ahmedî (İskendername /Cemşid ü Hurşit), Şeyhi (Harname / Hüsrev ü Şirin), Alî Şir Nevai (hamse) ve Nabi (Hayriye / Hayrabad) ise mesnevileriyle ünlü şairlerdir.
Cevap: E

 

35. Hürriyet Kasidesi, Tanzimat Dönemi’nde Namık Kemal tarafından yazılmıştır. Namık Kemal klasisizm akımından değil romantizmden etkilenmiştir. Bu kasidede de romantizm etkisinden söz edebiliriz. Şiir biçim özellikleriyle divan şiiri geleneğini sürdürür. Son beyitte hürriyet bir sevgiliye benzetilirken istiare yapılmıştır. Aynı beyitte şair, hürriyetin bizi hem esaretten kurtardığını hem de aşkının esiri yaptığını söylerken tezat yapmış oluyor.
Cevap: A

 

36. Şinasi ve Agâh Efendi’nin birlikte çıkardığı gazete Tercümanı- Hakikat değil, Tercüman-ı Ahval’dir. Tercüman-ı Hakikat, 1878’de Ahmet Mithat Efendi’nin çıkardığı gazetedir.
Cevap: D

 

37. Parçada kahramanı Bihruz Bey olan Araba Sevdası adlı romandan söz ediliyor. Recaizade Mahmut Ekrem, bu romanında parçada belirtildiği gibi yanlış Batılılaşma temasını işlemiştir.
Cevap: D

 

38. Sözü edilen yazar Ziya Paşa, makalesi de Şiir ve İnşa’dır.
Cevap: B

 

39. Verilen metinde geçen Behlül, Peyker, Nihat adları Halit Ziya’nın Aşk-ı Memnu romanının kahramanları. Servetifünun Dönemi’ne ait bu roman, bir sanat metnidir. Dolayısıyla romanda anlatıcı, gerçek bir kişi değil, kurmaca bir kişidir. Metinde Bihter’in düşündüğü şeylerden söz edildiğine göre anlatıcı, her şeyi biliyor, görüyor, yani ilahî bakış açısına sahip. Metinde “Gece oluyordu … Nesrin avizeyi yaktı… Kocasına baktı… duramadı…” biçiminde birbirini izleyen eylemlerin anlatımı olduğu için öyküleyici anlatımdan yararlanıldığı görülüyor.
Cevap: C

 

40. Servetifünun şairleri, divan şiiri nazım biçimlerini kullanmamışlar; Batı edebiyatından aldıkları sone, terzarima, triyole gibi nazım biçimlerini edebiyatımıza getirmişlerdir. Onların divan şiirinden aldıkları tek nazım biçim müstezattır, onu da değiştirerek kullanmışlardır.
Cevap: C

 

41. Hayat-ı Muhayyel Ahmet Hikmet Müftüoğlu’nun değil, Hüseyin Cahit Yalçın’ın eseridir.
Cevap: B

 

42. Fecriati topluluğu dilde sadeleşme hareketinin öncüsü olmamış, tersine bu harekete muhalif bir tutum izlemiştir. Dilde sadeleşme hareketini Genç Kalemler dergisinde yazanlar başlatmıştır.
Cevap: E

 

43. “Beş Hececilerin kendilerine ait bir dergisi olmamıştır. “Varlık”, Yaşar Nabi Nayır‘ın çıkardığı bir dergi olup edebiyatımızın en uzun ömürlü dergisi olarak halâ yayımlanmaktadır.
Cevap: D

 

44. Refik Halit Karay için “o zamana dek hiçbir kalemin deşelemediği” saptaması bizi romantizme değil realizme götürmelidir. Yazar, Memleket Hikâyeleri adlı eserini realist bir anlayışla yazmıştır.
Cevap: E

 

45. Verilen metinde, ölçülü, uyaklı mısralarla ve didaktik amaçla bir hikâye anlatılıyor. Bu nedenle Mehmet Akif Ersoy‘a ait bu metnin türü manzum hikâyedir. Mehmet Akif Ersoy, bütün şiirlerini aruzla yazdığı için bu metinde hece kullanılmış olamaz. Metinde geçen konuşmalar, söyleşmeye bağlı anlatımdan, konuşmalardan önceki mısralarda anlatılan izlenimler de betimleyici anlatımdan yararlanıldığını gösteriyor. Kahvede konuşulanlar ise halkın günlük yaşayışından bir kesit sunuyor.
Cevap:D

 

46. Fazıl Hüsnü Dağlarca şiirlerinde Arapça ve Farsça sözcüklere düşkünlük göstermemiş, tersine ilk birkaç şiir kitabından sonra öz Türkçe kullanmaya özen göstermiştir.
Cevap: A

 

47. Parçada Tarık Buğra‘nın Küçük Ağa adlı romanından söz edilmektedir. Peyami Safa‘nın, Necati Cumalı‘nın Kurtuluş Savaşı’nı konu alan herhangi bir romanı yoktur. Fazıl Hüsnü Dağlarca şairdir ve Kurtuluş Savaşı ile ilgili yapma destan örneği olan Üç Şehitler Destanı adlı eseri vardır. Yahya Kemal ise şiirden başka türlerde de yazmış olmakla beraber roman türünde eser vermemiştir. Onun İstiklal Harbi konusunda fıkra ve makalelerini bir araya getiren eseri Eğil Dağlar’dır.
Cevap: D

 

48. Parçada sözü edilen, Bu Ülke, Mağaradakiler, Ümrandan Uygarlığa gibi eserleri anılan düşünür ve yazarımız Cemil Meriç’tir.
Cevap: A

 

49. Verilen dizelerin “kardeşlerim” hitabıyla başlaması, şiirdeki söylev üslubunu gösteren bir öge. Şiir, düzenli bir nazım biçimiyle yazılmadığına göre serbest nazımla yazılmış. Şiirde geçen “toprağı sürmek”, “yeryüzünde tek esir yurt, tek esir insan kalmayıncaya dek”, “büyük hürriyet” gibi ifadeler emek, barış, özgürlük kavramlarının şiirdeki karşılıkları. Şair, okuyucuyu toprağı sürmeye, barış ve özgürlük uğruna özveride bulunmaya çağırdığı için dilin kalabalıkları harekete geçirme gücünü kullanıyor. Ancak fütürizm akımında işlenen teknolojiyi övme, geleceğe atılma gibi temalar bu şiirde yok.
Cevap: E

 

50. Şiir çapraz uyak düzeniyle ve 11 ‘li hece ölçüsüyle yazıldığına göre, serbest ölçüyü kullanan Nâzım Hikmet, Orhan Veli ve Cemal Süreya seçeneklerini hemen eleyebiliriz. Yağmur motifinin halk şiirine özgü söyleyişten uzak bir şekilde, sanatlı bir anlatımla işlenmiş olması, şiirde öz şiir anlayışını düşündürüyor. Bu durumda cevabın Necip Fazıl olması gerekiyor.
Cevap: C

 

51. Verilen şiirde ikinci Yeni özellikleri açıkça görülüyor. Anlatım kapalı. Konuşma dilinin mantıksal düzeninden uzaklaşılmış. “Saksılarım ışıdı”, “gökler tuttum” gibi alışılmamış bağdaştırmalar var. “Padişah”, “Akad”, “kilise” gibi sözcüklerin çağrışım gücünden yararlanılmış. Buna karşılık halk söyleyişlerine, folklora yer verilmemiş. Zaten İkinci Yeni şiirine göre, Cemal Süreya’nın ifadesiyle söylemek gerekirse, “Folklor şiire düşmandır.”
Cevap: B

 

52. Şiirde dizelerin birbirinden farklı uzunlukta olduğu açıkça görüldüğüne göre serbest ölçü kullanılmış. Şiirin öznesi borçları yüzünden kılığı düzgün olmayan sıradan biri. Sevdiği kadının kendisine kıymet vermemesinden yakınıyor ve borçlarından kurtulacağı günü hayal ederek avunuyor. Şiir, günlük yaşamda herhangi bir kişiden duyabileceğimiz konuşma cümleleriyle yazılmış. Herhangi bir imgeye, söz sanatlarına yer verilmediği için şairaneliğe karşı bir tutumu yansıtıyor. Birinci Yeni şiirinde mizah unsurları olmakla birlikte bu şiirde mizahtan yararlanıldığını söyleyemiyoruz.
Cevap: C

 

53. Metinde Doğulu kimliğimiz yüzünden Batılı olmayı başaramadığımız düşüncesi işlenmiş. Düşündürücü nitelikte olduğu için yazının türünü deneme olarak belirleyebiliriz. Yazar öznel yargılara dayanarak konuyu aydınlattığı için açıklayıcı anlatım söz konusu ve dil göndergesel işlevde kullanılmış. Ancak metnin alındığı eser Diyelim-Söz Arasında, Nurullah Ataç’a ait.
Cevap: E

 

54. Tohum adlı tiyatro eserinin yazarı Necip Fazıl Kısakürek’tir. Metinde tiyatro eserlerinde hep gördüğümüz karşılıklı konuşmalara yer verilmiş; yani söyleşmeye bağlı anlatım (diyalog) kullanılmış. Cumhuriyet’in ilk yıllarında yazılan ve Anadolu kültürünü, insanını yücelten bu eserde sezgicilik akımının etkileri görülür. Metinde maddeye karşı ruhun üstünlüğü fikri, mistik bir öge olarak işlenmiş. Buna karşılık metindeki cümlelerde dilin alıcıyı harekete geçirme işlevinde değil de göndergesel işlevde kullanıldığını söyleyebiliriz.
Cevap: D

 

55. E’de “Her Gece Bodrum” adlı eseriyle kendisinden söz edilen yazar, Tarık Dursun K. değil, Selim İleri’dir.
Cevap: E

 

56. Dadaizm, bilindiği gibi, kuralsızlığı kural edinen bir akımdır. Evrendeki varlıklar arasında gizli benzerlikler ve ilişkiler olduğunu öne süren akım ise sembolizmdir.
Cevap: B

LYS Edebiyat Deneme Sınavı 3 –Çözümlü

$
0
0

1.İyi sanatın yüzölçümü biraz küçüktür; orada ancak ayrıcalıklı okurlar ikamet edebilir.
Yukarıdaki altı çizili sözle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Gerçek sanat yapıtlarında niceliğin değil, niteliğin önemli olduğu
B) Sanat değeri yüksek yapıtlara her zaman rastlanmadığı
C) Nitelikli sanat yapıtlarından anlayanların sayıca az olduğu
D) Bir yapıtın sanat değerinin küçük ayrıntılarda ortaya çıktığı
E) Gerçek sanatseverlerin toplumda azınlıkta kaldığı

 

2. Okur milleti ille de kamera arkasını görmek ister: “Bakalım bu yazar denen adam ne yer, ne içer, evinde nasıl yaşar? Günün hangi vakitlerinde yazmaya oturur? Yazarken hangi sancıları geçirir? Yazdıklarında kendisi ne kadar vardır? Hangi kahramanının arkasına sığınmıştır?”
Bu parçadaki “kamera arkasını görmek” sözüyle anlatılmak istenen aşağıdakilerden hangisidir?
A) Yazarı edebiyat tarihi içinde değerlendirmek
B) Yazarla samimi bir ilişki içinde olmak
C) Yazardan eserleri hakkında açıklama beklemek
D) Yazarı gerçek yaşamı içinde tanımak
E) Yazarı eserleri aracılığıyla tanımak

 

3. (I) Türk şiir geleneğinde değişimleri ve gelişimleri simgeleyen her akımda, çıkışta Oktay Rifat adına rastlarsınız. (II) Yeniliklerin şairidir o ve bu yenilikleri kendi çizgisi içine çekmeyi başarmıştır. (III) Akımlar, yenilikler, işlevlerini bitirip son bulur; gene de Oktay Rifat kazançlı çıkmıştır. (IV) Kalan nitelikli tortuda Oktay Rifat damgası vardır. (V) Geleneğin kalıplarına sıkışmadan geleneğin halkası olmuştur.
Bu parçada Oktay Rifat’la ilgili olarak numaralı cümlelerin hangisindeki açıklama yanlıştır?
A) I. cümlede, yeniliklere öncülük ettiğinden söz edilmiştir.
B) II. cümlede, yeniliklere kendi yorumunu katabildiği anlatılmıştır.
C) III. cümlede, günceli izlemekten zarar görmediğine değinilmiştir.
D) IV. cümlede, şiir geleneğimize katkısının olduğu belirtilmiştir.
E) V. cümlede, gelenekçi bir şair olduğu söylenmiştir.

 

4. Zamanla kavradım bu dizelerin ne anlama geldiğini… Gerçek yalnızlığın ne olduğunu… Gerçek yalnızlık; dostlar, tanışlar bir bir çekip gittikten sonra başlıyor. Bir, anılardır geriye kalan! Gün akıp gittikçe silikleşen, değişen, başkalaşan anılar…
Parçanın yazarının sözünü ettiği dizeler aşağıdakilerden hangisi olabilir?
A) Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir
Gittikçe artıyor yalnızlığımız
B) Arıyorum yıllar var ki ben onu
Âşıkıyım beni çağıran bu sesin
C) Mutluluk yalnız kendini görür
Yalnızlık kendi tutukluğunda özgür
D) Artık demir almak günü gelmişse zamandan
Meçhule giden bir gemi kalkar bu limandan
E) Zamanla nasıl değişiyor insan
Hangi resmime baksam ben değilim

 

5. (I) Aç tavuk için darı ambarı neyse, edebiyat adamı için de kitabevi odur. (II) Çünkü, edebiyat adamı herkesten farklı olarak kitapla beslenir. (III) Bir türlü gideremediği açlığı yüzünden her gün kitabevi önlerine sürüklenir. (IV) Çoğu kez satın almasa bile, kâğıt ve mürekkep kokusu solumak, kitaplara dokunmak, beyaz sayfalara dağılmış hurufat üzerinde göz gezdirmek için kitap rafları arasında dolaşır. (V) Bir de düşü vardır: Bir gün, raflarında dünyanın bütün kitaplarının yer aldığı bir kitabevine sahip olmak.
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerin hangilerinde karşılaştırma yapılmıştır?
A) I. ve II.          B) III. ve IV.          C) II. ve V.          D) I. ve III.          E) IV. ve V.

 

6. Aşağıdaki dizelerin hangisinde düşsel öğelere yer verilmemiştir?
A) Sonu gelmese de hiçbir aşkın
Açalım yine de çiçeklerimizi
B) Seni düşünürken
Bir çakıl taşı ısınır içimde
C) Bütün kitapları yakmalı
Sevda üstüne ne söylemişlerse yalandır
D) İhtiyar atlar gibi kapandım içime
Yasını tutuyorum sonsuz bir kehanetin
E) Elbette aşk beni geçer haritayı kendi çizmiş
Dağları iyi biliyor, nehirleri de

 

7. (I) Her insan başarılı olmak ister. (II) Başarının sırlarına dair sayısız makale ve kitap yazılması da bunun göstergesidir. (III) Başarılı olmak, başarıya ulaşmak, kişiden kişiye farklı yorumlanabilir. (IV) Bir insan başarılı olmak istiyorsa buna yürekten inanmalıdır. (V) Başarı, kendisini isteyene gider çünkü.
Numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisinde yanlış bilgi verilmiştir?
A) I. cümlede yan cümle, temel cümlenin nesnesidir.
B) II. cümle özne ve yüklemden oluşmuştur.
C) III. cümlede yüklem, edilgen çatılı yeterlik birleşik eylemidir.
D) IV. cümlede birleşik zamanlı eylem kullanılmıştır.
E) V. cümle yapıca basit bir eylem cümlesidir.

 

8. (I) Günümüz eleştirmenlerinin çoğu, bir yapıtı nasıl değerlendireceğini bilmiyor. (II) Romanı, şiiri, öyküyü aynı bakış açısıyla değerlendiren o kadar çok eleştirmen var ki. (III) Oysa hiçbir yapıt, tür özellikleri dikkate alınmadan değerlendirilemez. (IV) Her türün tekniği farklı, amaçları ayrıdır. (V) Romanın uzunluğuna bakıp öykü yazarını kısa yazdığı için suçlamak doğru olur mu?
Yukarıdaki numaralanmış cümlelerle ilgili aşağıdakilerden hangisinde yanlış bilgi verilmiştir?
A) I. cümlede “çoğu” sözcüğü belgisiz zamirdir.
B) II. cümlede birden çok edat vardır.
C) İli. cümlede birleşik yapılı sözcük yoktur.
D) IV. cümle sıralı cümledir.
E) V. cümle, dört yargı içermektedir.

 

9. Boğazından lıkır lıkır geçen
Şu suyun kıymetini bil
Nedir ki bu mavilik deme
Pencereden görebildiğin kadar
Göğün kıymetini bil
Bu dizelerde aşağıdakilerden hangisi yoktur?
A) Ayrılma (çıkma) durumu eki
B) Tamlayan eki
C) İyelik eki
D) Bulunma (kalma) durumu eki
E) Belirtme(yükleme) durumu eki

 

10. (I) Bizim saraylarımız bile göçebeliğimizin göstergesi. (II) İşte Topkapı Sarayı, çadırlı yerleşmenin taşlaşmışı… (III) Osmanlı Döneminde öyleydi de günümüzde farklı mı sanki? (IV) Göçebelikten, göçebe kafasından günümüzde kurtulduk mu? (V) Beş kuşak aynı binada oturan kaç aile vardır içimizde?
Bu parçayla ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi doğru değildir?
A) I. cümlede “bile” sözcüğü bağlaçtır.
B) II. cümlede özel ad, belirtisiz ad tamlaması biçiminde kurulmuştur.
C) III. cümlede bağlaç görevdeş iki sözcüğü bağlamıştır.
D) IV. cümle biçimce olumlu, anlamca olumsuzdur.
E) V. cümle özne, yüklem ve dolaylı tümleçten oluşmuştur.

 

11. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde altı çizili sözcüğün yazımı doğrudur?
A) Çünki buna kimse inanmıyor.
B) Estağfirullah. sizi eleştirmek ne haddimize!
C) Makina mühendisi olmayı düşünüyor.
D) Bu cihaz, şofben zehirlenmelerine son verecek.
E) Kamyon şöförleri burada yemek yer.

 

12. Goethe’nin ( ) Genç Werther’in Acıları ( ) adlı romanı yayımlandığında Almanya’yı bir Werther modası sarmıştır ( ) Werther gibi giyinmek ( ) onun gibi sev-mek ( ) onun gibi ölmek ( )
Bu parçadaki parantezle belirtilen boşluklarda aşağıdaki noktalama işaretlerinden hangisi kullanılmaz?
A) Tırnak          B) Parantez          C) Virgül          D) iki nokta          E) Üç nokta

 

13. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde anlatım bozukluğu yoktur?
A) Kriz sürerse ben işimden, sen de parandan olacaksın.
B) Yemek yenmiş, ocak başında sohbet başlamıştı.
C) Yağmur yağacağını size söylemiştim ve uyarmıştım.
D) Çekmecede çok sayıda resmî ve iş mektubu vardı.
E) Kül tablası, arka arkaya yaktığım sigara izmaritleriyle ağzına kadar dolmuştu.

 

14. Günün gerildiğini ilk fark edenler, sokaklarda özgürce gezinen başıboş köpekler oldu. Köpekleri, apartman çöplüklerinde yiyecek arayan kediler izledi. Şurda burda oyalanmayı bırakıp terk edilmiş virane evlere, inşaatlara, park ya da bahçelerdeki kuytuluklara sığındılar. Rüzgârın hızı da uğultusu da giderek azaldı ve sonunda büsbütün dindi. Öylesine dindi ki yapraklar kımıldamaz oldu. Her şey mutlak bir dinginliğe doğru akmaya başladı. Gökyüzü bu akışa uydu; önce alabildiğine aydınlandı, sonra da kurşuni bir renge dönüştü.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi yoktur?
A) Deyimlerin somutlaştırma gücünden yararlanma
B) İşitme ve görme duyusuna ilişkin ayrıntılar
C) Betimleyici anlatıma yer verme
D) Doğayı devinim içinde yansıtma
E) Kişileştirmeye başvurma

 

15. Alabalık avlarken değişmez kurallar vardır. Alabalık temiz ve soğuk sularda yaşar. Kirli ve sıcak sularda boşuna vakit kaybetmeyin; alabalık bulamazsınız. Kesinlikle gölgenizi suya düşürmeyeceksiniz. Avlandığınız bölgenin doğa örtüsüne uygun giyineceksiniz. Mutlaka çok sessiz olacaksınız. Yağmurdan sonraki bulanık suda avlanmayacaksınız. Yazın sıcak havada özellikle gölde zor balık tutarsınız, şansınızı zorlamayın.
Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerin hangisi yoktur?
A) Kanıtlayıcı anlatıma başvurma
B) Dilin alıcıyı harekete geçirme işlevinden yararlanma
C) Göndergenin dil dışı gerçeklik olması
D) Öneri cümlelerine yer verme
E) Mecazdan kaçınarak gerçek anlamlı sözcükler kullanma

 

16. Veremli bir çocuğu anlatan bir roman okuyordum. Çocuk boyuna “Ağaçları göreceğim geldi, beni ağaçlara götürün, ağaç görmeden ölmek istemiyorum.” diyordu. Sabaha kadar, çocuğun ağaç sevgisi iliklerime işlemişti. Gün doğarken en yakın bahçeye koştum, ilk rastladığım ağacı öptüm.
Parçada sözü edilen romanda aşağıdaki anlatım niteliklerinden hangisinin bulunduğu söylenebilir?
A) Yoğunluk          B) Özgünlük          C) Yalınlık          D) Derinlik          E) Etkileyicilik

 

17. (I) Erozyon, bir ülke için en tehlikeli şeylerden biri. (II) Türkiye’nin toprak erozyonuna hep en ürkünç bir haber gibi bakıldı. (III). “Ülkemiz her yıl erozyon nedeniyle Kıbrıs kadar toprak yitiriyor.” tarzındaki haberlerden dehşet duyuldu. (IV) Toprak erozyonu kadar ciddi, belki ondan daha önemlisi, değerlerin erozyonudur. (V) Yıllardır inandığınız, güvendiğiniz, ayağınızı bastığınız tüm değerlerin birer ikişer ayağınızın altından kaydığını gözlemlemek hoş bir şey mi? (VI) En yıkılmaz sandığımız kurumların çöktüğüne, yükselen değerlerin peşine takılmış bir toplumun çılgın ve gözü kara biçimde baş döndürücü bir yolculuğa çıkmış olduğuna tanık olmak insana acı veriyor.
Bu parçada numaralanmış cümlelerin hangisinden başlanarak ikinci paragrafa geçilmelidir?
A) II.          B) III.        C) IV.         D) V.           E) VI.

 

18. Şiir heveslilerinin ortak merakıdır. Ünlü bir şairi köşeye sıkıştırdılar mı sorarlar: — Bunun hazır reçetesi yok. Bu nedenle kitaplar dolusu öğüt veren de çıkıyor birkaç sözcükle meraklıları başından savanlar da. Aslında güzel şiirin nasıl yazılacağını açıklayandan çok, nasıl yazılmayacağını anlatan daha fazla. Ancak şu ortak kanıda birleşebiliriz: Güzel şiirin karşısında herkes önünü ilikliyor.
Yukarıda boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilirse parçada anlam bütünlüğü sağlanmış olur?
A) Şiirde ölçü ve uyak gerekli midir?
B) Güzel şiir yazmak için ne yapmalı?
C) En beğendiğiniz şiiriniz hangisi?
D) Size göre şiir nedir?
E) Şiirin belli kuralları var mıdır?

 

19. Geçenlerde bir okurumuz yakınıyordu: “Ünlü yazarların kitaplarını tanıtıyorsunuz ama nice değerli kitap var ki hiçbir zaman bu şansa sahip olamadan kaybolup gidiyor. Biz onları ya bir rastlantı sonucu ya da bir arkadaşımız tavsiye ettiğinde okuyabiliyoruz. Sayfanızda bu tür kitaplara da yer vermenizi istiyoruz.” Ne kadar yerinde bir şikâyet.
Bu parçadan aşağıdaki yargılardan hangisi çıkarılamaz?
A) Tanıtımı yapılan kitaplar genellikle ünlü yazarlara ait kitaplardır.
B) Pek çok değerli kitap, tanıtımı yapılamadığı için layık olduğu ilgiyi görememektedir.
C) Kimi değerli kitapların okuyucularla buluşması tesadüfen olmaktadır.
D) Kitap tanıtımını ünlü yazarların eserleriyle sınırlandırmak yanlış bir tutumdur.
E) Tanıtımı yapılan kitaplar arasında öyleleri vardır ki okunmaya değmez.

 

20. Şu özel televizyonlarda, erkek spikerleri geçtik, kadın spikerlerin bile “Bizi izlemeye devam edin!” demeleri yok mu, ifrit oluyorum. Ayol, Türkçede “lütfen” diye bir kelimenin bulunduğunu bilmiyor musunuz? Yoksa, “sizi izleyenleri” bir lütfenciğe bile layık görmüyor musunuz? Açıkça söyleyin de bilelim. Ne şanssız ve ne sabırlı bir milletiz biz! Çıkıyorlar karşımıza, sırıtık suratlarla bir “lütfen’i, bile çok görerek istediklerini istedikleri üslupla söylüyorlar, gıkımız bile çıkmıyor.
Bu parçada televizyon sunucularında olmadığı söylenen nitelik aşağıdakilerden hangisidir?
A) Türkçeyi düzgün ve etkili kullanma
B) İzleyicilere karşı duyarlı ve nazik olma
C) Zengin bir sözcük dağarcığına sahip olma
D) İçten ve sevecen olma
E) İş disiplinin gerektirdiği ciddiyette olma

 

21. İster inanın ister inanmayın, pek yakında insanlar akıl hastanelerine hücum edecekler. Hastaneler ihtiyaca cevap veremez olacak. Her caddede, her mahallede ruh sağlığı merkezleri açılacak. Gençler, çocuklar, orta yaşlılar, ihtiyarlar ömürlerinin geri kalanını ruh hekimlerinin kontrolünde geçirecekler. İnsanlar çerez gibi müsekkin (sakinleştirici) taşıyacak ceplerinde.
Bu parçayla ilgili aşağıdakilerin hangisi söylenemez?
A) Ruh sağlığıyla ilgili sorunların yakında epey artacağı anlatılmak istenmiştir.
B) Gelecekten söz eden anlatım türü kullanılmıştır.
C) Dil göndergesel işlevle kullanılmıştır.
D) Öngörü ve tahmine dayalı yargılara yer verilmiştir.
E) Bilimsel bir makaleden alınmıştır.

 

22. Aşağıdaki dizelerin hangisinde teşbih (benzetme) yapılmamıştır?
A) Değirmen misali döner başım
Sevda değil, bu bir hışım
B) Zaman bir böcek gibi sinsi, kenarda
Koltukların didikler durur kadifesini
C) Önce upuzun, sonra kesik saçın vardı
Tenin buğdaysı, boyun bir başak kadardı
D) Ne hoştur kırlarda yazın uyumak
Bulutlar ufukta beyaz bir yumak
E) Ne istersin benden akşam saatinde
Bir gülüşü olsun görülmemiş kadın

 

23. Aşağıdaki dizelerin hangisinde kullanılan uyağın türü diğerlerinden farklıdır?
A) Kanayan bir yara gördüm mü yanar tâ ciğerim,
Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim!
B) Koca Mustâpaşa! Ücra ve fakir İstanbul!
Ta fetihten beri mümin, mütevekkil, yoksul.
C) Sevdiklerim göçüp gidiyorlar birer birer
Ay geçmiyor ki almayayım gamlı bir haber.
D) İnsanlar anlaşıldı cihanın da sırrı yok,
Kalsaydı tirkeşimde eğer tek bir altın ok.
E) Aşkın sihirli şarkısı yüzlerce dildedir,
İspanya neşesiyle bu akşam bu zildedir.

 

24. Aşağıdaki dizelerin hangisinde 4+4 durak düzeni yoktur?
A) Bunu çalan anlar kendi
Şeytan bunun neresinde
B) Abdest alsan aldın demez
Namaz kılsan kıldın demez
C) İçinde mi dışında mı?
Burgusunun başında mı?
D) Dut ağacından teknesi
Kirişten bağlı perdesi
E) Dertli gibi sarıksızdır
Ayağı da çarıksızdı

 

25. Günümüzde sadece nostaljik bir obje hâline gelen gaz lambaları, pek çoğumuzun çocukluk gecelerinin yâreni, anılara saklanan eski bir dostudur. Eski çocukların, eski gecelerinden kalma bir anıdır idare lambaları ya da yaygın adıyla “gaz lambaları”. (…)
Gaz lambaları konusunu hem yazar kimliği ile önemli başarılara imza atan hem de yıllardır Türkiye’nin ve dünyanın çeşitli ülkelerinden gaz lambaları toplayan Adalet Ağaoğlu ile görüştük. Ağaoğlu, gaz lambaları biriktirmeye nasıl başladığını şöyle anlattı:
Bu parça aşağıdaki metin türlerinden hangisine örnek olabilir?
A) Sohbet          B) Röportaj          C) Deneme          D) Haber yazısı          E) Fıkra

 

26. Aşağıdakilerin hangisinde boş bırakılan yere ayraç içindeki sözcük getirilirse tanım yanlış olur?
A) — bir sorunu yerinde görme, inceleme, soruşturma yoluyla yansıtan gazete ve dergi yazısıdır. (röportaj)
B) Bir topluluğu belli bir düşünce doğrultusunda etkilemek, coşkulandırmak amacıyla yapılan konuşmaya — denir, (söylev)
C) Genellikle çocukları eğlendirerek eğitmek amacıyla uydurulan ve gerçek dışı olayların öykülendiği anlatıya — denir, (masal)
D) — bir kimsenin yaşamı boyunca başından geçen ya da tanık olduğu önemli olayları ve tanıdığı kişileri anlattığı yazı türüdür, (anı)
E) Herhangi bir konuda yazarın kesin sonuçlara varmadan görüş ve düşüncelerini anlattığı yazı türüne — denir, (makale)

 

27. Aşağıdakilerin hangisi sanat metinlerinin ayırıcı özelliklerinden biri değildir?
A) Dilin ağırlıklı olarak şiirsel işleviyle kullanılması
B) Yan anlam bakımından zengin olması
C) Bireysel bir yaratımın ürünü olması
D) Yoruma açık bir anlam içermesi
E) Göndergesinin dil dışı gerçeklik olması

 

28. Almanların Nibelungen’i, İspanyolların Le Cid’i, Yunanların Odysseia’si varsa, bizim de — var.
Bu cümledeki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilemez?
A) Bozkurt’umuz
B) Göç’ümüz
C) Ferhat ile Şirin’imiz
D) Oğuz Kağan’ımız
E) Alper Tunga’mız

 

29. Göktürk Yazıtlarıiçin aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Edebiyat kadar tarih, sosyoloji, etnografya için de önemlidir.
B) Türk edebiyatının ilk yazılı ürünleri olarak değerlendirilir.
C) “Söylev” özelliklerinin ağır bastığı metinlerdir.
D) Uygur Türkçesinin tüm inceliklerini yansıtır.
E) Türklerin 8. yüzyıldaki yaşamını yansıtan canlı belgelerdir.

 

30. Aşağıdakilerden hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Karagöz oyununda Karagöz, okumamış halk kesimini, Hacivat ise aydın tabakayı temsil eder.
B) Orta oyununda en önemli kişiler Pişekâr ile Kavuklu’dur.
C) Meddah aksesuar olarak bir mendil ve bastondan yararlanır.
D) Halk hikâyelerinde olayların anlatımı nesir, konuşmalar ise nazım biçimindedir.
E) Halk hikâyeleri genellikle saz şairleri tarafından derlenmiş ve yazıya geçirilmiştir.

 

31. Aşağıdakilerden hangisi Aşık edebiyatının özelliklerinden biri değildir?
A) Halk dilinden uzaklaşılmadan doğal ve içten bir söyleyiş benimsenmiştir.
B) Nazım birimi dörtlük, ölçü hece ölçüsüdür.
C) Kalıplaşmış benzetme ve hayallere yer vermekten kaçınılmıştır.
D) Genellikle yarım uyaktan yararlanılmıştır.
E) Başlıca ürünler koşma, destan, semai, varsağıdır.

 

32. Aşağıdaki dizelerden hangisi bir taşlamadan alınmıştır?
A) Bir çanağı yoktur ayran içecek
Kahveyi bulunca fincan beğenmez
B) Kımıldanır hep dertlerim devinir
Yas ile sevincim yıkışır dağlar
C) Kalktı göç eyledi Avşar illeri
Ağır ağır giden iller bizimdir
D) Aşkın ateşidir sinemi yakan
Lütfuna erer mi çevrini çeken
E) Telgrafın tellerini arşınlamalı
Yâr üstüne yâr seveni kurşunlamalı

 

33. (—) şiirinde aşk, sevgili-rakip-âşık üçlüsü etrafında düşünülür. Hayal sistemi, toplumsal düzenin yansıması olarak saray istiaresi etrafında oluşturulur. Bu nedenle sevgili tıpkı bir hükümdar gibi tasvir edilir. Kudretlidir, lütuf ve ihsan sahibidir. Fakat aynı zamanda zalimdir. Sevilir, sevmez; kıskanılır, kıskanmaz. Naz eder. Âşık ise sevgilinin sarayının kapısında bir kuldur. Sevgilinin etrafındaki rakipler ile mücadele halindedir. Bir taraftan sevgilinin ilgisizliği, hatta zulmü, diğer taraftan rakipler, âşığı müthiş bir dert içinde bırakır.
Bu parçadaki boşluğa aşağıdakilerden hangisinin getirilmesi uygundur?
A) Halk          B) Divan          C) Tasavvuf          D) Tanzimat          E) Servetifünun

 

34. Aşağıdakilerden hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?
A) Kadı Burhanettin, tuyuğlarıyla tanınmış bir divan şairidir.
B) Vesilet’ün Necat, Süleyman Çelebi’nin mevlit olarak bilinen eseridir.
C) Fuzuli, Hadikat’üs-Süeda adlı eserinde Kerbela olayını anlatır.
D) Nabi “hikemi şiir” denilen didaktik tarzın en büyük ustasıdır.
E) Kâtip Çelebi, mahallileşme akımının en güçlü temsilcisi olup hece ölçüsüyle bir koşma yazmıştır.

 

35. Eski edebiyatımızda didaktik eserlerin gerek aydınlar gerek halk üzerinde önemli etkileri olmuştur. Yunus Emre‘nin Risaletü’n Nushive’si (I) Anadolu’da bu tarzda yazılan ilk eserlerdendir.
14. yüzyılda Âşık Paşa’nın Garipname’si,(II)
15. yüzyılda Mercimek Ahmet’in Kabusname’si,(III)
17. yüzyılda Nabi’nin Hayriye’si (IV) ve 18. yüzyılda
Şeyh Galip’in Hüsn ü Aşk’ı (V) didaktik tarzda yazılan  ünlü eserlerdir.
Bu parçada numaralı yerlerin hangisinde belirtilen eser didaktik nitelikte değildir?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.          E) V.

 

36. — hikâye ve romanlarında kendisini gizlemez. Arada bir olay akışını keserek okuyucuya hitap eder, anlatılan şey hakkında soru sorar, bilgiler verir ve kendi düşüncesini bildirir. Eseri okuyucularla böyle konuşa konuşa devam ettirir. Bu tarz, meddahların hikâye anlatma yöntemidir.
Yukarıdaki boşluğa aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Namık Kemal
B) Ahmet Mithat Efendi
C) Şemsettin Sami
D) Sami Paşazade Sezai
E) Recaizade Mahmut Ekrem

 

37. Edebiyatımızda ilk kalem kavgası — Döneminde, yeni edebiyatı savunan Recaizade Mahmut Ekrem ile eski edebiyat yanlısı — arasında olur. Birincisinin Zemzeme’sine karşılık diğeri — adlı eseri yazar.
Bu parçadaki boş yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Servetifünun – Ahmet Mithat Efendi – Dekadanlar
B) Tanzimat – Ziya Paşa – Harabat
C) Tanzimat – Muallim Naci – Demdeme
D) Servetifünun – Süleyman Nazif – Batarya ile Ateş
E) Fecriati – Tahsin Nahit – Jön Türk

 

38. I. Genel olarak aruzu kullanmakla birlikte heceyle yazdıkları şiirler de vardır.
II. Gazeteye önem vermişler, bu alandaki çalışmalarıyla örnek olmuşlardır.
III. Roman türünün gelişmesinde önemli katkıları olmuştur.
IV. Vatan, millet, özgürlük sevgisini dile getiren şiirler yazmışlardır.
V. Osmanlı tiyatrosunun modern bir tiyatro olması için büyük çaba harcamışlardır.
Yukarıdakilerden hangileri, Namık Kemal ile Tevfik Fikret‘in ortak yönleridir?
A) I. ve III.           B) II. ve IV.           C) III. ve V.          D) I. ve IV.            E) II. ve V.

 

39. Bir vakit gelirdi ki her ikisi de yorulur; çocuk küçücük eliyle ağzını saklayarak yalandan esnemeye başlar, Ahmet Cemil’in yorgun gözleri süzülürdü. Bir aralık uşak görünür:
— Hanımefendi haber göndermiş, küçük bey artık yorulmuştur, diyor…
sözüyle derse hatime verilir. Çocuk bir an evvel hareme gitmek, uşak da Ahmet Cemil’i bir an evvel evine götürüp evden avdet etmek için sabırsızlandıklarından, bunun çocukla uşak arasında bir sania olması da pek ziyade ihtimal altında olmakla beraber Ahmet Cemil aldanmayı tercih ederdi.
Bu metinle ilgili aşağıdaki açıklamalardan hangisi yanlıştır?
A) Halit Ziya Uşaklıgil’in Mai ve Siyah adlı romanından alınmıştır.
B) Romanın başkahramanı Ahmet Cemil’in özel ders verdiği anlatılmıştır.
C) Romanın yazıldığı dönemin sosyal zihniyetine ait unsurlara yer verilmiştir.
D) Uzun cümleler ve yabancı sözcükler kullanılmıştır.
E) Gözlemci anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır.

 

40. Servetifünun şiiriyle ilgili aşağıdaki yargıların hangisinde bilgi yanlışı vardır?
A) Divan edebiyatının temalarına, hayal dünyasına ve mazmunlarına geri dönülmüştür.
B) Aruz ölçüsünün heceden üstünlüğü savunulmuştur.
C) Arapça ve Farsçadan alınan sözcük ve tamlamalara aşırı ölçüde yer verilmiştir.
D) Batı’dan alınan sone, terzarima gibi nazım biçimleri kullanılmıştır.
E) İç ahenge, biçim mükemmelliğine önem verilmiştir.

 

41. Aşağıdakilerden hangisi Cenap Sahabettin ile Ahmet Haşim’in ortak bir yönü değildir?
A) Tüm şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmaları
B) Sanat hayatlarına aynı edebî toplulukta başlamaları
C) Aşk, tabiat gibi bireysel temaların dışına çıkmamaları
D) En çok serbest müstezat biçimini kullanmaları
E) Bulundukları edebî topluluk dağıldıktan sonra başka bir topluluğa katılmamaları

 

42. Tanzimat Dönemi’nde Şinasi’nin başlattığı ama çeşitli sebeplerle ihmal olunan dilde sadelik çığırı, İkinci Meşrutiyet Dönemi’nde Mehmet Emin Yurdakul
(I), Cenap Sahabettin (II), Ziya Gökalp (III) , Rıza Tevfik Bölûkbaşı (IV) ve Yahya Kemal Beyatlı (V) aracılığıyla tekrar hayata geçirilmiştir.
Bu parçadaki bilgi yanlışının giderilmesi için numaralı adlardan hangisinin çıkarılması gerekir?
A) I.          B) II.          C) III.          D) IV.           E) V.

 

43. Denizlerden
Esen bu ince hava saçlarınla eğlensin.
Bilsen
Melal-i hasret ü gurbetle ufk-ı şama bakan
Bu gözlerinle, bu hüznünle sen ne dilbersin!
Ne sen,
Ne ben,
Ne de hüsnünde toplanan bu mesa,
Ne de alam-ı fikre bir mersa
Olan bu mai deniz,
Melali anlamayan nesle aşina değiliz.
Bu şiirin nazım biçimi aşağıdakilerden hangisidir?
A) Sone         B) Serbest müstezat           C) Terzarima          D) Murabba          E) Muhammes

44. Aşağıdakilerden hangisi Faruk Nafiz Çamlıbel’in özelliklerinden biri değildir?
A) İlk şiirlerinde aruzu kullanması
B) Beş Hececiler’den biri olması
C) Memleket edebiyatına öncülük etmesi
D) Manzum tiyatro eserleri yazması
E) Hikâyelerinde kasaba yaşamını yansıtması

 

45. Türk edebiyatında roman ve hikâyenin gelişmesiyle ilgili aşağıdaki açıklamaların hangisi, parantez içindeki örnekle eşleştirilemez?
A) Tanzimat Dönemi’nde en çok işlenen konulardan biri Batılılaşmadır.(Felâtun Bey ile Rakım Efendi)
B) Servetifünun Dönemi’nde sanatta faydanın yerine zevk öne çıkmış, bireysel temalar işlenmiştir. (Aşk-ı Memnu)
C) Millî Edebiyat Dönemi’nde, devleti içinde bulunduğu durumdan kurtarmak amacıyla ulusal tarihten seçilen konulara yer verilmiştir. (Kızıl Elma Neresi?)
D) Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında Anadolu’ya açılma ve Anadolu insanını tanıma düşüncesi egemen olmuştur. (Sodom ve Gomore)
E) Cumhuriyet Dönemi’nde bireyin iç dünyasına yönelen eserler 1940 sonrasında daha çok görülür. (Yalnızız)

 

46. Günün birinde, kim önerdi hatırlamıyorum, o güne dek yazdıklarımızdan seçmeleri bir araya getirip ortaklaşa bir kitap çıkarmayı düşündük. Yaşar Nabi’nin evinde o iş için özel toplantılar yapıp el birliğiyle şiirleri ve yazıları seçtik. Kitaba bir ad bulmak gerekiyordu. Sonunda — adı üzerinde birleşildi.
Bu parçadaki boş yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Genç Kalemler           B) Garip            C) Yedi Meşale          D) Gönülden Sesler           E) Dinle Neyden

 

47. Akşam olmaya başlamıştı. Köye yaklaşınca ortalığı büsbütün bir kızıllık kapladı. Kırmızı bir deniz gibi parlayıp kımıldayan bu bir karış boyundaki kuru bozkır otlarının üzerinde upuzun gölgem yatıyor ve gölgemin başı, ileride, aralarından yer yer çekirgeler fırlayan bu otların arasında kayboluyordu.
…..
Geçenlerde şehre gittiğim zaman maarif müdürü bana biraz tuhaf muamele etti. Kızıyor da kızdığını belli etmeyip alay etmeyi tercih ediyor gibiydi. Neden diye merak ettim. Sonra laf arasında: “Siz okul dışındaki işlerle de uğraşacak vakit bulabiliyorsunuz galiba, talebeniz pek mi az?” dedi. “Az değil ama o da vazifem değil mi?” diye cevap verdim. (Asfalt Yol- Sabahattin Ali)
Bu metinden hareketle aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Kahraman anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır.
B) İlk paragrafta betimleyici, ikincide öyküleyici anlatım ağır basmaktadır.
C) Bir köy öğretmeninin yaşamı çevresinde köy sorunlarının anlatıldığı bir hikâyeden alınmıştır.
D) Yazar, toplumcu gerçekçi anlayışa bağlıdır.
E) Yazar, Çehov tarzındaki hikayeleriyle tanınmıştır.

 

48. Yaşar Kemal’le ilgili aşağıdaki yargılardan hangisi yanlıştır?
A) Romanlarında köy ve köylü gerçeğini destansı bir anlatımla yansıtmıştır.
B) Romanlarının çoğunda Çukurova’yı, Torosları, kan davasını, ağalık ve toprak sorununu işlemiştir.
C) Pek çok yapıtında Anadolu’nun efsane ve masallarından yararlanmıştır.
D) Bereketli Topraklar Üzerinde adlı romanı, doğa betimlemelerindeki başarısının doruk noktası sayılır.
E) Bir Bulut Kaynıyor, Bu Diyar Baştan Başa adlı yapıtlarıyla modem röportaj yazarlığının da kurucusu olmuştur.

 

49. 1950 sonrası edebiyatımızda şiir, roman, eleştiri, fıkra ve deneme türündeki yapıtlarıyla etkili olmuş sanatçılarımızdandır. Şiirleri barış, özgürlük, insan sevgisi, yarın inancı gibi toplumsal temalardan bunaltı, yalnızlık, umutsuzluk, aşk, ölüm gibi bireysel temalara; destansı deyişlerden zengin bir imge örgüsüne dayalı lirik bir söyleyişe; halk şiirinin ses ve biçim özelliklerinden divan geleneğinin yeni şiirin estetiğiyle yoğrulmasına uzanan bir bileşimdir. Romanlarında Osmanlı Devleti’nin çöküş yıllarından 1960’lara uzanan bir zaman dilimi içinde kent insanını, ekonomik ve siyasal koşullar içinde yansıtmayı amaçlamıştır.
Bu parçada tanıtılan sanatçı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Attila İlhan
B) Fazıl Hüsnü Dağlarca
C) Orhan Asena
D) Salah Birsel
E) Orhan Kemal

 

50. Şairaneliği kovma adına edebî sanatlara, imgeye ve duyguya boş vererek sokaktaki insanı hayatıyla ve diliyle şiire sokan —, daha önceki yenilik arayışlarında da görülen kendine yer açma amaçlı aşırılıklarını giderek törpülemişler, kamuoyunun ve sanat dünyasının ilgisini yeterince çektikten sonra, zamanla ilkelerinde yumuşamaya gitmişlerdir.
Bu parçadaki boş yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?
A) Garipçiler          B) Maviciler           C) Hisarcılar           D) Yedi Meşaleciler          E) İkinci Yeniciler

 

51. I. Ey, ömrün en güzel türküsü aldanış!
Aldan, gelmiş olsa bile ümitsiz kış;
II. Dün fena sıkıldım akşama kadar
İki paket cigara bana mısın demedi
III. Ne denizler gördüm hiç anmamışımdır
Bir sesim ben git git o binlerce yıldır
IV. İki gözüm görmez benim
Kimse halim sormaz benim
Numaralanmış dizelerde, aşağıdaki şiir geleneklerinden hangisinin örneği yoktur?
A) İkinci Yeni şiiri          B) Halk şiiri           C) Birinci Yeni şiiri           D) Öz şiir           E) Toplumcu şiir

 

52.Ben uyandım bir aşk demekti bu dünyada
— Sesin, bir gülü bırakmak gibi bir şeydi.
Karaydım, kâğıt gibiydim yaşamalarda
Adım görseniz her gün o denizlerdeydi
Bin yıl bir M sesiydim aşağı Mısır’da.
Bu dizeler, İkinci Yeni şiirine ilişkin aşağıda verilen özelliklerden hangisine örnek oluşturmaz?
A) Anlatımda açıklıktan uzaklaşma
B) Yeni sözcükler oluşturma
C) İçsel, bireyci bir anlayışa yönelme
D) Duygu ve çağrışımlara yaslanma
E) Ses uyumuna, ritme önem verme

 

53. Bu direniş senin için ey halk
Bu çığlık senin kollarınla
Yıkılsın şu köhne dünya
Ve coşkuyla yeniden kurulsun diye çınlatıyor hayatı
Bir yol kavşağındasın fakat
Mutlaka değişecek kaderin
İçerik ve biçim özellikleri göz önünde bulundurulduğunda, bu şiirin aşağıdaki şairlerden hangisi tarafından yazıldığı söylenebilir?
A) İlhan Berk
B) Faruk Nafiz Çamlıbel
C) Nihat Behram
D) Ahmet Muhip Dıranas
E) Orhan Veli Kanık

 

54. İstanbul’dan ayva da gelir, nar gelir
Döndüm baktım, bir edalı yâr gelir,
Gelir desen dar gelir;
Gün aşırı alacaklılar gelir.
Anam anam
Dayanamam,
Bu iş bana zor gelir.
Bu dizelerle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
A) Serbest ölçüyle yazılmıştır.
B) Redife yer verilmiştir.
C) Halk söyleyişlerinden yararlanılmıştır.
D) Millî Edebiyat geleneğine bağlıdır.
E) Tema geçim sıkıntısıdır.

 

55. Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır? 
A) Latife Tekin, Berci Kristin Çöp Masalları’nda köy gerçekliğini ve varoşlardaki yaşamı, sözlü edebiyattan ve Latin Amerika kökenli büyülü gerçekçilikten yararlanarak yansıtmıştır.
B) Öykü ve romanlarında düş ile gerçeği iç içe veren Nazlı Eray, Beyoğlu’nda Gezersin adlı romanında fantastik ve polisiyenin iç içe geçtiği bir öyküyü anlatır.
C) Orhan Pamuk’un Tehlikeli İlişkilerinde konu, İstanbullu zengin çocuğu Kemal ile uzak ve yoksul akrabası Füsun arasındaki aşktır.
D) Veda, biyografik romanlarıyla tanınan Ayşe Kulin’in kendi aile hikâyesini üç nesil öncesinden başlayarak yarı kurgusal biçimde aktarmaya başladığı üçlemesinin ilk romanıdır.
E) Günümüz yazarlarından Hasan Ali Toptaş’ın Gölgesizler, Kayıp Hayaller Kitabı, Bin Hüzünlü Haz adlı romanları, postmodern edebiyatın örnekleri arasındadır.

 

56. Jean Moreas 1886 yılında bu akımın bildirgesi niteliğindeki yazısında “Bizim şiirimiz, sıradan anlatımın, sözde duygusallığın, nesnel tanımlamanın düşmanıdır” der. Ona göre şiir, düşünceyi duygusal bir biçimde örter. Doğadaki her olayın gerisinde bir düşünce vardır. Gördüğümüz, algıladığımız şeyler, düşüncenin dış görüntülerinden başka bir şey değildir. Başka bir deyişle önemli olan, görünen değil, onun gerisindekidir.
Bu parçada söz konusu olan edebiyat akımı, aşağıdakilerden hangisidir?
A) Klasisizm          B) Romantizm           C) Parnasizm           D) Sembolizm            E) Fütürizm

test-3

LYS Edebiyat Deneme Sınavı Çözümü – 3

$
0
0

1. İyi sanatın yüzölçümü küçükse ve orada ancak ayrıcalıklı okurlar ikamet edebiliyorsa, iyi sanattan anlayan o ayrıcalıklı okurların sayıca az olması gerekir. Dikkat edilirse bu cümlede herhangi bir yakınma yok ve gerçek sanatseverler değil, iyi sanattan anlayanlar söz konusu ediliyor. Bu nedenle doğru yanıta en yakın seçenek olan E’yi elememiz gerekir.
Cevap: C

 

2. Kamerayla kaydedilen görüntüler, yazarın anlattıklarıdır. “Kamera arkası” ise kameranın kaydettiği görüntüler değil de kamerayla çekim yapan kişinin, yani yazarın ve çevresinin görüntüleridir. Okuyucu kamera arkasını merak ediyorsa yazarın anlattıkları dışında yazarın günlük yaşamını öğrenmek istiyor demektir. Başka bir deyişle, okurun merak ettiği şey, yazarı günlük yaşamı içinde tanımaktır.
Cevap: D

 

3. A : Her akımda Oktay Rifat adına rastlıyor olmamız  onun yeniliklere öncülük ettiğini düşündürür.
B : Yenilikleri kendi çizgisi içine çekebilen bir şair, yeniliklere kendi yorumunu katabiliyor demektir.
C : Akımlar sona erdiği halde şairin kazançlı çıkması, günceli izlemekten zarar görmediğini gösterir.
D : Akımlar bittiğinde kalan nitelikte tortuda şairin damgasının olması, geleneğe yaptığı katkıya işarettir.
E : Geleneğin kalıplarına sıkışmadan geleneğin halkası olmak ise seçenekte belirtildiği gibi gelenekçi olmayı değil, geleneğin dışına çıktığı halde geleneğe bağlanmayı ifade eder.
Cevap: E

 

4. Parçada, gerçek yalnızlığın dostların dünyadan ayrılarak geride anılarını bırakmasıyla başladığı söyleniyor. “Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir/ Gittikçe artıyor yalnızlığımız” dizeleri de aynı durumu anlatıyor.
Cevap: A

 

5. İlk cümlede “aç tavuk” ile “edebiyat adamı” ihtiyaç duydukları varlıklar bakımından karşılaştırılmış. Aç tavuk için darı ambarı, edebiyat adamı için de kitabevi bir ihtiyaç. II. cümlede ise edebiyat adamı diğer insanlarla karşılaştırılmış: Edebiyat adamı kitapla beslenir, diğer insanlar kitapla beslenmez.
Cevap: A

 

6. Düşsel öğeler, gerçekte karşılığı olmayan, varlığı ancak düşlerde tasarlanabilen öğelerdir. A’da “çiçeklerimizi açmak”, B’de “birini düşünürken çakıl taşının içimizde ısınması”, D’de “ihtiyar atlar gibi içe kapanmak”, E’de “aşkın beni geçmesi, haritayı kendisinin çizmesi, dağları ve nehirleri iyi bilmesi” düşsel öğelerdir. C’de ise gerçek yaşamda nesnel olarak karşılığını bulabileceğimiz bir isteğin ifadesi söz konusudur.
Cevap: C

 

7. A: Her insan (özne)/başarılı olmak (nesne)/ister, (yüklem) Bu cümlede “başarılı olmak” sözü yan cümle.
B : Başarının sırlarına dair sayısız makale ve kitap yazılması (özne) / bunun göstergesidir.(yüklem)
C : “yorumla-n-abilir” -» (-n edilgenlik / -abil- yeterlilik)
D : “iste-yor ise” (şimdiki zamanın hikâyesi, bileşik zaman)
E : Başarı / kendisini isteyene / gider çünkü. Bu cümlede “kendisini isteyene” sözü, sıfat-fiille kurulan bir yan cümledir. Dolayısıyla cümle yapıca basit değil, birleşiktir.
Cevap: E

 

8. I. cümlede “çoğu” sözcüğü belgisiz zamir.
II. cümlede “açısıyla sözcüğündeki “ile” ve “kadar” sözcükleri edat.
III. cümlede “hiçbir”, “değerlendirilemez” sözcükleri birleşik yapılı. Dolayısıyla “birleşik sözcük yoktur” yargısı yanlış.
IV. cümle virgülle ayrılmış iki yargıdan oluşan sıralı cümledir: “Her türün tekniği farklı(dır) / amaçları ayrıdır.”
V. cümle “bakıp”, “yazdığı”, “suçlamak” ve “doğru olur” olmak üzere dört yargı içeriyor.
Cevap: C

 

9. A : Ayrılma durumu: boğazın-dan, pencere-den
B : Tamlayan eki: suy-un kıymeti, göğ-ün kıymeti
C : İyelik eki:: boğaz-ın, kıymet-i, görebildik-in
E : Belirtme durum eki (kıymetin-i)
D : Bulunma durumu eki -de kullanılmamış.
Cevap: D

 

10. A: “Bile “sözcüğü bağlaçtır.
B: ‘Topkapı Sarayı” belirtisiz ad tamlaması kalıbında özel ad.
C: “de” bağlacı görevdeş sözcükleri değil, cümleleri bağlıyor: Osmanlı döneminde öyleydi /de/ günümüzde farklı mı sanki?
D: “Kurtulduk mu” eylemi biçimce olumlu olduğu halde “”kurtulamadık” anlamında. Dolayısıyla cümle, biçimce olumlu, anlamca olumsuz.
E: Beş kuşak aynı binada oturan kaç aile (özne) / vardır  (yüklem) / içimizde (dolaylı tümleç).
Cevap:C

CEVAP 11

 

12. Genç Werther’in Acıları tırnak içine alınmalı. “Werther modası sarmıştır”dan sonra bu modanın ne olduğu açıklanacağı için iki nokta; iki noktadan sonra görevdeş sözcük olarak sıralanan özellikleri ayırmak için virgül; sıralanan özelliklerin devamı olduğunu vurgulamak için de üç nokta kullanılmalı. Parantezi gerektiren bir kullanım ise yok.
Cevap: B

 

13. A : Kriz sürerse ben işimden (olacağım), sen de parandan olacaksın, (yüklem eksikliği)
C : Yağmur yağacağını size söylemiştim ve (sizi) uyarmıştım. (nesne eksikliği)
D : Çekmecede çok sayıda resmi (mektup) ve iş mektubu var. (tamlama yanlışı)
E : Kül tablası arka arkaya yaktığım sigara(ların) izmaritleriyle dolmuştu, (tamlama yanlışı)
Bu cümlede “yaktığım” sıfat fiili, belirtisiz ad tamlamasının sıfatı olduğu için izmarit içildiği anlamı doğuyor.
Cevap: B

 

14. Parçada deyim özelliğinde bir söze rastlamıyoruz. Buna karşılık, rüzgârın uğultusunun azalması işitmeyle; köpek ve kedilerin başıboş gezinmeleri görmeyle ilgili ayrıntılar (B). Parçada sabahın erken saatinde sokağın görünümü canlandırdığı için betimleyici anlatım var (C). Sokakta önce köpeklerin, sonra kedilerin fark edilmesi; rüzgarın hızı ve uğultusunun giderek azalıp sonunda dinmesi; gökyüzünün aydınlanarak kurşuni renge dönüşmesi, doğanın devinim (hareket) içinde yansıtıldığını gösteriyor (D). Köpekler için tembel nitelemesi ve kedilerin oyalanmayı bıraktıklarından söz edilmesi ise kişileştirme ile açıklanabilecek aktarmalar oluyor (E).
Cevap: A

 

15. Parçada emir kipi çekimindeki eylemlerle kurulan cümlelerde okuyucuya öneride bulunuluyor. Bu cümlelerde dilin alıcıyı harekete geçirme işlevinden yararlanılıyor. Gönderge, yani iletinin konusu olan gerçeklik, alabalık avıdır; dolayısıyla gönderge dil dışı dünyadaki gerçekliktir. Parçadaki “kaybetmeyin”, bulamazsınız”, “düşürmeyeceksiniz”, “giyineceksiniz” , “olacaksınız” eylemleriyle öneride bulunulmuştur. Parçada mecazlara yer verilmemiştir. Öğretici anlatımla yazılan parçada kanıtlayıcı anlatıma başvurulmamıştır.
Cevap: A

 

16. Parçanın yazarı, okuduğu romanın kahramanı veremli çocuğun ağaçlara duyduğu sevgiden etkileniyor. Bu etkilenmeyi “Çocuğun ağaç sevgisi iliklerime işlemişti.” cümlesiyle ve sabah olup romanı bitirdiğinde dışarı çıkıp gördüğü ilk ağacı öpmesiyle gösteriyor. Dolayısıyla romanın anlatımıyla ilgili vurgulanan niteliği “etkileyicilik” oluyor.
Cevap: E

 

17. Parçada IV. cümleye kadar toprak erozyonunun ülkemiz için oluşturduğu tehlikeden söz ediliyor. IV. cümleden itibaren ise değerlerimizdeki erozyonun toprak erozyonundan daha ciddi bir tehlike olduğu anlatılıyor.
Cevap: C

 

18. Parçada şairlere sorulan bir soru üzerine konuşuluyor. Bu sorunun ne olduğunu bilmesek de “Aslında güzel şiirin nasıl yazılacağını açıklayandan çok nasıl yazılamayacağını anlatan daha fazla.” cümlesinden, sorunun güzel şiirin nasıl yazılacağı konusuyla ilgili olduğu anlaşılıyor.
Cevap: B

 

19. Parçada bir okurun yakınmasından söz ediliyor. Okur, ünlü yazarların eserlerinin tanıtılmasına karşılık, üne erişememiş nice değerli eserden tesadüfen haberdar olduğunu söyleyerek bu eserlerin de tanıtımının yapılmasını istiyor. Fakat tanıtımı yapılan eserler arasında değersiz eserlerin de bulunduğu hiçbir şekilde söylenmiyor.
Cevap: E

 

20. Parçada televizyon spikerlerinin lütfen sözünü kullanacak incelikten uzak bir üslupla konuştukları, izleyicileri bir lütfenciğe bile layık görmedikleri konu ediliyor. İstediklerini istedikleri gibi söylediklerine göre izleyiciyi dikkate almıyorlar. İzleyicilere karşı duyarlı ve nazik değiller.
Cevap: B

 

21. Parçada insanların pek yakında akıl hastanelerine hücum edecekleri, her mahallede ruh sağlığı merkezleri kurulacağı, insanların ruh hekimlerinin kontrolünde yaşayacak lan anlatılıyor. Öngörü ve tahminlere dayalı bu yargılar gelecekten söz eden anlatımla ortaya konmuş. Dilin bilgi aktarmak amacıyla, yani göndergesel işlevde kullanıldığı bu metin, bilimsel bir makaleden alınmış olamaz. Çünkü bilimsel makalelerdeki nesnel verilere, kanıtlara dayalı kesinliği bu metinde göremiyoruz.
Cevap: E

 

22. A seçeneğinde başın dönme hali değirmenin dönmesine B seçeneğinde zaman böceğe; C’ de ten buğdaya,  başağa; D’de bulutlar beyaz bir yumağa benzetilmiştir E’de ise teşbih yapılmamıştır.
Cevap: E

 

23. A) “ciğer- im” sözcüğünde -im iyelik eki, “ye-r-im sözcüğünde -im kişi ekidir. Aynı görevde bir e olmadığından benzeşen seslerin (-erim) tamamı zengin uyağı oluşturmuştur.
B) “İstanbul/yoksul” sözcüklerinde “ul” sesleri tam uyak
C) birer/haber” sözcüklerinde “er” sesleri tam uyak
D) yok/ok” sözcüklerinde “ok” sesleri tam uyak
E) dil-de-dir / zil-de-dir” sözcüklerinde “-de, -dir” ekle aynı görevde ekler olduğundan rediftir, “zil/dil” köklerindeki “il” sesleri ise tam uyaktır.
Cevap: A

 

c24
Cevap: D

 

25. Okuduğumuz metin, artık nostaljik bir eşya olan gaz lambalarını konu alan bir röportajdan alınmış. Bu konuda Adalet Ağaoğlu ile görüşülerek onun görüşlerine yer verilmesi, röportaj türünde görebileceğimiz bir özellik.
Cevap: B

 

26. Herhangi bir konuda yazarın kesin sonuçlara varmadan görüş ve düşüncelerini anlattığı yazı türü makale değil, deneme olabilir. Çünkü makale, yapılan bu açıklamanın tam tersine yazarın kesin sonuçlara varmak amacıyla hatta çoğunlukla kanıtlara başvurarak kaleme aldığı yazı türüdür.
Cevap: E

 

27. Öğretici metinlerin göndergesinin dil dışı gerçeklik olmasına karşılık, sanat metinlerinin göndergesi ileti üzerindedir.
Cevap: E

 

28. Almanların Nibelungen’i, İspanyolların Le Cid’i Yunanların Odysseia’si destan türünde eserler olduğuna göre onlarla karşılaştırabileceğimiz eserler de destan olmalı ama Ferhat ile Şirin adlı eser destan değil, halk hikâyesi.
Cevap: C

 

29. Göktürklere ait metinler olan Göktürk Yazıtları, Uygur Türkçesiyle değil, Göktürkçeyle ve Göktürk alfabesiyle yazılmıştır.
Cevap: D

 

30. Halk hikâyelerini saz şairleri ya da meddahlar anlatmışlardır fakat bu sözlü edebiyat ürününü yazıya geçirenler, halk bilimciler ve derlemeciler olmuştur.
Cevap: E

 

31. Halk edebiyatında da boy fidana; yüz aya; kaş kaleme; diş inciye; yanak güle benzetilerek kalıplaşmış benzetmelere ve hayallere yer verilmiştir.
Cevap: C

 

32. Taşlama koşma nazım biçimi formuyla yazılan bir Âşık edebiyatı “nazım türü’dür. Yani bir şiire taşlama demek için onun konusuna özellikle dikkat etmeliyiz. Taşlama toplumdaki haksızlıkların, yolsuzlukların; kişilerin beğenilmeyen özelliklerinin alaya alınarak güldürücü, iğneleyici bir anlatımla dile getirildiği şiirlerdir. A seçeneğindeki dizelerde ozan, olanakları ölçüsünde davranmayan birini alaya almıştır.
Cevap:A

 

33. Divan edebiyatında sevgiliye yaklaşım parçada verildiği gibidir. Sevgili ulaşılmazdır, sevgili acı verir, sevgilinin verdiği acılar tatlıdır. Şair bundan yakınmak bir yana bu acıyla yaşadığını duyumsar.
Cevap: B

 

34. Mahallileşme akımının en güçlü temsilcisi olan ve hece ölçüsüyle bir koşma yazan sanatçımız Kâtip Çelebi değil, Nedim’dir.
Cevap: E

 

35. Hüsn ü Aşk, lirizmin ağır bastığı bir eser olup didaktik sayılmaz. Eser, kurmaca bir dünya içinde Hüsn (güzellik) ile Aşk arasındaki aşk hikâyesini alegorik biçimde anlatan tasavvufi bir mesnevidir. Risaletü’n Nushiyye, nasihatname niteliğinde bir mesnevidir. Yunus Emre eserinde, ihtirası değil, kanaatkar olmayı; kin ve öfkeyi değil, sevgi ve sebatı; cimriliği değil, cömertliği önerir. Didaktik bir eser olan Garipname’de Âşık Paşa, ahlaki ve tasavvufi esasları öğretmeyi amaçlar. Kabusname ahlak ve görgü kitabıdır. Mercimek Ahmet’in çevirdiği bu eser gibi, Nabi’nin oğlu için yazdığı bir nasihatler kitabı olan Hayriyye de didaktik bir eserdir.
Cevap: E

 

36. Namık Kemal, Şemsettin Sami, Sami Paşazade ve Recaizade Mahmut Ekrem, yapıtlarında olay akışını keserek okuyucuya bilgi verme, okuyucuya hitap ederek ve onunla bir meddah ağzıyla sohbet edercesine anlatma tarzını benimsemiş yazarlar değildir. Bu anlatım tarzı Ahmet Mithat Efendi’ye özgüdür.
Cevap: B

 

37. Recaizade ile aralarında kalem kavgası olan kişi Muallim Naci’dir. “Kafiye göz için mi kulak için mi” tartışması onları karşı karşıya getirmiştir. Divan edebiyatının göz ardı edilmemesi gerektiğini düşünen ve kafiye göz için olmalı diyen Muallim Naci “Demdeme” eseriyle Recaizade’nin “Zemzeme” eserine cevap vermiştir. Sözü edilenler Tanzimat Dönemi yazarlarıdır.
Cevap: C

 

38. I. ve IV. cümlelerdeki saptamalar, Namık Kemal ve Tevfik Fikret’in ortak yanlarını gösteriyor. Tevfik Fikret sadece Şermin adlı yapıtında, Namık Kemal de birkaç şiirinde heceyi kullanmıştır. Namık Kemal’in de Tevfik Fikret’in de vatan, millet ve özgürlük sevgisini dile getiren şiirleri var. Namık Kemal’in bu yönü daha iyi bilinmekle birlikte Tevfik Fikret de Servetifünun sonrası sanat yaşamında Millet Şarkısı, Ferda gibi bu tarz şiirler yazmıştır.
Cevap: D

 

39. Metinde geçen Ahmet Cemil adı, verilen parçanın Halit Ziya’nın Mai ve Siyah romanından alındığını gösteriyor. Ahmet Cemil‘in özel ders vermek için gittiği konakla ilgili kullanılan “harem” sözcüğü ve “uşak” figürü, o dönemin sosyal zihniyetini gösteren ayrıntılar olarak değerlendirilebilir. Uşağın söylediği sözden sonraki bölümün tek cümleden oluştuğunu dikkate alırsak uzun cümleler kullanılmış. “Derse hatime vermek”, “avdet etmek” gibi yabancı sözcükler de görülüyor. Metinde anlatılanların gözlemci anlatıcının bakış açısından verildiğini söylemek ise mümkün değil. Çünkü çocuğun esnemesinin yalandan olduğunu, çocukla uşak arasında gizli bir anlaşmanın yapıldığını gözlemci anlatıcı değil, ilahi bakış açısına sahip anlatıcı bilebilir.
Cevap: E

 

40. Servetifünun Dönemi‘nde aruz ölçüsünün heceden üstünlüğü savunulmuş, Arapça ve Farsçadan sözcük ve tamlamalar alınmış olmakla birlikte Batı uygarlığına ve Fransız edebiyatına hayranlık duyulmuş; divan şiirin temaları,mazmunları ve hayal dünyası terk edilmiştir.
Cevap: A

 

41. Cenap Sahabettin Servetifünun, Ahmet Haşim ise Fecriati topluluğunda sanat hayatlarına başlamışlardır.
Cevap: B

 

42. Tanzimat Dönemi’nde Şinasi ile başlayan sadeleşme eğilimi, Millî Edebiyat Dönemi‘nde ilkelere bağlanmıştır. Cenap Sahabettin sadeleşme hareketini eleştirenler arasında yer almıştır.
Cevap: B

 

43. Sone, iki dörtlük ve iki üçlük olmak üzere 14 dizeden oluşan bir şiirdir. Terzarima üç, murabba dört, muhammes beş dizeli bentlerle yazılır. Verilen şiir, belli bir düzen olmaksızın uzunlu kısalı dizelerle yazılmış. Aruz ölçüsü ve uyaklar olduğu için serbest nazım diyemediğimiz bu nazım biçimi, serbest müstezattır.
Cevap: B

 

44. Faruk Nafiz Çamlıbel şiir dışında tiyatro eserleri ve tek bir roman yazmış ama hikâye yazmamıştır.
Cevap: E

 

45. Yakup Kadri’nin “Sodom ve Gomore” adlı romanı, İstanbul’un işgal yıllarını, yani Mütareke Dönemi’ni anlatır.
Cevap: D

 

46. Ortak kitap çıkaran ve içlerinde Yaşar Nabi’nin de olduğu topluluk Yedi Meşaleciler olduğuna göre ortak kitabın adı “Yedi Meşale”dir.
Cevap: C

 

47. Metinde “gölgem yatıyor”, şehre gittiğim zaman”, “merak ettim” gibi birinci tekil kişi iyelik ve şahıs ekleriyle kurulan anlatım özelliği, anlatımın kahramanın ağzından olduğunu gösteriyor; anlatıcı aynı zamanda, hikâyenin kahramanı yani. İlk paragrafta doğanın akşam kızıllığı içindeki görünümü, kahramanın izlenimleriyle betimlenmiş; ikinci paragrafta da maarif müdürüyle yaşadığı olay hikâye edilmiş. Metindeki kahramanın bir köy öğretmeni olması ve öğretmenlik dışındaki işleri de vazife sayması, onun köy sorunlarıyla uğraştığını düşündürüyor. Toplumcu gerçekçi bir yazarımız olan Sabahattin Ali, Çehov tarzından çok Maupassant tarzında sayılabilecek hikâyeler yazmıştır.
Cevap: E

 

48. “Bereketli Topraklar Üstünde” Yaşar Kemal‘ e değil, Orhan Kemal‘e ait bir eserdir.
Cevap: D

 

49. Verilen parçada sözü edilen sanatçının şiir, roman, eleştiri, fıkra, deneme türlerinde eserler verdiği söyleniyor. Seçeneklerdeki sanatçılardan Fazıl Hüsnü Dağlarca’nın şiir dışında, Orhan Asena’nın da tiyatro dışında eseri zaten yok. Orhan Kemal ise şair değil. Salâh Birsel’in ise felsefi bir roman olan Dört Köşeli Üçgen’den başka romanı yok. Üstelik şiirleri, yergi ve ironi bakımından dikkat çeken şiirler.
Parçada belirtildiği gibi hep toplumsal hem bireysel duyarlılığı yansıtan şiirleriyle, Kurtuluş Savaşı yıllarını ve 1950-1960 dönemini yansıtan romanlarıyla sözü edilen sanatçı Attila İlhan’dır.
Cevap: A

50. Şairaneliğe savaş açan, edebî sanatlara ve imgeye boş veren, sokaktaki insanı hayatı ve diliyle şiire sokan şairler Birinci Yeniciler, yani Garipçilerdir.
Cevap: A

 

51. Bireysel bir duyuşun dile getirildiği I. metin öz şiir anlayışını; günlük konuşma dilinin sıradan söyleyişini bulduğumuz II. metin Birinci Yeni şiirini; anlam kapalılığının ve söz dizimsel sapmaların görüldüğü III. metin İkinci Yeni şiirini; 8’li hece ölçüsünün ve yarım uyağın kullanıldığı IV. metin halk şiirini örnekliyor. Toplumcu şiire örnek verilmemiş.
Cevap: E

 

52. Verilen dizelerde, İkinci Yeni şiirinin kimi örneklerinde görülen yeni sözcükler oluşturma özelliğine rastlanmıyor. Buna karşılık, şiirin anlamca açık olmadığı; ben diline dayalı bir içselliği, bireyselliği yansıttığı; “gül”, “deniz” gibi sözcüklerin çağrışımlarıyla zenginleşen bir duyarlılığı ve aşkı dile getirdiği görülüyor. Şiirde serbest ölçüyle yazılmakla birlikte uyak ve rediflerle sağlanan bir ses uyumu, ses akışına dayalı bir ritim var.
Cevap: B

 

53. Verilen şiirde görülen serbest nazım, halka seslenme, dünyayı değiştirme arzusu, umut, direniş kavramları gibi öğeler, toplumcu şiir anlayışının göstergeleri. İlhan Berk’in İkinci Yeni, Faruk Nafiz Çamlıbel’in Millî Edebiyat, Orhan Veli’nin Birinci Yeni şairi olduklarını; Ahmet Muhip Dıranas’ın da öz şiir anlayışına bağlı bir şair olduğunu hatırlarsak onlardan böyle bir şiir yazmaları beklenmez. Nihat Behram ise ikinci Yeni sonrası toplumcu şiir geleneğine bağlı bir şair.
Cevap: C

 

54. Serbest ölçüyle yazılan bu şiirin Birinci Yeni şiirine özgü öğeler taşıdığı görülüyor. Halk söyleyişinden, türkü sözlerinden, dolayısıyla folklordan yararlanılması; geçim sıkıntısı çeken sıradan insanı konu alması Birinci Yeni şiirinin özellikleri. Millî Edebiyat geleneğine bağlı şiirde hece ölçüsünün kullanıldığını dikkate alırsak bu şiirin bu gelenekle ilişkisi olmadığı sonucunu çıkarabiliriz.
Cevap: D

 

55. C’de verilen bilgi, “Masumiyet Müzesi” adlı roman için doğru olabilir. “Tehlikeli ilişkiler” Oğuz Atay’ın romanıdır.
Cevap: C

 

56. Akımlar içinde “önemli olan görünen değil, onun gerisindekidir” diyen anlayış sembolizme aittir. Ayrıca Jean Moreas, sembolizmin temsilcilerinden biridir.
Cevap: D

Viewing all 309 articles
Browse latest View live